Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sevgili okurlar, aylar önce şöyle yazdım:

        “Elbette CHP’nin ya da altılı masanın kimi, nasıl aday göstereceğine karışmak hakkımız değil.

        Ama 2 yılı aşkın bir süredir tekrarladığımı bir kez daha yazayım, söyleyeyim.

        Kemal Bey, CHP içindeki bir grubun, bir kliğin adayı olabilir.

        Hatta parti teşkilatı da Kemal Bey’in adaylığını isteyebilir.

        Adı üstünde teşkilat.

        Deniz Baykal genel başkan olsa onu ister, ben olsam beni.

        Peki halk ister mi!

        İyi Partililerin kaçta kaçı ister, Saadetlilerin kaçta kaçı ister, Demokratların, DEVA’lıların, Geleceklilerin kaçta kaçı!

        Bırakın onları bir kenara mecburen oy verecek bile olsa CHP’lilerin kaçta kaçı ister Kemal Kılıçdaroğlu’nu aday olarak görmeyi?

        CHP’nin tamamı istese, biraz da merkez sağdan gelse alacağı oy Muharrem İnce’nin 3 üstüdür, bilemedin 5 üstüdür.

        Konunun da öyle Alevilikle, Sünnilikle alakası yoktur.

        AK Parti çok yıpranmış olabilir, ekonomik kriz çok kötü vuruyor ve vuracak olabilir.

        Ama olmaz.

        REKLAM

        Tüm CHP kitlesinin bile tam olarak içine sindiremediği bir Kemal Kılıçdaroğlu’nu, Türkiye’nin içine sindiremezsiniz.

        İstanbul mitingine 2 milyon kişi toplasınız da fark etmez.

        Yapılması gereken şey, aday belirlemeden önce çok geniş ve güvenilir bir anket yapmak ve onun sonucuna göre doğru adayı, elbette Cumhuriyet’in kurucu ilkelerine de bağlı kalarak belirlemektir.

        Ama şunu çok açık söyleyebilirim.

        Yanlış adayla gidilecek bir seçimin kaybedilmesi halinde CHP diye bir parti kalmayacaktır.

        Bu seçim genel merkez hatasından kaynaklanan bir nedenle kaybedilirse, emin olun CHP seçmeni CHP binasını yerle bir eder.

        Altında sadece siz kalmazsınız.”

        Ve yine aylar önce şöyle dedim:

        “İktidarın seçim kazanacak hali yok. Ama CHP’nin seçim kaybedecek bir hali var.”

        Bugün CHP içinden birileri, CHP seçimi kaybetsin, altılı masa dağılsın diye ciddi bir uğraş içine girmiş gibi görünüyor.

        Onlar bunu “ilkesel duruş” adı altında pazarlamaya kalkabilirler.

        Ancak vatandaşın bakışı pek öyle değil.

        Pek çok kişi, bunların iktidar ile iş tutmaya çalıştığını, iktidardan nemalanmak üzere içinde bulunduğu muhalefeti yıpratma görevi üstlenen köstebekler olduğunu, bunların özellikle bazı ilişkileri, kimi kaçak bazı işadamlarıyla bağlantıları nedeniyle iktidar tarafından ele geçirildiğini düşünüyor.

        Peki böyle bir şey mümkün müdür!

        Olduğunu kanıtlayamam ama mümkün değildir de diyemem…

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Cübbeli'nin zekasına yakışmadı

        Cübbeli'nin zekasına yakışmadı
        0:00 / 0:00

        Cübbeli Ahmet Hoca yani Ahmet Mahmut Ünlü, Türkiye’deki fakirliği, yoksulluğu, pahalılığı toplumun namaz kılmamasına bağlamış. Bir tür namaz ekonomisi istemiş.

        Şaşırdım.

        Cübbeli Ahmet efendi akıllı hatta çok akıllı adamdır.

        Böyle bir hataya kolay kolay düşmezdi.

        Ama düşmüş.

        Şimdi münafığınbirisi çıksa ve Ahmet Hoca’ya, “Hoca hoca iyi diyorsun da dünyada en yüksek gelire sahip ülkeler Lüksemburg’da Türkiye’nin 15 katı kişi başı gelir var. Norveç’te 14 katı, İsviçre’de 13 katı, Avustralya’da 11 katı. Türkiye’nin 10 katı kişi başı gelire sahip olan Danimarka’da ateist oranı yüzde 50’nin üzerinde. Bunlar Türklerden mı çok namaz kılıyor” dese Cübbeli Ahmet Hoca buna ne yanıt verecek!

        Ya da bir başkası çıkıp “Hocam dünyanın en fakir 50 ülkesinin 32’si Müslüman” bilgisini paylaşsa ve içlerindeki petrol zengini ülkelere rağmen İslam ülkelerinin dünyada nüfuslarına oranla en az ulusal servete sahip ülkeler olduğunu verilerle gösterse Cübbeli Hoca ne diyecek!

        Bu yüzden Cübbeli Ahmet Hoca konuya yanlış yerden girmiş sanki. Onun zekasına yakışmayan bir yerden.

        Keşke öyle diyeceğine “İçinde 100 kişinin bile namaz kılmadığı 30 bin kişilik camilere para harcadığımız ve Allah’ı bile kandırmaya çalıştığımız için” deseydi belki bir ucundan tuttururdu.

        Belki de tersini söylenin Diyanet tarafından dava edileceğine güvenmiş olabilir.

        Kadıköy'de GES ile şarj

        Kadıköy'de GES ile şarj
        0:00 / 0:00

        Belediyelerin elektrikli otomobil şarj istasyonlarına yatırım yapmaması ile ilgili olarak yazdıklarım üzerine İstanbul Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı aradı.

        Kadıköy’de bu konuda neler yaptıklarını anlattı.

        Kadıköy Belediyesi, kendi yetki alanında olan yollarda ve kendi binalarında elektrik araç şarj istasyonları için ciddi bir hazırlık başlatmış.

        Belediye’ye ait yerlerde 21 adet e-şarj istasyonunu alt yapısını tamamlamışlar.

        Elektrikli araçların yoğun olarak İstanbul’da. İstanbul’da da en yoğun olarak Kadıköy ilçesinde olduğunu tespit ettikleri için e-şarj istasyonlu sokaklar ağı projesi geliştirmişler.

        En hoşuma gideni ise kendilerine tahsis edilen Evlendirme Dairesi otopark alanının damına güneş enerjisi santrali kurup, buradan elde edilecek enerji ile araçları şarj edecek yapıyı kurmaya başlamışlar.

        Ayrıca güneş enerjisi panelleri üzerine yağan yağmuru da bir nokta toplayarak bununla da sulama ve araç yıkama yapacaklarmış.

        Emin olun bu tip projeler boşu boşuna yapılmış çılgın ya da dev projelerden daha çok hoşuma gidiyor.

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Adalet'i parti teşkilatına çevirmediğimiz zaman.

        Diğer Yazılar