Suçlu kurye mi şirket mi!
Bir polis memurunun, trafik kurallarına uymadığı için çevirdiği motosikletli kuryeyi “Kafana sıkarım” diye tehdit etmesi kabul edilebilir bir şey değil.
Kamu görevi gereği, yasal olarak silah taşıyan ve asayişi sağlamakla görevli bir kişinin, mafya ağzıyla konuşup vatandaşı tehdit etmesi olacak iş değildir.
Konu yargıya taşındığı için yargı gereğini yapacaktır mutlaka.
Ancak bu durum, hemen hiçbir trafik kuralını takmadan, yollarda hem kendi canlarını hem de hepimizin canını tehlikeye atan kuryelerin kural tanımazlığını haklı çıkarmaz.
Başta İstanbul olmak üzere, tüm büyük kentlerimizde, online ticaretin artması ve özellikle de Yemeksepeti, Getir, Trendyol gibi uygulamaların çok yaygınlaşması nedeniyle ciddi bir kurye terörü var.
Binlerce moped, yollarda hiçbir kural tanımaksızın cirit atıyorlar.
Sadece yollar olsa iyi, kaldırımlarda, merdivenlerde, her yerde.
Tek yönlü caddeler motokuryeler için geçerli değil.
Ters yönden istedikleri gibi gelebiliyor, trafiğin içinde aksi istikamette yol almakta hiçbir sakınca görmüyorlar.
Kaldırımda motoru üzerinize sürebiliyor, tepki göstermeniz halinde üzerinize yürüyebiliyorlar.
Bunlar için hiçbir kural geçerli değil.
Tabii işin bu hale gelmesinde firmaların “çabuk teslimat” uygulamaları da etkin.
Vaktinde teslim edemedikleri zaman, paraları kesiliyor, hatta ürün bedeli kendilerinden isteniyor.
Acelelerini buna bağlıyorlar.
Üstelik de bu durumdan en çok onlar zarar görüyorlar.
Her gün pek çok kurye ya yaralanıyor ya hayatını kaybediyor.
Bu duruma acil çözüm bulmak lazım.
Galiba asıl çözüm üç kuruşa canlarını tehlikeye atan kuryeleri değil, onları canları pahasına çalıştıran şirketleri cezalandırmak...
- Bana katlanan herkese teşekkürler6 ay önce
- NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?6 ay önce
- Mirası kim paylaşır6 ay önce
- Uçlara güç veren bir Anayasa6 ay önce
- İçimizdeki İrlandalılar6 ay önce
- Dünün güneşi, bugünün çamaşırı6 ay önce
- Plan mı pilav mı!6 ay önce
- Kalksa da görsek6 ay önce
- İnce dedikodular6 ay önce
- Oran değil, fark önemli6 ay önce