Aşı karşıtları sanki Türkiye’de aşıyı savunan tek kişi benmişim gibi bana sövedursun, Sağlık Bakanlığı verileri gizleyedursun gerçekler bir şekilde göze görünür hale geliyor.
Önce şunu hatırlatayım.
Ben zorla aşı yapılması taraftarı değilim, hiç olmadım.
Ben kimsenin vücuduna bir madde zerk edilmeye zorlanamayacağı inancındayım.
Bu yüzden bana yönelik hakaret dolu ifadelerle “Ben aşı olmaya mecbur muyum!” diyenlere yanıtım “Tabii ki mecbur değilsin” oluyor.
Ama her tercih bir vazgeçiştir.
Diyelim ki, televizyonlarda aynı anda Real Madrid-Barcelona ve Manchester City-Liverpool maçı var.
Birini seçer izlersen diğerini izleyemezsin.
Aynı anda hem Şam’da hem Bağdat’ta bulunamazsın.
Aşı olmamak da böyle bir şey.
Aşı olmayabilirsin.
Ama o zaman da en azından salgın ortadan kalkıncaya kadar otobüse, uçağa, binemezsin, lokantaya, sinemaya, alışveriş merkezine, otele, motele ve hatta birden fazla kişinin yakın çalıştığı iş yeri ortamına bile giremezsin.
Senin tercihinin başkalarına da zarar vermesine neden olamazsın.
Aşının gerekliliğini ve önemini anlatmak ve “Bu pandemi yalan, böyle bir hastalık yok. Aşı da yok” diyen sahtekarların cehaletini ortaya koymak için yapılması gereken Sağlık Bakanlığı’nın hastalananlarda aşı olup olmadığı verisini de paylaşmaktı.
Bakanlık bu veriyi paylaşmıyor.
Ama artık hekimlerin canına tak ettiği için gayrı resmi de olsa verileri ortalığa dökmeye başladılar.
Türk kamuoyunun, medyada ilk kez Teke Tek ile tanıdığı Yoğun Bakın Derneği Başkanı Profesör İsmail Cinel yoğun bakımlardaki verileri oransal olarak paylaştı en sonunda.
Cinel’in verdiği bilgiler aşının önemini tasdik ve teyit ediyor.
- Yoğun bakımda yatan 20 hastanın 18’i aşısız.
- O iki hastanın da ikinci doz aşılarının üzerinden henüz 15 gün geçmemiş.
Yani iki doz aşısını olmuş ve üzerinden gerekli süre olan 15 gün geçmiş olanlar bu hastalığa büyük oranda yakalanmıyor.
Yakalanırsa da yoğun bakımlık hale gelmiyor.
Yeni Şafak gazetesinde de Feriha Öz Pandemi Hastanesi’nde yatan 130 hastanın 126’sının aşısız olduğu manşetten duyurulmuş. “Bütün hastanelerde durum aynı" diye de eklenmiş.
Tüm bunlara rağmen hala ve yine “Aşı olmuyorum” diyenler olabilir.
Ama böyle diyenlerin hala ortalıkta dolaşmasına izin veren bir salgın yönetim anlayışı olamaz.
Bakın şunu da söyleyeyim.
Bu saatten sonra aşısızlar ortalıkta fıldır fıldır gezerken, aşı olanları yarın öbür gün eve kapatamazsınız, işinden gücünden edemezsiniz.
Üç beş aşısız yüzünden esnafı batıramaz, onca insanı aç bırakamazsınız.
Emin olun isyan çıkar.
Niyetiniz bu ise onu bilemem.