Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye’deki bazı Suriyeli göçmen “veletlerin” tavrı gerçekten can sıkıcı olmaya başladı

        “Muz” üzerinden başlattıkları rezillik sürüyor.

        Bazı göçmenlerin Türk çocuklarının ekonomik sıkıntıları ile alay etmek için sosyal medya üzerinden başlattıkları muz yeme görüntüleri kampanyası artık şirazesinden çıktı.

        Rezillik Türk bayrağına dil uzatmaya, Türk bayrağı ile alay etmeye kadar vardı.

        Memleketini terk edip kaçan yavşak grubundan biri, Türk bayrağındaki Ay’ın üzerine muz koyarak instagram üzerinden kendince Türk gençleri ile alay etmiş.

        Bu gerçek bir rezillik.

        Buna sessiz kalınması ve bu tiplerin hala iktidar tarafından koruyup kollanması da öyle.

        Asıl mesele ise bunların Türkiye’nin geleceği için yarattığı tehlike.

        Sığındığı topraklara ve kendilerine bakıp besleyen ülkeye karşı bu denli saygısız, bu denli düşmanca ve bu denli şerefsizce bir yaklaşım içinde olan bir güruhun bu ülkedeki varlığı hala sorgulanmıyor ve kayıtsız şartsız kabul ediliyorsa, kızılması gereken bu göçmen güruhu değil, bunların bu denli fütursuzca hareket etmesine imkan sağlayanlardır.

        Şu olasılığı da göz ardı ediyor değilim.

        Bu bir provokatif faaliyet de olabilir.

        Ama bunun öyle olup olmadığı bu rezilliği görmezden gelerek değil, bu rezillik soruşturularak ortaya çıkarılabilir.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        1 Mart tezkeresine kim hayır demişti hatırlayan var mı!

        1 Mart tezkeresine kim hayır demişti hatırlayan var mı!
        0:00 / 0:00

        Bir “tezkere” daha TBMM’den geçti.

        Başkanlık sistemine geçildikten sonra Saray’ın “tek el” yetkisine verilmeyen pek az şeyden biri de bu tezkere işi.

        Ya da yabancı ülkelere asker gönderme veya yabancı ülke askerlerine Türkiye topraklarını açma yetkisi.

        Bu yetki hala niyeyse TBMM’de.

        Bu kez de Türkiye Cumhuriyeti’nin Suriye ve Irak topraklarına asker gönderme ve buralarda asker bulundurmasına, Lübnan’da silahlı güç görevlendirmesi için “idareye” yetki veren tezkere TBMM’den geçti.

        İktidar partilerinin milletvekilleri tezkereye onay verdiler.

        Muhalefet partilerinin milletvekillerinin bazıları onay verdi, bazıları çekimser kaldı, bazıları ise reddettiler.

        Şimdi haliyle reddedenlere karşı “Türkiye’nin elini kolunu bağlama” ve sıklıkla olduğu gibi “ihanet” suçlaması yapılacak.

        Daha doğrusu yapılmaya başladı.

        Ancak HDP hariç, tezkereye “hayır” diyen muhaliflerin ret gerekçeleri Türkiye’nin Irak ve Suriye’de operasyon yapmasını engelleme maksatlı değil.

        “Hayır”ın asıl nedeni tezkere içinde gizlenmiş bir başka madde.

        O da şu:

        “…. Aynı amaçlara matuf olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması, bu kuvvetlerin Cumhurbaşkanının belirleyeceği esaslara göre kullanılması…”

        Tezkereyi reddedenler “Yabancı askerlerden kim kast ediliyor ve yabancı askerler Türkiye topraklarına ne arıyor?” sorusunu soruyor ve yanıtsız kaldıkları için ret oyu veriyorlar.

        Aynen 2003 yılında AK Parti hükümeti tarafından TBMM’ye getirilen ve ABD ordusunun Türkiye’nin Karadeniz kıyısından, Irak sınırına kadar neredeyse tamamına ABD askerlerinin konuşlanmasına izin veren tezkereye hayır dedikleri gibi.

        O tezkerede de bu tezkere gibi yabancı askerlerin Türkiye’de konuşlanmasına izin veriliyordu ve o da bu tezkere gibi AK Parti hükümeti tarafından hazırlanmış, getirilmiş ve desteklenmişti.

        TBMM’de ise CHP tarafından reddedilmiş, bazı AK Parti milletvekilleri de ret oyu vermişlerdi.

        Bugün AK Parti’nin çok övündüğü o ret kararı aslında AK Parti’ye rağmen alınmıştı.

        O yüzden “hayır” diyenlere “hain” dememek gerekir.

        Kimin gerçekten vatansever olduğunu ve kimin doğru yaptığını bazen zaman gösterir.

        Telefoncu amcalar ve göçmenler

        Telefoncu amcalar ve göçmenler
        0:00 / 0:00

        Son zamanlarda ekonomik sıkıntılardan yakınan, parasızlıktan dertlenen gençlerimize musallat olan bir “amcalar” grubu var biliyorsunuz.

        Bu amcaların bildiği tek şey “telefon” fiyatları.

        Amcalara göre Türkiye’de her şey ucuz ve erişilebilir ama bir tek gençlerin kullandığı telefonlar pahalı.

        Çünkü gençler ne zaman yakınsa hemen bir “amca” çıkıyor ortaya ve “Telefonunu göster” diyor.

        Eğer telefon akıllı bir telefon ise genç yandı.

        Ama başlıyor saydırmaya.

        Telefon gibi pahalı bir şeyi almaya paran var ise yakınmaya hakkın yok diyor bu amcalar.

        Ancak bu amcaların bir gün de bir Suriyeli göçmen gencin yanına gidip “Göster bakayım telefonunu” dediğini görmedim.

        Türk gençlerinin akıllı telefon alması ayıp ama o Türk gençlerin babalarının ödediği vergilerle beslenen Suriyeli gençlerin akıllı telefon alması ve o telefonlara yükledikleri sosyal medya programları ile Türkiye’ye hakaret etmesi mübah.

        Ulan siz o telefoncu amcalar yok musunuz siz!

        Yatacak yeriniz yok.

        Vallahi de yok, billahi de yok.

        Ama tabii siz de aynen o Suriyeli gençler gibi, o telefonlarını sorduğunuz çocukların babalarının vergileri ile geçiniyorsunuz.

        Aslında kader ortağısınız.

        O yüzden onlara bir şey diyemezsiniz.

        Değil mi!

        Kapıcı

        Kapıcı
        0:00 / 0:00

        AK Parti'nin sayısı yüzbinleri bulduğu söylenen trol ordusuna bir sorum var.

        Basit, küçük, minik, zararsız bir soru.

        "Kapıcıların bile arabası var" diyen bir muhalefet partisi lideri olsaydı ne derdiniz, ne yapardınız?

        Bir nebze samimiyetiniz var ise yanıt veriniz.

        Ama veremezsiniz.

        Biliyoruz.

        Bu arada bizim apartmandaki görevlinin bir arabası yok.

        Onu da bilin.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Başlangıç noktamızı unutmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar