Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Covid-19’a neden olan Corona SARS nCov2 virüsünün mutasyon geçirme olasılığı aşının bulunması ile birlikte en çok merak edilen konulardan biri idi.

        Evrim karşıtları bile bu mutasyondan çekiniyordu.

        Bu konuda ilk bilgiler İngiltere’den geldi.

        İngiliz bilim insanları, İngiltere’nin güneyinde en az 60 farklı yerleşim biriminde SARS nCov2’nin mutasyona uğramış formlarına rastlandığını açıkladılar.

        Ancak şimdilik endişe edilecek bir şey yok.

        Çünkü bu mutasyonların virüsün daha hızlı yayılmasına ya da aşıların engellemeye çalıştığı ACE2 hücrelerine tutunmasını kolaylaştırdığına dair bir veri henüz yok.

        Türk basınının durumu açısından üzücü.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Güvensizlik oyu

        Güvensizlik oyu
        0:00 / 0:00

        İpsos önemli bir araştırma yapmış. Sonuçları gönderdi.

        Araştırmanın ilk sonucuna göre Covid-19 salgını vatandaşlar tarafından Türkiye’nin en önemli sorunu olarak algılanmaya başlamış.

        Türk halkı geçen yıl Nisan ayında corona'yı yüzde 84 oranla ülkenin en önemli sorunu olarak görüyormuş.

        Bu oran zamanla düşmüş ve en önemli sorun ekonomideki gidişat olmuş.

        Ancak bu ay Covid-19 yeniden ekonomik sorunların önüne geçmiş ve yüzde 45 ile ülkenin yeniden en önemli sorunu olmuş.

        Burada aslında hükümetin “gevşeyerek” ve sayıları saklayarak ne kadar büyük hata yaptığını da görüyoruz. Sayılar saklanınca sorun küçümsenmeye başlamış.

        Araştırmanın sonraki sonuçları ise iktidar ve özellikle de Sağlık Bakanı açısından daha vahim.

        Şu anda piyasaya çıkmaya en yakın 4 aşının adı verilmiş ve hangisine güveniyorsunuz ya da hangisine güvenmiyorsunuz diye sorulmuş.

        Türk halkının en az güvendiği aşı Türkiye’nin elindeki tek aşı olan Sinovac’ın geliştirdiği aşı olmuş.

        Türk halkının bu aşıya güveni sadece ve sadece yüzde 11.

        Güvenmeyenlerin oranı yüzde 50. Fikri olmayanların oranı ise yüzde 39.

        Rusya’nın geliştirdiği aşıya güven ise yüzde 15. Güvenmeme yüzde 38.

        Amerikan Moderna’nın geliştirdiği aşıya güven onun bir tık üzerinde yüzde 16. Güvenmeme yüzde 40.

        İngilizlerin Oxford ve Astra Zeneca tarafından geliştirilen aşısına güven yüzde 29. Güvenmeme yüzde 30.

        Ve Alman-Amerikan Pfizer/BioNTech aşısına güven ise yüzde 41 ile en yüksek oran. Bu aşıya güvenmeyenlerin oranı yüzde 23.

        Hakkında hiçbir şey bilinmeyen Rusya’nın adenovirüs aşısına ve kendi ülkesinde bile bazı açılardan tartışmalardan ötürü piyasa çıkması geciken bir başka adenovirüs aşısı olan Astra Zeneca aşısına bile güven daha fazla.

        Bu sonuçlar hükümet açısından da çok rahatsız edici olmalı.

        Çünkü bu aynı zamanda hükümete, geçen ilkbaharın en güvenilir hükümet mensubu olan Sağlık Bakanı'na artık güvenilmediğini de gösteriyor.

        Bu arada “Hiç aşı yaptırmayacağım” diyenlerin oranı da sürekli olarak yükseliyor ve burada da yükselişteki neden “Türkiye’nin aşı aldığı firmaya güvenmiyorum” düşüncesi.

        Sonuç olarak halkımızın yüzde 43’ü aşı yaptıracağını, yüzde 31’i henüz karar vermediğini ve emin olamadığını söylüyor.

        Yüzde 26 ise asla aşı yaptırmayacağını beyan etmiş.

        Zaten burada bir sorun yok.

        Gelen aşı miktarına bakınca zaten toplumun yüzde 30’una yetecek kadar aşı var.

        Bırakın istemeyenleri, isteyenler bile olamayacak!

        Yağdır Mevlam su

        Yağdır Mevlam su
        0:00 / 0:00

        Yağmur duaları ile ilgili eleştiriler görüyorum sağda solda.

        Nedenini anlamıyorum.

        Yağmur duası neredeyse insanlık tarihi kadar eski, tek tanrılı dinler öncesine hatta dinler öncesine kadar uzanan bir gelenek, bir inanış.

        İnsanlığın yerleşik tarım toplumuna geçişine, neolitik çağa kadar geri gidiyor.

        Tarım için yağmurun, suyun gerekliliği ile birlikte ortaya çıkmış bir davranış.

        O zaman “yağmur” ya da “gökyüzü” ya da “fırtına tanrısı” için edilen dualar, verilen kurbanlar bugün “Allah için” ediliyor.

        Türklerde de İslamiyet öncesinde de olan, Orta Asya'ya uzanan bir gelenek. Sadece adres farklı.

        Tüm toplumlarda tüm kıtalarda eğer tarım var ise yağmur duası da var.

        Kimi elini gökyüzüne açarak, kimi davul çalarak, kimi tepinip dans ederek göklerdeki güçten “su” istemiş.

        Yağmur duasını eleştiren kimilerinin “Evrene mesaj yollama” ritüellerinden hiç farkı yok anlayacağınız.

        Mezopotamya’da başlayan bu geleneğin bugün hala Mezopotamya’da sürüyor olması şaşırtıcı değil.

        Ama geliştiği bir gerçek.

        Şimdi artık yağmur duasına milleti götürenler teknolojiden faydalanıyor.

        Önce meteorolojinin sitesine bakıyor, ona göre duaya gidiyorlar.

        Olmayacak duaya amin dememek için.

        Hem yazık, hem yanlış tercih

        Hem yazık, hem yanlış tercih
        0:00 / 0:00

        Ertuğrul Özkök’ün Milli Piyango’yu aklama röportajı beni gerçekten üzdü.

        Sürekli aynı yerlere çıkan çekilişleri, tahsil edilmeyen büyük ikramiyeleri, hileli izlenimi veren çekiliş görüntüleri ile zaten son birkaç yılda ciddi güven kaybına uğrayan Milli Piyango, Demirörenlere geçtikten sonra iyiden iyiye güvenilmez bir hale geldi.

        Bunun sonucunda bilet satışlarının düşmesi de gayet normal.

        Belli ki, grup içerisinde bu kurumu aklama ve güven kazandırma görevi Özkök’e tevdi edilmiş.

        Grup açısından çok yanlış bir tercih.

        Ertuğrul Bey’in itibar kaybeden Milli Piyango’ya iade-i itibar yapacak bir gücü, yeteneği yok.

        Hani Abdülkadir Selvi’ye yaptırsalar bu işi en azından belki bir iki muhafazakarı kafaya alır.

        Ya da Prof. Dr. Osman Mütfüoğlu’na yazdırsalar “Koca profesör bize yalan söyleyecek değil ya” diyerek birkaç kişiyi belki inandırır.

        Ama Özkök?

        I-ıh. Kimseyi inandıramaz.

        Üzücü olan ise 70 küsur yaşında, bir döneme damga vurmuş bir gazetecinin böyle bir teklifi kabul ederek böyle bir röportaj yapmış olması.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Bırakabildiğimiz zaman.

        Diğer Yazılar