Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Hafta sonu iki trafik kazası yaşadık.

Medyamız “Katliam gibi kaza” başlığı attı her iki kaza için de.

Bana göre yanlış başlıktı, “Kaza gibi katliam” demek daha doğru olurdu.

Çünkü bu olanların tamamını kaza olarak nitelendirmek hatalı bir tutum olur.

Aynı gün içinde, birbirine basma kalıp benzeyen iki olay oluyorsa buna kaza demek pek doğru olmaz.

Kaza adı altındaki katliamların nasıl olduğunu gelin hatırlayalım.

Önce bir araç kaza yapıyor.

Kazaya müdahale ediliyor.

Ardından bir başka araç, bu olayda bir ağır vasıta gelip kazaya müdahale edenlere çarpıyor.

Gaziantep’te bir otobüs, Mardin’de bir TIR.

İkisinde toplam 36 vatandaşımızı kaybediyoruz.

Onlarca da yaralı.

Peki sizce bu “kazalarda” bir gariplik yok mu?

Hani 1 olay olsa, diyeceğim ki, “Otobüs şoförü uyuyordu. Dalgındı, tüm güvenlik önlemlerine rağmen gelip çarptı”.

Ama aynısından bir tane daha hemen ardından oluyorsa sorun sadece kazayı yapan şoförlerde değil.

Yanlış anlamayın, şoförler suçsuz, şoförler haklı falan demiyorum.

Ama şunu da gözden kaçırmıyorum.

“Emniyetin kazalara müdahale biçimini sorgulamamız gerekmiyor mu?”

Belli ki, bir kazaya müdahale eden polis ekipleri, bu kaza yerinin nasıl emniyet altına alınacağını, diğer araçların nasıl uyarılacağını, akan trafikte gelen araçların kaza yerine girmesinin hangi önlemlerle engelleneceğini kısacası kaza yerinde nasıl tertibat alınacağını tam manasıyla bilmiyorlar.

Kimileri bunu iyi yapıyor, kimileri kötü yapıyor.

Belli ki, kendilerine öğretilen standart bir uygulama, gerekli önlemleri alacak uyarıcı malzeme paketi ellerinde mevcut değil.

Olaya müdahale eden polis ve itfaiye görevlilerinin mesleki tecrübesine, kendi deneyimlerine bağlı bir durum var.

Standart bir uygulama, standartlaşmayı ve güvenliği en üst düzeyde sağlayacak bir eğitim belli ki yok.

Varsa da eksik.

Ve ne yazık ki, bu eğitim eksiğinin bedelini görev yapan polislerimiz, itfaiyecilerimiz ve sağlıkçılarımız canları ile ödemek zorunda kalabiliyorlar.

Tabii şimdi benim bu yazı bazılarının çok işine gelecektir.

Hemen beni hedef gösterip, tartışmayı başka yere taşıyacaklardır.

Ama hiç önemi yok.

Demirden korksak, trene binmezdik!

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar