Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Cüneyd Zapsu’nun Akkuyu Nükleer’in yönetim kurulunda yer aldığını ve İC İnşaat’ın sözleşmesinin feshi ile başlayan son olaylar üzerine istifa ettiğini yazdım dün.

Akkuyu Nükleer’in yönetim kurulundaki tek Türk idi.

Yazım üzerine İC grubundan üst düzey bir isim aradı.

“Bu iş dışarıdan göründüğü kadar basit bir iş değil” diyerek.

Ve anlattı.

Bizim işimiz aktarmak.

Aktaralım.

“İC olarak bazılarının zannettiği gibi Akkuyu’da sadece beton ve demir işi yapmıyorduk. Türkiye’de nükleer tesis inşaatında iş yapabilme lisansına sahip tek şirketiz. Yani nükleer santral inşaatının teknik taraflarında da işlerimiz vardı. Bu santralin inşasında yer almak İC’ye bir Türk şirketi olarak çok önemli bir fırsat sunuyordu. Nükleer santral inşa edebilme know how’ı.

Bunu yaparken de biz Türkiye’de bu teknoloji gelişsin diye çaba gösteriyorduk.

Yani Türk sanayii nükleer tesis üretiminde kullanılabilecek parçaları üretebilsin.

Mesela boru döşenecek. Bunlar özel borular ama Türkiye’de bunu yapabilecek, bu teknolojiyi geliştirebilecek şirketler var. Biz bu bilginin Türk şirketlerine aktarılmasını ve bu tür teknik/ mekanik üretimlerin Türkiyeli firmalar tarağından yapılmasını sağlamaya çalışıyorduk.”

Bunun üzerine sordum. “Peki bu işler baştan sözleşmeye koyulmamış mıydı, Türkiye’ye belirli oranda teknoloji transferi yapılması şartı yok muydu sözleşmelerde?”

“Dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız Bey’in gayretleri ile sözleşmede Türk şirketlerle ilgili maddeler koyulmuştu ama Ruslar Türklere iş vermiyor, kemik atıyorlar. Biz know how artsın. Yarın bir santral daha yapılacağı zaman Türkiye bunu kendi imkanları ile yapabilsin istiyoruz. Ruslar ise bu bilgi Türkiye’nin eline geçmesin istiyor. Biz bunun borusunu da, kontrol ünitesini de, elektroniğini de Türkiye üretsin istiyoruz. Ruslar bunu Türkiye’den saklıyor. Türkiye topraklarında yapılmış bir Rus santrali olsun istiyorlar.”

Bu kez Rus tarafının iddialarını soruyorum. “Ruslar Türk şirketleri tarafından dolandırıldıklarını iddia ediyorlar. Kendi medyaları da, uluslararası medyaya verdikleri bilgilerle yazılanlar hep bu yönde.”

İC’nin üst düzey yetkilisinden aldığım yanıt ilginç.

“Biz bu işi yaparken tek başımıza değiliz. Ortağımız var. O da Rus TİTAN şirketi. Rusların iddiaları doğru ise yani ortada bir usulsüzlük, bir dolandırma var ise o zaman TİTAN, yani kendi şirketleri de bunun parçası. Ama bizimle sözleşme feshediliyor. Ortağımızla sözleşme yenileniyor. Biz bir hata yaptıysak, biz bu suç işlediysek ortağımız TİTAN bunun dışında kalabilir mi! İşi birlikte yapıyoruz. Ama bizimle sözleşmeyi feshediyorlar. TİTAN’la yeni şirket kurup yola devam ediyorlar. Ne bir uyarı, ne önceden bir bilgi. Hani bir itişme olur, bir sorun olur. Hiçbiri yok. Bir anda 15 gün içinde fesihe giden bir süreç. Fol yok yumurta yokken.”

“Peki sizinle dertleri ne bu halde?”

“Dediğim gibi teknoloji transferi. Nükleer bilgisi, know how’ı. Türkiye başka nükleerler de yapacak. Sadece Türkiye değil, Avrupa’da da çevre yasaları nedeniyle yeni nükleer santraller gündeme gelecek. Sadece santral değil. Artık yük gemileri, yolcu gemileri, askeri gemiler nükleere yöneliyor. Basitleşti çünkü. Türkiye bu teknolojiye sahip olsun, Türk şirketleri kendilerine rakip olsun istemiyorlar. Mesele bu.”

“Peki bu iş nereye evrilir. Kavga büyür mü?”

“Biz bu işin sulh yolu ile çözülmesini istiyoruz. Gizlimiz saklımız yok. Bakın bugün istesek biz bu inşaatı durdurabiliriz. Tüm ekipmanımız sahada ve bugün hala bizim ekipmanlarla yürüyor iş. Onları kullanıyorlar. Yarın bir ekipmanlarımızı çeker inşaatın durmasını sağlarız. Bu da Rosatom’a aylık 500 milyon dolara mal olur. Biz bunu yapmıyoruz.”

“Hala ümitlisiniz anladığım.”

“Bu konu Cumhurbaşkanımız ile Sayın Putin’in görüşmesinde ele alındı. Şimdi bir hakem heyeti oluştu. 2 kişi. Bizden Alparslan Bey (Enerji Bakan yardımcısı Alparslan Bayraktar), Rus tarafından da Putin’in güvendiği bir finansçı. Şimdi bunlar her şeyi inceleyecekler. Bizim içimiz rahat. Herkes görecek ki, ortada iddia edildiği gibi şeyler yok. Mesele know how, mesele bilgi transferi. Şunu da ekleyeyim, bazıları istiyor ki, bu mesele Türk Rus ilişkilerinin bozulmasının fitili olsun. Biz ise Türkiye bu teknolojiye sahip olsun, nükleer inşa edebilen, bunun malzemesini üretebilen ülke olsun istiyoruz”

Yolun başında, 12 sene önce Akkuyu Nükleer bir Rus değil, yüzde 50 Türk, yüzde 50 Rus şirketi iken bu belki mümkündü.

Bence 2008’de o tren Türkiye tarafından durduruldu.

Bilen biliyor!

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar