Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Geçen sene Ağustos ayı.

Türkiye orman yangınları ile kavruluyor.

Ege’nin, Akdeniz’in her köşesinde bir yangın.

Şimdiye dek görülmedik boyutta bir afet halinde doğayı sarıyor.

Yangın her yerde var, Akdeniz’in her yanında, Kaliforniya’da, Avustralya’da.

Türkiye’de de her zaman olmuş.

Ama bu kez bir fark var Türkiye’deki yangınlarda.

Kimse müdahale etmiyor.

Orman Bakanlığı yangın söndürme uçakları kiralamamış, birkaç dandik helikopter ile mücadele organizasyonu yapmış, yıllardır Türkiye’de bu işi yapan Türk Hava Kurumu ile anlaşma yapılmamış, ormanlar bu kez göz göre göre, söndürülmeye çalışılmadan yanıyor.

Tüm bunlar olurken, bu köşede şöyle bir yazı çıkıyor.

Tam 7 Ağustos günü.

O gün kelimesi kelimesine şöyle yazmışım:

“Size bir sır vereyim.

Ben bu yıl orman yangınlarını Göcek civarında bekliyordum.

Şimdilik bunu söyleyeyim.

Gerisini sonra konuşuruz.

Ama Göcek meselesini yazın bir tarafa.

Orada çok fena şeyler oluyor.

Yakında kokusu çıkar belki.

Fatih söylemişti dersiniz.”

Aradan 7 ay mı geçti?

Koku gelmeye başladı.

Göcek koyları, ihale ile birilerine “kiralama” adı altında devredildi.

Halkın malı koylar, eski bir AK Partiliye kiralanarak, “işletmeye” çevrildi.

Gerekçe ise benim yıllardır söylediğim bir şey.

Ben belki 15, belki 20 yıldır başta Göcek olmak üzere bu cennet koyların korunmasını, buralarda belirli bir sayıda tekneye müsaade edilmesini, bağlama yerlerinin belirlenmesini ve haftalık olarak kiraya verilmesini, sürekli demir atılarak deniz dibine zarar vermesinin engellenmesi için tonozlar atılmasını, teknelerin gri ve siyah su tanklarının denize boşaltılmasının önüne geçecek kontroller yapılmasını, gri su tankı olmayan teknelerin Göcek kıyılarında bağlanmasının yasaklanmasını ister dururum.

Şimdi Göcek koyları kiraya veriliyor ve tüm Güney sahillerimizde benzer bir uygulamaya gidilecek.

Yapılan iş özünde doğru ama yöntem bu olamaz.

Bu koylar halkın malı. Buralarda bir düzen kurulacaksa, ki kurulmalı, bu yerel yönetimle ortak, bölge sakinlerinin de bu işten pay alabileceği, bölge yaşayanlarının da içinde yer aldığı kamusal organizasyonlarla yapılmalı.

Elbette bir bağlama parası alınmalı ama buradan elde edilecek gelir birilerinin zenginleşmesine, rant elde etmesine değil, yerel otoriteler tarafından buranın korunmasına harcanmalı.

Adrese teslim ihalelerle, ne turizm, ne denizcilik alanında hiçbir faaliyeti olmayan, yeni kurulmuş şirketler üzerinden, koylar birilerine “hediye edilerek” değil.

Üstelik de bu kiralama meselesi buzdağının görünen yüzü.

Daha gerisi gelecek.

Göcek’te devletten uzun süreli kiralama yöntemiyle çeşitli işletmeler kuran köylülere, Göcek çevresinde arazisi olanlara yapılan baskıları, buralarda imara açılan yerleri, orman vasfını yitirdiği iddiası ile orman alanlarında yaratılan rantları, siyasetçi yakınlarına verilen koyları da yakında görecek, duyacaksınız.

Pek yakında.

NOT: Bir televizyon kanalında bu koyların Rus oligarkların tekneleri için hazırlandığı iddia edildi. Bu bilgi pek doğru değil. Çünkü belirli bir boyun üzerindeki teknelerin, Göcek koylarında kıçtan kara yapmaları, belirlenen kurallar gereği yasak.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar