Back to the future
Sedat Peker, adını anmaya başlayana kadar varlığından dahi haberim olmayan Halil Falyalı dün öldürüldü.
Son aylarda adı mafya ile, uyuşturucu ile, mafya bağlantılı işlerle anılan pek çok kişi peş peşe öldürülüyor.
Balıkçıda, kafede, yolda, evinin önünde.
Peş peşe infazlar.
Türkiye benzer dönemleri daha önce de yaşadı.
Devlette zafiyet olunca, böyle olaylar hortlar.
30 yıla yakındır olmuyordu. Yine başladı.
Bu tehlikeli olan ise halkın şüpheciliği ve inançsızlığı.
Birbiriyle bağlantılı olduğu izlenimi veren bu cinayetlerle ilgili herkesin kafasında türlü şüpheler var.
Öyle ki, adı uyuşturucu tacirleri ile anılan Burhan Kuzu’nun Covid’den öldüğüne inanmayan büyük bir çoğunluk var.
Keza dün öldürülen Halil Falyalı’nın da aslında ölmediğini, bildiklerinden ötürü ölmüş muamelesi ile ortadan kaybolduğuna inananlar çok.
Bir başka grup ise bu kişilerin bildiklerini paylaşamasınlar diye teker teker ortadan kaldırıldığını düşünüyor.
Susurluk döneminde adı anılan, kumarhane ve uyuşturucu hesaplaşmalarında tetikçilik yapan kirli polislerin geriye kalanlarının da bugünlerde öldürülmesi bu komplo teorilerinde çarpan etkisi yapıyor.
Ortada bazı hesaplaşmalar olduğu çok açık.
Bu konuların içinde büyüyen Sedat Peker ise sessiz.
Bazı şeyleri zamanla anlayacağız
Ama Türkiye 1990’ların ilk yarısında bıraktığı bir dönemi yeniden yaşıyor sanki.
Ve ilginçtir.
Tam da bu zamanda Tansu Çiller’in adı yeniden çokça duyulmaya başladı.
Bizim yaşlardakiler bir deja vu’yü eksiksiz yaşasın diye galiba.