Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Birkaç gün önce, online alışveriş ortamlarına ve tedarik sistemleri ile ilgili yapılan yasal düzenlemeye itirazlarımı yazınca, iktidar ne yaparsa yapsın alkışlamayı görev, aksini düşünmeyi ise günah ilan eden “ahmakların” saldırısına maruz kaldım.

        Ağızlarına geleni söylediler, beni de bu grupların avukatlığını yapmakla suçladılar.

        Ne diyeyim, Allah hepsine az da olsa akıl, bir katre de olsa izan versin.

        Az da olsa akıl gerçekten şart.

        Çünkü olmadan olmuyor.

        Uyanık olmak, fırsatçı olmak akıllı olmak anlamına gelmiyor çünkü.

        Bunlar uyanık ve fırsatçı ama akıl olmayınca uzağı görüp hesap yapamıyorsun.

        Şimdi bu salaklara soralım.

        Hazine ve Maliye Bakanımız Nureddin Nebati, göreve geldiğinden beri dünyayı gezip, yatırımcılarla, fon yöneticileri ile toplantılar yapıp ne istiyor, ne anlatıyor?

        Hepsine neredeyse, “Ne olur Türkiye’ye gelin, yatırım yapın, sıcak veya soğuk fark etmez bize para getirin” demiyor mu, yabancı sermayenin Türkiye’ye yatırım yapmasını istemiyor mu?

        Peki son birkaç yıl içinde Türkiye’ye hakiki para ile hakiki yatırım getirenler kimler?

        Tabii ki bu online ticaret şirketleri.

        Yemeksepeti.com birkaç yıl önce 600 milyon dolara yakın bir bedelle, Alman Hero’ya satılmadı mı!

        Bir başkası, Trendyol’da dünyanın en büyük fonları ortak değil mi!

        Daha birkaç ay önce, üç kuruş döviz için dilendiğimiz, üç kuruşluk swap anlaşması için her türlü siyasi tavizi verdiğimiz günlerde bu şirket, yabancılara yaklaşık 2 milyar dolarlık hisse satarak bu parayı Türkiye’ye getirmedi mi?

        Bir diğer online ticaret şirketi Hepsiburada.com hisselerinin yüzde 20’sini New York Borsası’nda 738 milyon dolara satıp bu parayı Türkiye’ye kazandırmadı mı!

        Getir isimli şirket iki yılda 1,5 milyar dolara yakın yabancı yatırım almadı mı, değerini 12 milyar dolara yaklaştırmadı mı?

        Şimdi yurt dışında büyümeye başlamadı mı!

        Ve şimdi siz bu şirketlerden “haraç kesmeye” kalkışıyorsunuz.

        Allah aşkına söyleyin bir daha kim Türkiye’ye güvenip yatırıma gelir.

        Sadece bu alanda değil, başka alanlarda da kim gelir.

        Nureddin Nebati, istediği kadar anlatsın, istediği kadar Türkiye’yi övsün, kolaylık yapacaklarından söz etsin.

        Yatırımcı yapılana bakar.

        Böyle yaparsanız, yatırımcı kaçar.

        Üstelik ilk vukuatınız da değil.

        Mesela yabancılardan Türkiye’de gayrimenkul yatırımı yapmalarını istediniz.

        Geldiler.

        Sonra “Dövize endeksli kira olmaz” dediniz.

        Tekel’i üç kuruşa yandaş müteahhitlere sattınız.

        Onlar kısa süre sonra devletten aldıkları fiyatın birkaç katına yabancılara sattılar.

        Hemen vergileri arttırdınız.

        Daha sayarım.

        Örnek çok.

        Sonra “dış güçler, dış güçler” diye bağırıp duruyorsunuz.

        Ne dış gücü kardeşim.

        Türkiye’nin önündeki tek engel iç güçler.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Amerika'yı yeniden keşfederken okyanusta kaybolmak

        Amerika'yı yeniden keşfederken okyanusta kaybolmak
        0:00 / 0:00

        Şimdi bu yazıdan da “Şirketleri koruyor” manası çıkaracak olanların da haberi olsun.

        Düzenleme, kontrol elbette olacak.

        Hiç ama hiç karşı değilim.

        Ama doğru düzenleme olacak, makul kontrol olacak.

        Siz zannediyor musunuz ki, ABD ve Avrupa ülkeleri bu gibi şirketleri başı boş bırakmış.

        Amazon kafasına göre at mı koşturuyor ya da Alibaba veya benzerleri?

        Yapacağınız şey aslında basit.

        Siz karmaşık hale getirip, siz hatalı yönetiyorsunuz süreci.

        Gidin bakın dünya, gelişmiş ülkeler bu işi nasıl yapıyor.

        Alın o yasaları getirin Türkiye’ye bire bir uygulayın.

        O zaman kimse de kalkıp “Türkiye hukuk ülkesi değil” diyemez.

        Al sana aynı hukuk, al sana aynı müktesebat dersiniz biter gider.

        Ama siz düzenleme diye haraç getirirseniz.

        Olmaz.

        Kimse yemez.

        Kimse Türkiye’ye gelmez.

        Tam aksine gelen gider.

        Geleni bırakın yerli bile kalmak istemez.

        Üstelik yaptıklarınızın her gün iki yumurta veren tavuğu kesmekten farkı da yok.

        Sözde KOBİ’leri koruyacaksınız.

        Yahu bu online şirketler on binlerce KOBİ’yi pazara sokuyor.

        Tüketici ile asla buluşamayacak üreticiyi tüketiciye ulaştırıyor.

        Burada haksızlık yapıyorsa, kayırma var ise, büyüklükten gelen gücünü kötüye kullanıyorsa o zaman devreye gir. Bunun için zaten kurumlar var.

        Reklam yasağı getiriyorsunuz mesela.

        Yahu zaten bu şirketlerden başka reklam veren kalmamış da, onu bir kenara bırak bu reklamlar kime yarıyor farkında mısınız!

        O KOBİ’lere.

        Asla reklam veremeyecek, ürününü tanıtamayacak olanlar bu sayede tanıtım yapıyor.

        Yemin ederim önünü arkasını zerre düşünmeden, günü kurtarmak için yasa çıkarıp geleceği perişan ediyorsunuz.

        Sonra bunları söyleyen bizler kötü oluyoruz.

        Siz “Hay Allah hata yapmışız” deyip döndükçe sizinle beraber dönenler destekçi.

        Vallahi çok komiksiniz.

        Güle güle sona gidiyoruz.

        Adalet dağıtan da var, siyaset dağıtan da

        Adalet dağıtan da var, siyaset dağıtan da
        0:00 / 0:00

        Kavala Davası son derece hukuksuz bir biçimde sonuçlandı ama yine de ülke için umut var, hala hakimler var.

        Karar oy birliği ile değil, oy çokluğu ile alındı ve bu davada da mahkeme heyeti üyelerinden biri, yine çok önemli bir muhalefet şerhi düştü.

        Karara muhalif hakim “Delillerin usulüne uygun toplanmadığını, delil olarak kabul edilen dinlemelerin gerekli yasal yollar takip edilerek yapılmadığını, bazı dinleme izinlerinin sonradan alınmış olmasının hukuka aykırı olduğunu, bunların hiçbirinin delil sayılamayacağını, hukuksuz delile dayanarak hukuki bir karar oluşturulmasının mümkün olmadığını, tüm bunlar delil olarak kabul edilse bile ortada suçlamayı geçerli kılacak somut bir kanıt olmadığını” belirterek karara katılmadığını açıkça yazmış.

        Siyasetin baskısından, bu davaya büyük önem atfeden iktidarın kendisine yapabileceklerinden zerre çekinmeden, zerre geri adım atmadan.

        Büyük bir yüreklilikle.

        Belki yarın sürülecek ama Türk hukuk tarihine altın harflerle yazılacak bir hakim.

        Ve tabii herkes ama herkes Mahkeme heyetindeki AK Parti milletvekili aday adayı olmuş üyeden söz ediyor.

        Sonra böyle bir şeye şaşırmışçasına.

        Allah aşkına hangi ülkede yaşıyorsunuz?

        Kaç kere yazıp, söyledik hiç mi okumadınız!

        15 Temmuz darbe girişimi sonrası biliyorsunuz yargıda FETÖ’cü temizliği yapıldı.

        Biz yıllarca “Cemaat yargıyı ele geçirdi” diye bağırdığımız zaman bizi din düşmanı olmakla suçlayanlar, din dostu FETÖ’cü savcılara Mercedes tahsis edenler darbe sonrası “Aaa, burası ele geçirilmiş” dediler.

        Sonra ne yaptılar…

        Onlardan boşalttıkları yerlere kendi adamlarını doldurdular.

        Bakın bakalım o gün göreve getirilen hakimlerin, savcıların kaçı AK Parti teşkilatlarından gelmiş.

        Kaçı il veya ilçe yönetici imiş.

        Söyledik ama duymadınız.

        Şimdi siz de şaşkına yatıyorsunuz.

        Biz de inanıyoruz.

        Rahmetli İnönü’nün deyişi ile, “Hadi canım siz de”.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Rehberimiz akıl ve bilgi olduğu zaman.

        Diğer Yazılar