Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yemeksepeti.com’un sahibi Nevzat Aydın’ın Maldivler’de otel kapatarak ve davetlileri özel uçakla Maldivler’e götürerek yaptığı düğün hala konuşuluyor gördüğüm kadarı ile.

        Bu düğüne şu kadar para harcamış, öyle yapmış, böyle etmiş.

        Önce şunu söyleyeyim.

        Nevzat Aydın’ı hayatımda bir gün bile görmedim, tanımam.

        Yemeksepeti.com uygulamasını hayatımda bir kez bile kullanmadım, kullanamadım.

        Ve kısa keseyim.

        Kime ne!

        Nevzat Aydın’ın parasını nasıl harcayacağına karışmanın, Gülşen’in ne giyeceğine karışmaktan ne farkı var?

        Adamın kendi parası, istediği gibi harcar.

        Nevzat Aydın denen bu zat, sıfırdan bir şirket kurmuş mu?

        Kurmuş.

        Bu şirketi kimseyi dolandırmadan, onun bunun parasını çalıp çırpmadan büyütmüş mü?

        Büyütmüş.

        Ardından bu şirketi bir Alman firmasına 500 milyon dolara satarak bu ülkeye 500 milyon dolar para sokmuş mu?

        Sokmuş.

        Sonrasında kazandığı bu parayı istediği gibi harcar kardeşim, kime ne!

        Size ne, bana ne!

        Birkaç milyona düğün yapmayıp, Monte Carlo’da bir gecede tamamını kumarda kaybetse ruhunuz bile duymayacaktı, ki istese onu bile yapabilirdi.

        Size ne!

        Varsa vergi kaçakçılığı, kara para aklaması, yolsuzluğu, hırsızlığı, kamu kaynaklarına el uzatması, yazın.

        Ama kendi kafası ile kazandığı parayı, kendi kafasına göre harcamasına karışamazsınız.

        Karışmayın.

        Size ne!

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        3. dönem tartışması boşa enerji harcaması

        3. dönem tartışması boşa enerji harcaması
        0:00 / 0:00

        Yeni Seçim Yasası’nın TBMM’ye gelmesi ile birlikte TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin “zamanında” yapılacağına olan inanç arttı.

        Çünkü yeni yasa ancak 1 yıl sonra uygulanabilecek.

        Bu da seçimlerin 2023 Nisan’ından hatta belki Mayıs’ından önce yapılırsa yapılan değişikliğin uygulanamayacağını, bu durumda da seçimlerin bu tarihten önce yapılmayacağını gösteriyor.

        Hal böyle olunca da, tartışma hemen başladı.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan yeniden aday olabilir mi, olamaz mı!

        Çünkü kimi Anayasa hukukçularına göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önce iki kez “Halk tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı” görevinde bulunduğuna göre, 3. kez ancak ve ancak TBMM tarafından erken seçim kararı alınırsa aday olabiliyor.

        Erken seçim olmazsa, aday olamıyor.

        Bunun tam tersini söyleyen Anayasa hukukçuları da yok değil.

        Son olarak dün gazeteci dostumuz Orhan Uğuroğlu “Erdoğan aday olamaz” diye noktayı koymuş.

        Okuyunca güldüm.

        Gerçekten, Türkiye’de Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın istediği halde 3. kez Cumhurbaşkanlığı’na aday olamayacağını düşünen, hadi diyelim ki düşünüyor, bu düşüncesine kendi inanan var mı acaba!

        AK Parti, Erdoğan’ı aday gösterecek ve bu adaylık “Olamazsın” diye reddedilecek.

        Böyle bir ihtimal kim görüyor merak ediyorum.

        Çünkü sistem basit.

        Adayları kabul veya ret etme yetkisine sahip tek bir kurum var.

        Yüksek Seçim Kurulu.

        Yüksek Seçim Kurulu, 6 Yargıtay, 5 Danıştay üyesinden oluşan “karma egemen” bir “yüksek yargı” merciidir.

        Kararları kesindir.

        Tek yetkilidir.

        Peki sizce Yüksek Seçim Kurulu’nun yapacağı bir Anayasa yorumuyla Erdoğan’ın adaylığını “Hayır olamazsın” diye reddetmesi mümkün mü!

        Bence böyle bir ihtimal hiç ama hiç yok.

        Erdoğan istediği müddetçe aday olacaktır.

        YSK’nın da bu adaylığı reddetmesi asla ve kat'a mümkün değildir.

        Bu yüzden de bu boş tartışma ile ülkeyi yormanın, muhalefeti korkak göstermenin hiç alemi yoktur.

        Kazık bize para onlara

        Kazık bize para onlara
        0:00 / 0:00

        Haftalar önce 3’lü elektrik tarifesinin vatandaşa nasıl bir kazık soktuğunu anlattım bu köşede.

        En yoğun kullanımın olduğu saatin en pahalı tarifeye denk geldiğini ve vatandaşın faturalarının bu yüzden daha da kabardığını.

        Ve bir rezaleti daha ortaya koydum.

        Sürekli yaz saati uygulaması nedeniyle, pahalı tarife bir saat geç bitiyordu.

        Yani evde yüksek elektrik tüketimi gerektiren işleri ucuz tarifeye girmek için gece 11’den sonra yapsanız bile bir işe yaramıyordu çünkü otomatik sayaçlar kış saati uygulaması yaptığı için, size 1 saat daha kazık atmaya devam ediyordu.

        Bu açık haksızlığı, bu açık kazıkçılığı, bu aleni hırsızlığı göz önüne serdiğimiz halde aradan haftalar geçti ne dağıtım şirketlerinden ne de bu şirketleri denetlemekle görevli kurumlardan “Bu işe bakıyoruz, bu haksızlığa son vereceğiz” açıklaması geldi.

        Umursamadılar bile.

        Sadece “Beğenmeyen üçlü tarifeden çıksın” dediler.

        Tabii bedeli karşılığında yeniden sayaç parası ödeyerek.

        Söz konusu olan iktidarın yaptığı işler olunca empati duygusu güçlü olan bazıları ise “Kardeşim tamam da, o şirketler de peşin peşin devlete 14 milyar dolar ödediler özelleştirme için. Sonuçta o para da vatandaş için kullanıldı” dediler.

        Bakın işte bunun bir bölümü doğru.

        Evet, dağıtım şirketleri devlete 13 milyar dolar ödediler.

        Devlet de o parayla Suriyeli, Afganistanlı mültecileri ağırladı, kendi açıklamalarından da anladığımız kadarı ile o parayı ve bunun katbekat fazlasını bu mülteciler için harcadı.

        Yani anlayacağınız özelleştirmenin ve hatta özelleştirmelerin kazığını biz yiyoruz, parasını ise göçmenler.

        Tarihlere bakarsanız o bile tutuyor.

        Hesap bu kadar basit.

        Fenerbahçe'ye kurt, Rize'ye kuzu

        Fenerbahçe'ye kurt, Rize'ye kuzu
        0:00 / 0:00

        Ali Koç, TFF tarafından PFDK’ya sevk edilmiş.

        Gerekçe Ali Koç’un birkaç gün önce Federasyon'a bir dizi eleştiri yöneltmesi.

        Küfür yok, hakaret yok.

        Sadece herkesin yaptığı eleştiriler var.

        Tüm spor kamuoyunun nedenini merak ettiği ve ligi tartışmalı hale getiren hakemler konusu başta olmak üzere bir dizi eleştiri.

        Federasyon aslında tüm spor kamuoyunun yaptığı bu eleştirileri dikkate alacağına, Türkiye’nin son yıllardaki modasına uyarak eleştiriye, hemen şiddetli bir tepkiyle yanıt veriyor ve eleştiri yapanı yargıya sevk ediyor.

        Diyebilirsiniz ki, “Nasılsa Disiplin Kurulu karar verecek. Suç yoksa ceza vermezler.”

        Bağımsız bir yargı olsa belki haklısınız, durum o da değil.

        Üstelik sevkte de adalet yok.

        Rizespor Başkanı her türlü itham ve hatta hakarette bulununca Federasyon gıkını çıkaramıyor.

        Hiçbir şey yapamıyor.

        Poposunun üzerinde oturup kös dinler gibi dinliyor.

        Ama söz konusu olan Fenerbahçe ve Galatasaray olunca anında kaplan kesiliyor.

        Bana öyle geliyor ki, Yeni Türkiye’de eski büyükler pek istenmiyor.

        Futbolda da yeni bir düzen geliyor.

        Büyüklerin bu Birlik'te işi yok

        Büyüklerin bu Birlik'te işi yok
        0:00 / 0:00

        Galatasaray Başkanı Burak Elmas çok doğru bir laf etti.

        “Kulüpler Birliği'nden ayrılabiliriz” dedi.

        Ben bunu yıllardır söylüyorum.

        Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray’ın Kulüpler Birliği adı verilen organizasyonda işi yok, olmamalı.

        Bu Kulüpler Birliği’nin kuruluş nedeni zaten bu üç kulübe karşı Anadolu kulüplerini bir araya getirmekti.

        Galatasaray tarihinin gelmiş geçmiş en kötü Başkanlarından biri olan, sevgili dostum rahmetli Özhan Canaydın bu birliğe Başkan olunca, birdenbire burası önemli bir hale geldi.

        Sonra büyük kulüp başkanlarının rotasyonla başkanlık yaptığı bir yere dönüştü.

        İlk kez bir büyük kulüp başkanı buradan ayrılmak gibi bir cümleyi telaffuz etti sonunda.

        Burak Elmas’ın söylediği çok doğrudur, en azından Fenerbahçe ve Galatasaray bu birlikten ayrılmalıdır.

        Çünkü burası özünde bu iki büyük kulübe karşı yapılmış bir güç birliğidir.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Ciğere ulaşma çabamız utanç verici hale gelmediği zaman.

        Diğer Yazılar