Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Şirketlere de döviz hesaplarını TL’ye çevirip, kur garantili ticari hesaba yatırma imkanı tanınınca, “Şirket döviz bozdurunca kur farkından kâr etmiş görünecek ve bu kâr için gelir vergisi ödemek zorunda kalacak. Niye bozdursun, deli mi?” dedik televizyonda.

Akıllarına geldi, şimdi bu tür gelire “istisna” getiriyorlar.

Kur farkı gelirleri gelir vergisinden muaf tutulacak.

Derinlemesine düşünülmeden akla ilk gelen olarak uygulanan tedbirlerin sonra başka tedbirlerle ayakta tutulmaya çalışılmasına yeni Türkiye’de “Ekonomide reform paketi” diyorlar belli ki!

Ama paket paket içinde oluyor mecburen.

Döviz borcu ödemesi ya da hammadde ithalatı için elinde döviz bulunduran şirket niye döviz bozdursun da kendini riske atsın diye soran yok.

Şimdi muhtemelen zorla güzellik olsun diye uğraşacaklar, şirketlere “ricacı” olacaklardır döviz bozdurun diye.

Bozdurmak sorunu çözecek olsa, herkes bozdursun elbet ama çözmez.

130 milyar dolar satıldı çözmedi, şirketlerin satacağı mı çözecek!

Gömleğin düğmelerini baştan yanlış iliklemişsiniz, açıp yeniden ilikleyeceğinize, düğmelerin karşısına ilik açmaya çalışıyorsunuz.

İhracat gelirlerinin yüzde 25’ini Merkez Bankası’nda bozdurma zorunluluğu ise hala sürüyor.

Kimse de çıkıp “Yahu bu karar Türkiye’nin serbest piyasa ekonomisinden vazgeçmesi anlamına gelir" demiyor.

Gençler bilmez, eskiden Türkiye’de döviz almak, döviz bulundurmak devletin iznine tabiydi.

Bu yolla kimin yurt dışı ile ticaret yapacağına ya da kimin gerçekten zengin olacağına devlet karar verirdi.

Yurt dışına çıkarken izinle döviz alırdık, onun da miktarı sınırlı idi.

Cebinde dövizle yakalanan yargılanırdı.

Dövizin bir Merkez Bankası kuru vardı bir de Kapalıçarşı denilen karaborsa kuru.

Sonra Batı dünyasının tamamı gibi serbest piyasa ekonomisine geçtik.

İsteyen istediği para cinsini bulundurur oldu.

Şimdi getirilen yüzde 25 kararı eskiye dönüşün ilk adımıdır aslında.

İhracat gelirlerinde serbest piyasadan yüzde 25 geri dönmektir.

Kural delinmiştir.

Bundan sonrası oran meselesidir.

Özünde serbest piyasa hamilelik gibidir.

Azı çoğu olmaz.

Ya serbesttir ya değildir.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar