Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Meseleye yukarıdan baktığınız zaman aşağıdakinin nereye doğru gittiğini, nereye varacağını, hangi hedefe varmak üzere yola çıktığını görebilirsiniz.

Mesele zaviye meselesidir.

Aynı seviyeye inmemek, biraz yukarıdan, geniş açıdan bakabilmektir.

Murat Bardakçı 10 Temmuz günü Ayasofya’nın ibadete açılma kararı ile ilgili yazısında muhafazakar camianın 2 hedefinden ikincisinin de tamamlandığını yazınca ertesi gün ben de şöyle yazdım:

“Murat Bardakçı dostum yazmış zaten ‘1930’lu senelerden beri muhafazakar camianın iki büyük hasreti vardı. Biri ezanın Arapça okunması, diğeri Ayasofya’nın ibadete açılması’ diye. Aslında Murat’ın da bildiği gibi ‘muhafazakar’ dediği camianın iki değil 3 mefkuresi vardı. ‘Yeni muhafazakarları’ kastetmiyorum. Cumhuriyet kurulduğu günden beri karşı çıkan örgütlü muhafazakar camia üç şeyi hasretle beklerdi. Murat ikisini yazmış. Üçüncüyü yazmamayı tercih etmiş anlaşılan. Şimdi Murat’ın yazmadığı üçüncü mefkureyi ben yazarsam ayıp olur. En iyisi siz tahmin edin!”

Fazla beklemenize gerek kalmadı.

Üçüncüyü de patlattılar.

“Hilafet”

Evet tam da budur.

Cumhuriyet karşıtı bir kesim, Cumhuriyet kurulduğu günden bu yana hilafetin geri gelmesini ister.

Bilmez ki, Arap asla Türkiye’nin halifeliğini kabul etmez, bu onlar için kavmi hatta kabilevi bir durumdur.

Ve dahi bilmez ki, Osmanlı padişahları devletin güçlü olduğu zamanlarda hilafet lafını ağızlarına alma, unvanlarına katma gereği duymamıştır.

Ecdadın en devletlilerinden Kanuni Sultan Süleyman’ın Fransa Kralı François’ya yazdığı meşhur mektupta bile Kanuni her türlü unvanını yazar, tüm bu toprakların Sultanı ve Padişahıyım derken “Halifesiyim” deme gereği hissetmemiştir.

Ama ne zaman ki imparatorluk dağılma duruma gelmiş, her taraf isyanlarla sarsılmış, bağımsızlık hareketleri imparatorluğu paramparça etmiştir o zaman “Hilafet”e sarılmışlardır.

Ama bir işe yaramadığını da tarih göstermiştir.

Arap yarımadasının en Arapları, hilafet sahibi Osmanlı’nın yanında değil, İngilizlerle birlikte tam karşısında yer almışlardır.

Cahiliyenin bilmediği şudur.

Hilafetle güç sahibi olunmaz.

Güçlü isen zaten hilafete ihtiyaç duyulmaz.

Ama yine de biliyorduk ki, karşı devrim silsilesinde sıra ona gelecekti.

Sağ olsunlar fazla bekletmediler.

Şimdi tartıştırma, alıştırma faslı başladı.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar