Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kandırılmak marifet olmadığı zaman.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Kalktı mı!

        Kalktı mı!
        0:00 / 0:00

        2015 yılını hatırlıyor musunuz!

        Ya da 2015 yılının en önemli gündem maddelerinden birini.

        Türkiye’nin karmakarışık ve yoğun gündeminden dolayı net olarak hatırlamıyor olabilirsiniz.

        En iyisi ben hatırlatayım.

        2015 yılı boyunca, hep birlikte Avrupa Birliği ülkelerinin Türkiye’ye uyguladıkları vizeleri kaldıracaklarından bahsediyorduk.

        Ahmet Davutoğlu Başbakan’dı.

        Ve her kürsüye çıkışında “AB ile vizeler kalkacak, Schengen bölgesine vatandaşlarımız vizesiz seyahat edecek” diyordu.

        Aralık 2015’te tarih de vermişti.

        Mart’a kadar biz bazı taahhütler verecek, yasal değişiklikleri tamamlayacaktık.

        Biz üzerimize düşeni tamamlayınca durum AB raporuna girecekti.

        Haziran 2016’da pilot uygulama başlayacaktı.

        Yıl sonunda da vizeler tamamen kalkacaktı.

        Türkiye’den istenen ise geri kabul anlaşmasını imzalaması ve uygulamasıydı.

        Yani Türkiye sınırlarını kontrol altına alacak, başta Suriyeliler olmak üzere göçmenlerin Avrupa’ya geçişini engelleyecek, geçenleri de geri alacaktı.

        Ben ise bunun söz konusu olmadığını, Türkiye’nin bir kez daha kandırılmak üzere olduğunu, Suriyeli göçmenlerin geri kabulü anlaşmasının yapıldıktan sonra Türkiye’ye vizeleri asla kaldırmayacaklarını iddia ediyordum.

        Hatta Habertürk’te bir AB diplomatının notlarını ele geçirip yayınlamış ve o muafiyetin asla olmayacağını göstermiştik.

        Ama AK Parti iktidarı, geri kabul anlaşmasını imzaladı.

        Avrupa’ya bir kez daha istediğini verdi ama bunun karşılığında alacağını iddia ettiği Türk vatandaşlarının AB ülkelerine vizesiz seyahat hakkını üzerinden 7 yıl geçtiği halde hala alamadı.

        Dahası ise üç gün önce gerçekleşti.

        AB ülkeleri ülkelerinden havayolu ile transit geçen Türklerden vize istemezlerdi.

        Çünkü sadece havalimanında transit salonunda bekleyip, ülke içine giriş yapmadıkları için Türklerin kendi topraklarında sadece havalimanının gümrüksüz bölümünü kullanarak bir başka ülkeye gitmek için vizeye ihtiyaçları yoktu.

        Ama bu da sona erdi.

        Biz “Vizeleri kaldırmalarını” beklerken, onlar olmayan yeni bir vizeyi daha koydular.

        Fransa ve İspanya artık ülkelerinden transit geçecek vatandaşlarımızdan bile vize isteyecekler.

        Birkaç ay içinde uygulama diğer AB ülkelerine de yayılacak.

        İktidarımız bir kez daha kandırıldı.

        İktidarımız bir kez daha onların istediğini yaptı ama karşılığını alamadı.

        Tam aksine bir de olmayan vize geldi.

        Ve siz zannediyorsunuz ki, Batı Türkiye’deki iktidardan rahatsız.

        Güldürmeyin beni.

        Diplomatik zafer

        Diplomatik zafer
        0:00 / 0:00

        Yukarıdaki yazıyı okudunuz.

        Şimdi buyrun bunu da okuyalım birlikte.

        İri iri laflar ettikten, bayağı üst perdeden esip gürledikten sonra Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliklerini veto falan etmeden, yollarını açtık.

        NATO toplantısından iki gün sonra İsveç’in başkentinde bir PKK gösterisi yapıldı, binalara Öcalan fotoğrafları yansıtıldı.

        FinlandiyaCumhurbaşkanı ise “Türkiye’ye bir söz vermedik” dedi.

        İsveç’te de “Yargımız ne derse onu yaparız. Siyasi bir kararla kimseyi iade etmeyiz” denildi.

        Bu durum iktidar yanlısı medya ve iktidar sözcüleri tarafından “Hurraaa, F-16’lar geliyor. Biden F-16’lar için söz verdi, devreye giriyor” gürültüleri ile örtbas edildi, zaten uzun zamandır masada olan ve çıkarıldığımız F-35 programı için ödediğimiz paraya karşılık istediğimiz F-16’lar büyük bir zafer sonucu gelecekmiş gibi bir hava yaratıldı.

        Ve dün Amerikan Kongresi bir kararı kabul etti.

        Kararın özeti şu:

        “Türkiye’ye F-16 uçakları satılırsa, Türkiye bu uçakları Yunanistan’ın hava sahasında ve/veya Yunanistan’a karşı kullanamayacak.”

        Bu şu demek.

        Türkiye, ilk gününden beri ortağı olduğu F-35’leri alamazken, eski F-16’lara razı olacak. Yunanistan ise yeni dahil olduğu F-35 programından uçak alacak.

        Yunanistan modern F-35’lerini Ege’de Türkiye’ye karşı istediği gibi kullanabilirken, Türkiye nispeten biraz daha modern olan, geliştirilmiş yeni F-16’ları alabilse bile Ege’de kullanamayacak.

        Suriye’de zaten kullanamadığımıza, Rusya’ya karşı kullanmayacağımıza, İran’a karşı kullanmamıza bir gerek olmadığına göre, yeni F-16’larımızla sabah akşam Kuzey Irak’ta PKK kampı bombalarız.

        Bu F-16'ları satın alabilmemizi de büyük bir siyasi zafer olarak kutlarız.

        Suriye yemedi, nadir element verelim

        Suriye yemedi, nadir element verelim
        0:00 / 0:00

        Yahu ben 1 aylık uzun tatilime gitmeden 15 gün evvel “Geliyor gelmekte olan” diyerek Suriye’ye yönelik büyük bir harekat başlatılacağını söylemişti iktidara yakın akademisyen Mehmet Şahin.

        Sonrasında tüm iktidar sözcüleri ve iktidar gazetecileri büyük bir kıvançla Suriye harekatından söz ettiler.

        Televizyonlarda haritalar önünde yapılacak olan harekatın öneminden, hayatiyetinden dem vurdular.

        Bunun üzerinden 2 ay geçti.

        Arada Amerikalılar geldi, Rusya Dışişleri Bakanı geldi.

        Ama harekat bir türlü gelmedi.

        Arada Suriye’yi unutturmak için Yunanistan’a bir diş gösterdik.

        Sonra o konu da kapandı.

        Ama Allah'tan arada muazzam bir “Rare earth metal” yani “Nadir toprak elementleri” rezervi keşfettik.

        Dünyanın en büyük ikinci rezervi.

        Bu rezerv ne zaman çıkarılır diye merak etmeyin.

        Her şey gibi o da 2023’te.

        Demek ki, neymiş!

        Demek ki, neymiş!
        0:00 / 0:00

        Bu yılın ilk büyük yangını Datça’da patlak verdi.

        Yangın bölgesinin hemen yanında bir mektep arkadaşım emeklilik günlerini yaşıyor 15 yıldır.

        O haber verince hemen sosyal medyadan paylaştım.

        Ama zaten ilgililer harekete geçmişti bile.

        Birkaç dakika sonra ilk helikopterler göründü.

        Ardından helikopter sayısı arttı.

        Uçaklar devreye girdi ve yoğun rüzgara rağmen yangın makul sayılabilecek bir sürede söndürüldü.

        Geçen yıl sürekli eleştirdiğimiz Tarım ve Orman Bakanlığı’na bu kez teşekkür ediyorum.

        Bu yıl daha hazırlıklılar, işlerini çok çok daha iyi yapıyorlar.

        Teşkilat aynı ama bakan farklı.

        Demek ki, geçen sene onca inat edilmeyip uçaklar da en başından sisteme dahil edilmiş olsa, bugün uçarak yangınlara müdahale eden THK uçakları o zaman hurda diye suçlanarak kenara alınmamış olsa geçen yıl tarihimizin en büyük orman kaybını yaşamayacakmışız.

        Bir inat on milyonlarca dönüm ormana mal oldu.

        Demek ki, eleştirilere kulak vermek kötü bir şey değilmiş.

        Diğer Yazılar