Kim belli değil, kim değil belli
Baştan söyleyeyim bu bir bilgi değil, bir intiba yazısıdır.
Biliyorsunuz bir süre önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu Teke Tek programında ağırladım.
Kemal Bey kimilerine göre iyi, kimilerine göre kötü bana göre ise kendi vasatının üzerinde bir performans sergiledi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Teke Tek’e katılımının ve buradaki tavrının bazı yerlerde kızgınlığa neden olduğunu da söyleyeyim.
Program öncesi Kemal Kılıçdaroğlu, birlikte geldiği milletvekili Tuncay Özkan ve İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile Habertürk’ün misafir salonunda uzunca bir süre sohbet etme imkanımız da oldu.
Tahmin edeceğiniz üzere üzerinde en fazla konuştuğum ya da konuşmaya çalıştığım mesele CHP’nin Cumhurbaşkanlığı adayının kim ya da kimler olabileceği ve tabii Kemal Bey’in kendisinin aday olup olmayacağı idi.
Bu konuda ser verdi sır vermedi.
Sürekli olarak topu ittifaka attı, ittifakın birlikte karar vereceğini söyledi.
İttifaka isim bile önermeyeceğini, hangi partiden olursa olsun, isimlerin de ittifakın kendi içinde yaptığı görüşmelerde ortaya çıkacağını anlattı.
İttifakın büyük ortağı olarak ittifak masasına bir isimle oturmanın bile ittifaka baskı ve dayatma olarak görülmesinden çekindiği belliydi.
Adayın ittifak içi görüşmeler sırasında organik biçimde ortaya çıkmasını beklediğini anladım.
Anladığım sadece bundan mı ibaret diye soracak olursanız.
Elbette ki, değil.
Kimi aday göstereceklerini anlamadım ama kimleri aday göstermeyeceğini anladım diyebilirim.
Öncelikle söyleyeyim, kendisinin aday olmak gibi bir derdi yok.
Bence aday falan olmayacak.
Bunu açık açık söylemiyor olmasının nedeni ise kendi partisine ve kendi tabanına olan saygısı.
Ama aday olmayacak.
Belediye Başkanlarını aday göstermezken, kafasında sorun olarak gördüğü mesele İstanbul ve Ankara belediyelerini kaybetmek değil.
Aday profilini çizerken, “Cumhurbaşkanlığı makamını ve yetkilerini parlamenter sistemde sağlıklı şekilde kullanacak biri” diye ısrarla altını çizdi.
Yani hedefi Cumhurbaşkanlığı makamına oturmak olan hırslı birini de düşünmüyor.
Bu durumda Ekrem İmamoğlu da adaylıktan eleniyor.
Zaten muhtemelen İmamoğlu da bunun farkında ve İyi Parti’ye yakın durarak, adaylığının o yönden gelmesini bekliyor gibi.
Mansur Yavaş ile ilgili de kendisi hiçbir şey söylememiş olsa da, zannederim Kürt seçmen duyarlılığı var. Yani “Ya Kürt seçmenden oy alamazsa” tedirginliği.
İttifak ile de aday belirleme masasına seçim tarihi belli olmadan oturmak istemiyor.
- Bana katlanan herkese teşekkürler1 yıl önce
- NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?1 yıl önce
- Mirası kim paylaşır1 yıl önce
- Uçlara güç veren bir Anayasa1 yıl önce
- İçimizdeki İrlandalılar1 yıl önce
- Dünün güneşi, bugünün çamaşırı1 yıl önce
- Plan mı pilav mı!1 yıl önce
- Kalksa da görsek1 yıl önce
- İnce dedikodular1 yıl önce
- Oran değil, fark önemli1 yıl önce