Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir zamanlar Türk Silahlı Kuvvetleri’nin barışta ve savaşta ihtiyaç duyduğu sağlık hizmetini veren GATA, darbe girişimi sonrası kapatılmış, Sağlık Bilimleri Üniversitesi’ne bağlanmıştı.

        Bunun yanlış olduğu, orduların özellikle muharebe zamanında çok farklı bir sağlık hizmetine ihtiyaç duyduğu ve bunun sivil doktorlarca karşılanamayacağı söylense de kimse aldırış etmemişti.

        GATA konusu o zaman kapandı.

        Tam ki önceki gün soytarı kılıklı birinin videoları ortaya dökülünceye, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlar ortaya dökülünceye kadar.

        Bir gün papyonla, bir gün entari ile poz veren bu palyaço, ortaya çıkan tepkilerin ardından görevden alındı.

        Ve mesele kapandı!

        Cılız bir “Menzil tartışması” kaldı geriye çünkü bu kişi Menzil tarikatı mensubu imiş.

        Şimdi biraz geriye gidiyorum.

        Türkiye 15 Temmuz darbe girişimini yaşamış hemen ertesinde ben Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'u Teke Tek programında ağırlıyorum.

        Kurtulmuş’a şunu soruyorum: “Türkiye bu girişimden ders aldı mı, yarın bürokraside FETÖ’nün yerini METÖ’nün alması engellenecek mi?”

        Numan Bey, büyük bir kesinlikle “Engellenecek” diyor.

        İzleyicinin bir bölümü muhtemelen benim METÖ derken rastgele harfler seçtiğimi düşünüyor ama Numan Bey o “M” ile neyi kastettiğimi gayet iyi biliyor.

        REKLAM

        Şimdi filmi biraz daha geriye sarıyorum.

        AK Parti’nin en uzun süreli bakanlık yapan isimlerinden biri olan ve oluşturduğu sağlık sistemi AK Parti’nin en önemli icraatlarından biri olarak gösterilen Sağlık Bakanı Recep Akdağ 8 yıl kadar önce Bakanlık’tan alındı.

        Bu şaşırtıcı gelişmeyi o AK Parti’nin kurucularından olan ve partinin en önemli isimlerinden olan birine sordum. “Bakanlık Menzil tarikatına bağlandı neredeyse. Çok tepki var” yanıtını aldım ve yazdım.

        Tabii tepkiyi gösteren diğer tarikatlardı.

        Ve yanlış hatırlamıyorsam 6 Eylül 2017’de bir kez daha “Sonra kalkıp METÖ demeyin sakın” diye yazdım.

        Yazıyı bulup okuyabilirsiniz.

        Şimdi görevden alınan terbiyesizin bu tarikattan olduğu konuşuluyor.

        Ve herkes zannediyor ki, konu kapandı.

        Ben size söyleyeyim.

        Bunu görevden atarlar, yerine bunun benzerini göreve atarlar.

        Ta ki yerine atananın da bir rezaleti çıkıncaya kadar siz de mutlu mesut yaşarsınız.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        2. Fatih

        Efesli Heraklitos bu toprakların bir adamı.

        Uzaktan da olsa ecdattan sayılır.

        Felsefeyi başlatanlardandır.

        Siyasetçilere ve zenginlere karşı olduğunu bilmemiz dışında hakkında bildiğimiz az şeyden biri de “Aynı suda iki kere yıkanılmaz” diye ifade edebileceğimiz cümlesidir.

        Tabii bu beyefendi,yaşadığı topraklarda 2500 sene kadar sonra aynı suda sürekli yıkanılabileceğinden habersizdi.

        Bunu söylememin nedeni şu.

        Öğrencilere 500 bin adet tablet dağıtılacağının ve böylelikle evden eğitimin daha rahatça yapılabileceğinin açıklanmasının yarattığı “mutluluk.”

        Aynı suda 2. kez yıkanacağız.

        Çünkü bu mutluluğu aynen ve daha kesin bir biçimde daha önce de yaşadık.

        10 yıl önce.

        Adı “Fırsatları Arttırma, Teknolojiyi İyileştirme Hareketi” idi.

        Yani “FATİH” projesi.

        Tüm öğrencilere tablet bilgisayarlar dağıtılacak, tüm sınıflara akıllı tahtalar asılacaktı.

        Eğitimde çağ atlayacak, Güney Kore’yi geçecektik.

        Her zamanki gibi muhteşem olacaktık.

        Süper işler yapacaktık.

        Dünyaya örnek gösterilecektik.

        Uçacaktık, kaçacaktık.

        Proje başladı.

        İhaleler yapıldı.

        Öğrencilere 500 bin falan değil tam tamına 1 milyon 480 bin adet tablet dağıtıldı.

        Akıllı tahtalardan kaç tane asıldı sınıflara bilmiyorum.

        Ama tabletlere o zamanın parası 1 milyar TL harcandığını, bunun da o günün kuruyla 670 milyon Amerikan doları olduğunu biliyorum.

        Peki nerede o bilgisayarlar?

        Nerede o bilgisayarlarla yetişen ve eğitim alan nesil?

        Gülüyorsunuz değil mi!

        Ben de gülüyorum.

        Ağlama aşamasını çoktan geçtim çünkü.

        İİT

        Türkiye, Azerbaycan’la yatıp Azerbaycan’la kalkıyor.

        Ve Azerbaycanlılar da “Türk olmanın inanılmaz zorluğu” ile karşı karşıya.

        Yüzde bir milyon haklı davalarında yanlarında net şekilde bir tek Türkiye var.

        İran yıllar sonra ilk kezkendi içindeki 30 küsur milyon Azerbaycan Türkü’nün etkisi ile Ermenistan’dan yana tavır alamadı.

        Biraz da İsrail, Azerbaycan’a karşı durmuyor.

        Bu arada bilmeyenler için hatırlatayım.

        Azerbaycan, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın üyesi.

        Ve ne bu sözde işbirliği teşkilatından ne de bunun üyesi olan İslam ülkelerinden Azerbaycan’a yönelik tek bir destek açıklaması gelmedi.

        Bu beni şaşırtmıyor ama yine de ağızlarından “Müslüman kardeşlerimiz” lafını düşürmeyenlere hatırlatmak istedim.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Adam olup olmamanızın hiç umurumda olmadığımı anladığınız zaman.

        Diğer Yazılar