Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hayretle izliyorum.

        Akademisyen Oytun Erbaş’ın “Babam manavdı, dedem manavdı, o dedem değil öbür dedem manavdı, o da değil diğeri manavdı. Veteriner olan değil, veteriner olmayan manavdı. Manav olan veteriner akademisyen olan değildi. Öbürü doktordu ama konumuzla ilgisi yoktu. Ben aslında yetimdim. Veteriner olan babam değildi. İsterseniz DNA yaptıralım. Baytar olan, veteriner olanı döverdi ama manav olan aslında pazarcıydı. Ama her gün pazara çıkmazdı. AK Parti olmasaydı veteriner olmayan babam veteriner olamazdı. Dedem Pazar tezgahını AK Parti’den almıştı. AK Partili belediye olmasaydı zabıtalar dedeme pazarcılık yaptırmazdı. Ama zaten o dedem pazarcı değildi. Öbür dedem pazarcıydı” şeklindeki manasız, şekilsiz, yalan dolanla dolu açıklamaları günlerdir tartışılıyor.

        Allah aşkına farkında değil misiniz, Oytun Erbaş isimli “meczup” akademisyenin de istediği tam bu değil mi!

        Yıllar önce muhtemelen belki de ilk kez bu çocuğu ekrana beyin ile ilgili bir konuyu konuşmak için ben çıkardım.

        Oldukça zeki, ağzı laf yapan, bilgisini iyi satan, hiperaktif, dikkat eksikliği sendromundan mustaripmiş gibi görünen, tatlı bir genç izlenimi bıraktı üzerimde.

        Sonra bir iki kere daha geldi.

        Ağzının iyi laf yapması ve kendini güzel pazarlaması sayesinde bir anda medyamızda çok popüler oldu.

        Her gün bir ekranda görünmeye, TEDx konuşmalarında yıldızlaşmaya başladı.

        REKLAM

        Bir gün Teke Tek editörlerine şöyle dedim:

        “Bu çocuk saçmalamaya doğru gidiyor. Artık benim programlara davet etmeyin. Kendine aşık oldu. Zıvanadan çıkmış belli ki.”

        Bir bilim insanlığından, bir medya maymunluğuna doğru savrulmuştu.

        Yarışma programlarının saçmalayarak ünlü olanlarına, gelin kaynana programlarının kafasında bardak kırarak şöhret kovalayanlarına dönüşmüştü.

        Sempatik, bitirim bilim adamı gitmiş yerine sanki Bahar Candan’ın okumuşu gelmişti.

        Ne kadar saçmalarsa o kadar konuşuluyor, ne kadar konuşulursa o kadar saçmalıyordu.

        Bahar Candan’dan tek farkı Bahar Candan’ın daha sempatik olması ve kendiyle dalga geçebiliyor olmasıydı.

        Ancak bir yere kadar gidebildi.

        Pandemi başlarken gündeme gelmek, konuşulmak için söylediği “Türklere bu hastalık asla bulaşmaz, bizim genlerimiz bu hastalığa karşı dayanıklı” zırvalığı sonu oldu.

        Bu cümlelerin edildiği an bilim adamlığından, medya maymunluğuna dönüşümün tamamlanıp, tescil edildiği andı.

        Önce alay konusu oldu sonra konuşulmaz hale geldi.

        Televizyon programlarının aranılan konuğu falan değildi artık.

        Ne yalan söyleyeyim üzülmüştüm.

        Şöhret pırıl pırıl, üstelik de başlangıçta oldukça sempatik görünen bir beyni çürütmüş, yok etmişti.

        Bu saçmalığı sonrası unutulmak, bir kenara atılmak çok zor geldi Oytun Erbaş’a.

        Artık gazetede her gün kendini göremeyen eski kulüp başkanlarının, yaşlandığı için artık anılmayan eski güzellerin durumuna düştü.

        Gazeteleri açıyor, sosyal medyaya giriyor, televizyonlara bakıyor ama kendini göremiyordu.

        Sonunda biraz daha beğeni alabilmek için, her gün biraz daha fazla vücut bölgesi gösteren sosyal medya fenomenlerinin ya da influencerların durumuna düştü.

        REKLAM

        Yalanlarla dolu saçma sapan ama dikkat çekmesi kaçınılmaz olan bir açıklama yaptı.

        Zekiydi.

        Medyanın büyük bölümü iktidar yanlısı olduğu için, iktidara selam çakarak yeniden medyatik olabileceğini düşündü.

        Sözlerin doğruluğunun bir önemi yoktu.

        Önemli olan dikkat çekmekti.

        Ve çekti.

        1 hafta 10 günlüğüne yeniden popüler oldu.

        Şimdi büyük ihtimalle keyfi çok yerindedir.

        Bu yazı bile onu çok mesut edecektir.

        Ama bu da gelip geçicidir.

        Yine unutulacaktır.

        Bence yeniden gündeme gelebilmek, gazetelerde, sosyal medyada yeniden görünebilmek için bundan sonra amcalara neresini göstereceğini şimdiden düşünmelidir.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Bursların tam listesini istiyorum

        Bursların tam listesini istiyorum
        0:00 / 0:00

        Anlaşılan o ki, İBB yıllar boyu AK Parti çizgisinde yürüyen muhafazakar bir kesimin gençleri için burs kapısı olmuş.

        Kurumların yetenekli gençlere burs vermesine karşı olmak mümkün değil ama bunun adaletli olması gerek, dürüstçe olması gerek.

        Bugün AK Parti’nin çeşitli mertebelerinde görev alan, ailece korunup kollanan, büyükelçi yapılarak onurlandırılan pek çok kişi İBB bursları ile okutulmuşlar. Oradan da “yürümüşler”.

        Eğitim sonrası belediyede mecburi hizmet yapmaları gerekirken bunu da yapmamışlar.

        Belli ki, parti için yetiştirilmişler.

        Açıklandığı kadarı ile bu dönemde İBB, 3 milyon 959 bin dolar, 302 bin 105 avro, 197 bin pound ve 1 milyon 600 bin TL burs dağıtmış.

        Bugün AK Parti’nin önemli mevkilere getirdiği bazılarına milyonlar verilmiş.

        Bunu İBB’nin şimdiki açıklamalarından ve verdiği sayılardan görüyoruz.

        Ama başta da dediğim gibi.

        Burs verilir önemli olan dürüstçe ve hak edene verilmiş olması.

        Bu burslardan açıklanan üç beş önde gelen AK Partili dışında kim yararlanmış?

        Hangi garibanın evladına destek olunmuş onları da bilmek hakkımız.

        Bu yüzden belediyeden İBB’nin geçmiş döneminde ve tabii hala veriliyorsa şimdi kimlere burs verdiğini tam liste olarak açıklamasını bekliyoruz.

        Milyonlarca dolar, trilyonlarca lira sadece partililere mi gitmiş?

        Yoksa arada hiç değilsebir kaç gerçek gariban da bu burslardanyararlanabilmiş mi!

        Bilmek hakkımız.

        Bu gelen fasulyenin kokusu mu!

        Bu gelen fasulyenin kokusu mu!
        0:00 / 0:00

        Millet elektrik faturaları, doğalgaz faturaları altında ezilirken iktidar gölgesinde toplumdan kopan bir grup medya meczubu işin iyiden iyiye cılkını çıkardılar.

        Biri televizyona çıkıp “Kuru fasulye dağıtacağız herkes kendi gazını üretip ısınacak” diye dalga geçiyor.

        Bazıları ise tehdit ediyor.

        Neymiş efendim, bu faturaları paylaşanlar tuzu kurularmış, camına elektrik faturasını asıp isyan eden lokantaya vergi denetmeni yollamak lazımmış.

        Zaten en iyi bildikleri şey bu.

        Yandaşın vergi borcunu affet, eleştireni vergi denetmeni ile tehdit et.

        Ve bunları yazanlar iktidar savunucuları.

        İbrahim Kalın çıkıp insan gibi konuşuyor ve “Durumun farkındayız. Faturalara çözüm arıyoruz” diyor.

        Ama iktidar çanağından yalayarak semirmiş medyası ya dalga geçiyor ya tehdit ediyor.

        Üşüyene, ödeyemeyene kuru fasulye dağıtacaklarmış, bu kadar da olmaz diyene vergi denetimi yapacaklarmış.

        Aferin size.

        Aynen böyle devam edin.

        Belli ki, siz o fasulyeyi çoktan hamuduyla yemişsiniz.

        Çevrenizden eksik olmayan pis kokunun da nedeni muhtemelen o.

        Yapmayın

        Yapmayın
        0:00 / 0:00

        Burhaniye Belediyesi, zeytinliğe AVM yaptırmak için ihaleye çıkınca bir kez daha anladım ki, tüm siyasetçiler aynı.

        Detayına girmeyeyim. Siz anladınız ne demek istediğimi.

        Bu haltı yemeye hazırlanan Burhaniye Belediyesi’nden bir ricam var.

        Allah aşkına makam otomobilinize binin ve 12-13 kilometre gidip Akçay’a varın.

        Bakın Akçay’ın tam girişinde koskoca bir AVM var.

        Adı Olivecity. Yani Zeytinkent.

        Zeytinli Belediyesi aynen sizin gibi, buraya bu binayı bir inşaat şirketi ile ortak olarak yaptı.

        Milyonlar gömüldü.

        Birkaç yıl sonra kapandı.

        Şu anda metruk, bomboş bir bina.

        Camları kırık, kapıları tahtalarla kapalı, bir mezbelelik.

        Şimdi bir tane de siz mi yapmak istiyorsunuz Burhaniye’ye?

        Hem de zeytinliklerin yerine.

        Ne diyeyim size.

        Allah akıl versin.

        Biz yokuz

        Biz yokuz
        0:00 / 0:00

        Dün Limak'ın patronu Ebru Özdemir bilgi verdi.

        Isparta'yı günlerdir elektriksiz bırakan Akdeniz Elektrik'le bir ilişkileri kalmadığını söyledi.

        Başlangıçta ortak oldukları Boğaziçi, Çamlıbel ve Akdeniz elektrik dağıtım şirketlerindeki hisselerini Cengiz ve Kolin ortaklığına devredip çıkmışlar.

        Bu üç bölgede artık dağıtım işiyle alakaları kalmamış.

        Şu anda Limak grubunda sadece Bursa, Çanakkale, Yalova ve Balıkesir'in elektriğini dağıtan Uludağ Elektrik kalmış.

        Bu şirketler arasında hisse devirleri olduğunu bildiğim ama hangi şirkette kim ne kadar kaldı tam göremediğim için zaten dün "Özelleştirmeden alan grup" demiştim.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Liyakat olmayınca sefalet olduğunu anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar