Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Lafa Muharrem İnce’nin CHP dışında siyaset yapma isteğine, arzusuna ve hakkına sonuna kadar saygı duyduğumu ve CHP’den ayrılmasına da hak verdiğimi söyleyerek başlayayım da, yazıyı ona göre okuyun okuyacaksanız.

Gerçi CHP her şeyiyle aynı olup tek fark olarak Muharrem İnce’yi vitrine çıkarsa ya da “Cumhurbaşkanı adayımız ne Mansur Bey ne Ekrem Bey olacak. Yine sen olacaksın” dense Muharrem İnce yine böyle davranır mıydı bilemeyiz ama biz yine de bu soruyu sormazdan gelelim.

Muharrem İnce dün Habertürk TV’de sorulara yanıt verdi, görüşlerini aktardı.

Yer yer sıkıldım, yer yer dinledim.

Açıklamaları Muharrem İnce ile ilgili olarak yıllar önce Teke Tek’te konuk ettiğim zaman oluşan yargımı değiştirmedi.

Yıllar Muharrem Bey’i değiştirmemiş.

Ağzı iyi laf yapan ama derinliği olmayan bir siyasetçi. Böyle olup da başarılı olmuş siyasetçi yok mu?

Çooook!

Hele bu son dönemlerde.

Yeni siyasette bu artık lehte bir unsur bile olabilir, belirli bir dozun altına düşmedikçe ve bu bilgisizlik ve hatta cehalet süslü cümlelerle, tepeden bakışla cilalanmış cesaret ve dahi cürete dönüşüp, benzer yapıdaki seçmeni etkileyecek bir güç haline gelebiliyor.

Yani siyasi açıdan çok da büyük sıkıntı değil.

Ancak İnce’nin laf ebeliğinde artık bir tutarsızlık da başgöstermiş.

Mesela bir cümlesi çok dikkatimi çekti.

Darbeci General Dişli’nin kardeşi Şaban Dişli’nin büyükelçi yapılmasına şiddetle karşı çıktı, tepki gösterdi.

Bir darbecinin kardeşini nasıl oraya atadınız dedi.

Bu bana birkaç gün önce yazdığım “Sippenhaftung” başlıkla yazımı hatırlattı.

İlkel bir hukuk anlayışı olan ve son olarak Hitler ve Stalin tarafından uygulanmış bir Sippenhaft’ı.

Yani suçlunun yakınlarının da hiçbir dayanak olmadan sadece aile ya da kabile bağı nedeniyle cezalandırıldığı ilkel hukuk türünü.

İnce, bir yandan iktidarı eleştirdi bir yandan da bunu savundu.

Oysa “Siz muhalifler söz konusu olunca bir kadını kocasından dolayı suçluyorsunuz ve yakınlığı suç haline getiriyorsunuz ama işinize geldiği zaman bunu bir darbecinin kardeşini büyükelçi olarak atayabiliyorsunuz” deseydi ilkel bir hukuk anlayışını değil, doğruyu savunmuş olurdu!

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar