Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Bugün uzun uzun, derin derin yazılar yazacak takatim yok niyeyse.

Kendimi biraz yorgun hissediyorum.

Sıcaktan olsa gerek.

Ya da gündemin yarattığı bir yorgunluk da olabilir.

Siyasi uçlardaki azgın azınlığın fikir vandalizmi de bu yorgunluğun bir nedenidir belki.

Emin olamıyorum.

Dün gece geç saatlerde, zihinsel yükle yatağa girerken aklıma rahmetli Süleyman Demirel geldi.

Nur içinde yatsın çok didişirdik kendisi ile.

Onun olgunluk döneminde gazetecilik yaptım.

Genelde kendisine muhalif idim.

Kızardı bana.

“Deli oğlan” lakabını takmıştı.

Cumhurbaşkanlığı sırasında da sonrasında da sohbetlerimiz olurdu.

Gördüğüm en iyi içen adamdı rahmetli.

Bir şişe viski ya da bazen konyak içer sallanmazdı bile.

Yine böyle birlikte masanın başına oturduğumuz bir akşam,

siyasette her şeyin vakti olduğunu, vakti geldiğinde olacak gelişmeyi kimsenin durduramayacağını anlatmak için bir hikaye anlatmıştı bir gün.

İkinci Dünya Savaşı’nın son günleridir.

İtalya’yı işgal eden ABD askerleri arasında Joe diye çok fırlama, çok çapkın 20-21 yaşlarında yakışıklı bir delikanlı vardır.

Her akşam farklı bir İtalyan güzelle beraber olan Joe sabah da birliğine gidip hikayelerini herkese anlatmaktadır.

Bir gün Joe sabah kasığında müthiş bir ağrı ile uyanır.

Ağrı dayanılmazdır.

Hemen birlikteki doktora götürürler Joe’yu.

Doktor pantolonunu indirmesini söyler.

Pantolon iner, doktor Joe’nunkini incelemeye başlar.

Birkaç dakika baktıktan sonra pantolonunu çekmesini söyler.

Joe’yu karşısına oturtur ve “Haberler iyi değil” der.

Joe heyecanlanır.

“Ne varmış sir” diye sorar.

Doktor tane tane anlatır:

“Penisinde çok ciddi bir sorun var. Hemen kesmemiz gerekiyor.”

Joe kabul etmez.

“20 yaşındayım. Daha önümde uzun bir hayat var. Çocuğum bile yok. Ben bunu kabul edemem. Başka bir doktora görünmek istiyorum” der.

Joe’yu uçağa koyup Berlin’e yollarlar.

Avrupa’daki en iyi askeri doktor oradadır.

Joe doktorun karşısına geçer.

Pantolon indirilir.

Doktor inceler.

Pantolon çekilir.

Joe doktora meraklı gözlerle bakar.

Doktor yavaş yavaş anlatmaya başlar:

“Sevgili Joe, teşhiste bir hata yok. İtalya’daki doktorun söylediği gibi. Bunu kesmemiz lazım.”

Joe yine isyan eder.

“Ben en iyi doktora görünmek istiyorum. Beni Amerika’ya gönderin” der.

Joe uçağa bindirilir.

Washington’a en iyi askeri hastaneye gönderilir.

Oradaki en iyi bevliyecinin karşısına çıkarılır.

Doktor pantolonu indirtir.

Şöyle bir inceler.

Son derece sinirli bir şekilde “Çek evladım pantolonu” der.

Joe merakla sonucu beklemektedir.

Doktor Joe’ya bakar ve “Evladım bu askeri doktorların yetersizliği beni çok sinirlendiriyor. Seni iki doktor muayene etmiş ve sana açık söyleyeyim ikisi de yanlış teşhis koymuş. Bunları nasıl doktor yapmışlar bilmiyorum ama senin kesinlikle bir ameliyata ihtiyacın yok. Seni ameliyat etmek eşeklikten başka bir şey değil. Sana boşuna ızdırap çektirmişler” der.

Joe sevinir. “Nasıl tedavi edeceğiz sir” diye sorar.

Doktor “Çok basit. Çık şu sandalyenin üzerine” der.

Joe oturduğu sandalyenin üzerine çıkar.

Doktor “Atla şimdi aşağı” der.

Joe atlar.

Atladığı anda penisi kopup yere düşer.

Joe panik içindedir.

“Hani ameliyata gerek yoktu doktor” diye bağırır.

Doktor “Evet yoktu. Bak zaten ameliyat etmeden de düşecekti” der.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar