Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bayram tatilinde Kamu Özel İşbirliği olarak lanse edilen köprü ve otoyollardan kaç aracın geçtiğine, garanti sayıların ne kadarına ulaşıldığına ilişkin bir bilgi verilmedi.

        Tabii ki, bu hayra alamet değil.

        Tek açıklanan sayı, “Bu köprü sayesinde şu kadar lira tasarruf sağlandı” cümlesindeki 140 milyon.

        Ancak bu yakıt, zaman ve emisyondan edildiği varsayılan tasarruf.

        Muhakkak edilmiştir.

        Hatta daha iyi bir hesapla bu miktar daha da arttırılabilir.

        Lastik aşınması, olması muhtemel ama olmayan kazalardan elde edilen tamir tasarrufu, yol daha kısa sürdüğü için daha az mola verilerek vatandaşların yaptığı tasarruf gibi unsurlar da eklenebilirdi.

        140 milyon diyerek insaflı davranmışlar.

        Ancak benim merak ettiğim sadece bayram tatilinde geçen ya da geçmeyen araçlar için Osmangazi Köprüsü, İstanbul-İzmir otoyolu ve Çanakkale Köprüsü işletmecilerine kaç lira fark ödenecek?

        Vatandaşların yaptığı ödeme üzerine Hazine bu müteahhitlere kaç lira ekstra para ödemek zorunda?

        Bir diğer merak konum ise Yeni İstanbul Atatürk Havalimanı.

        İktidar bu havalimanında garanti edilen yolcu sayılarının çok üzerine çıkıldığını, havalimanının her gün rekorlar kırdığını anlatıp duruyor.

        Hal gerçekten böyle ise eğer…

        Bu havalimanını işleten grubun, her yıl devlete ödemesi gereken 1 milyar avroluk kira bedeli niye sürekli erteleniyor?

        4 yıldır, her yıl ödenmesi gereken 1 milyar avroluk toplam 4 hadi ilk yılı saymayalım en az 3 milyar avroluk kira niye sözleşme sonuna yani 2040 yılına ertelendi?

        Madem havalimanı bu kadar dolup taşıyor ve garanti sayılarının üzerinde, hiç değilse bu yıl, 2022 yılı kira bedeli tam olarak yani 1 milyar avro olarak zamanında ödenecek mi!

        Açıkçası, ödeme gününü merakla bekliyorum.

        Tabii diğer tüm havalimanlarında da garanti sayılarının ne kadarına ulaşıldığını görmeyi de…

        Normalde Hazine alacağına şahindir.

        Söz konusu bazı müteahhitler olunca vereceğine şahin oluyor.

        Alacağını almıyor ama vereceğini fazlası ile veriyor.

        Bakalım bu yıl da öyle mi olacak!

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Vatandaşlık hakkında basit sualler

        Vatandaşlık hakkında basit sualler
        0:00 / 0:00

        Dünya çapında vatandaşlık pazarlama atağımız sürüyor.

        Dünyanın her yerinde, genelde de az gelişmiş ülkelerinde Türkiye’nin “Fırsat burda gel arkadaş, al emlağı, ol vatandaş” reklamları dolu.

        Talep yüksek, işler yolunda olmalı ki, özellikle büyük şehirlerimizdeki maliyet artışının da üzerindeki konut fiyat artışlarından bu talep sorumlu tutuluyor.

        Bunu yapan başka ülkeler de var. Daha önce de değindim, mesela Malta…

        Bu ülke AB üyesi ve AB’ye 2500 kişiye vatandaşlık vereceğini bildirdi.

        Malta vatandaşı olmak için ülkeye yaklaşık 1 milyon avroluk yatırım yapmak ve 5 yıl boyunca yıllık kirası en az 16 bin avro olan bir mülk kiralamak zorunda.

        Benzer bir şeyi Portekiz yapıyor.

        Yunanistan ve İspanya ise vatandaşlık satmıyor ama konut satın alma karşılığı oturma izni veriyor.

        Ayrıca Karayipler’deki bazı küçük ada ülkeleri de mülk ya da yatırım karşılığı vatandaşlık veriyor.

        Tüm bunlar arasında en ucuz vatandaşlık Türk vatandaşlığı.

        Daha vahimi ise satılık vatandaşlık sayımızdaki belirsizlik.

        Kaç kişiye vatandaşlık satılacak, ne zamana kadar satılacak bilmiyoruz.

        Hadi bunu bilmiyoruz.

        Bari garip olmayan bir şeyi bilelim, şimdiye kadar kaç kişiye vatandaşlık satıldı?

        Bu vatandaşlıklar için kaç gayrimenkul karşılığında kaç lire “geçici” gelir elde edildi ve bu gayrimenkullerden kaçı satın alan yabancılar tarafından süresi dolunca yeniden satıldı?

        Basit istatistiki sorular.

        Bu sorulara bir gün bir yanıt alabilecek miyiz!

        Bu sorular acaba TBMM gündemine gelip de, hepimizi aydınlatabilir mi!

        Rüyadan uyandınız mı!

        Rüyadan uyandınız mı!
        0:00 / 0:00

        Danıştay Savcısı’nın Türkiye’nin en önemli mimarı olduğu ve TBMM tarafından onaylanarak yürürlüğe giren ve İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanlığı tarafından tek imza ile iptalini “yasa dışı” bulması pek çok kişiyi umutlandırmıştı.

        “Savcının bu kadar sağlam ve Anayasal gerekçelerle tek imza ile iptali ortadan kaldırmasını" umuyor ve bekliyorlardı.

        Ancak Danıştay tek imza ile iptali doğru buldu ve sözleşmeden çekilmeyi bir anlamda onayladı.

        Görüyorum ki, bu geniş kesimlerde hayal kırıklığı yaratmış.

        Anladığım kadarı ile bunlar Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu, Türkiye’de güçler ayrılığına dayalı bir rejim olduğunu zannediyorlarmış.

        Öyle zannedince Danıştay’ın savcılığın talebi doğrultusunda karar vermelerini beklemek normal.

        Bunların uğradığı şeye hayal kırıklığı demek doğru değil.

        Bunun adı rüya kırıklığı.

        Keşke biraz da zekanız olsa

        Keşke biraz da zekanız olsa
        0:00 / 0:00

        İktidar yanlısı basının, saçma tavırlarını anlamak zor.

        İran’daki Astana grubu toplantısı sonrası bu medya türünün üzerinde en hassasiyetle durduğu konu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Putin’i 58 saniye 24 salise ayakta bekletmesi oldu.

        İktidar yanlısı medyamız bunu “Büyük Zafer” olarak lanse etti ve daha önce Putin’in Erdoğan’ı bekletmesinin rövanşı olarak gösterdi.

        Erdoğan bunu bu niyetle mi yaptı yoksa gerçekten elde olmayan nedenlerle mi 59 saniye geç kaldı bilemem.

        Ama bu gecikmenin “iktidar yanlıları” tarafından bu şekilde lanse edilmesi son derece anlamsız.

        Devlet kontrolünde olan Rus medyası bile Putin’in Erdoğan’ı bekletmesini “Türkiye Cumhurbaşkanı’nı kapıda ağaç ettik” diye vermedi.

        Verilmez de.

        Diplomatik olarak verilen mesaj zaten verilmiş, alınması gereken mesaj alınmıştır.

        Eğer bu olayı bu şekilde köpürtür, bunu bir iç politika malzemesi yapmaya çalışır, buradan bir kahramanlık öyküsü yaratırsanız karşılığı da kötü olabilir.

        Putin’de yarın “Madem öyle, siz de şu Türkiye’ye giden turist uçaklarını birkaç ay bekletin bakalım” talimatı verirse ne yapacaksınız!

        Yine bir işadamından “Cavit abi araya gir de şu işi toparlayalım” diye ricacı mı olacaksınız!

        Bir evladın ricası üzerine

        Bir evladın ricası üzerine
        0:00 / 0:00

        Bu yazı özel bir rica üzerine.

        Geçenlerde telefonuma bir mesaj geldi.

        Bir genç, Çam Sakura Hastanesi’nde ağır bir beyin ameliyatı geçirecek babası için yazmış.

        “Fatih Abi, babam sizi çok sever. Ağır bir beyin ameliyatına hazırlanıyor. Köşenizde ona bir cümle ederseniz çok mutlu olur. Morali yükselir”

        Gencin babası Mehmet Ergün.

        Yıllar önce, Üsküdar Belediyesi’nde basın danışmanı iken bir kez görüşüp sohbet ettiğim, daha sonra bu görevinden ayrılan ama her zaman arayıp soran, hatırşinas ve Türkiye’de artık zor bulunan edepli bir dostumuz.

        Dediğim gibi sadece bir kez karşılıklı görüşüp, küçük bir köftecide beraber yemek yediğimiz biri.

        İlk kez benden bir şey istemiş.

        Lafı mı olur.

        Prof. Nurettin Yiğit, hekimleri M. Yunus Kıdır, M. Talha Demiryürek ve Şule Zengin.

        İyi bir insanı ameliyat edeceksiniz.

        Umarım şifa verirsiniz.

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Çantada zannedilen kekliğin genelde kaçtığını unutmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar