Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Basının iktidarı destekleyen kanadı bir süreden beri iktidarı desteklemeyen iki gazetecinin yazlık evleri ile uğraşıyor.

Yılmaz Özdil’in ve Fatih Portakal’ın evleri ile.

Portakal’ın yazlığı Urla’da bir çiftlik. Yasal olmayan pek bir tarafı yok aslında. Anladığım kadarı ile otomobilleri park ettiği alanın üzerine yaptığı sundurma kaçak olarak nitelendirilmiş ve yıkılıyor. Muhtemelen Portakal bu sundurma için izin alması gerektiğini dahi tahmin edememiştir. Yasayı bilmemek yasaya uymamayı suç olmaktan çıkarmaz ama Portakal’ın bir genişleme derdi olmadığı açık. Sadece otomobilleri Urla güneşi altına pişmesin istemiş.

Yılmaz Özdil’inki ise daha çetrefilli bir iş.

ÖZDİL’İNKİ ÇETREFİLLİ

Özdil’in evi, Özdil almadan ticaret alanında yapılmış. Ondan önce büyütülmüş. Özdil aldıktan sonra İmar Barışı’na başvurmuş. İmar Barışı sonrasında da eve bazı eklentiler yapmış. Yani Portakal kadar masum değil. Dönem müteahhitleri ya da Ege kıyılarını rezil eden müteahhitlerin yaptığı gibi bir şey, ya da kendisini zengin edecek bir kaçak rant arayışı değil yaptığı ama yine de kabul edilebilir gibi değil.

Ha bir de Can Dündar’ın Bodrum’daki yazlığı var ki o tam rezalet. Kaçak desen var, kamu arazisini işgal desen var, ne ararsan var. Can Dündar’ı bilenler için şaşırtıcı değil.

Aslında bu İmar üzerinden vurma girişimleri alışılmadık değil.

ÖZKÖK DE AZ ÇEKMEDİ

Akit gazetesi de bir ara Ertuğrul Özkök’ün yazlığına takmıştı.

Gökova’nın dibindeki evi günübirlik konaklama tesisinden yani kötü bir lokantadan eve çevirmişti Özkök ve Akit de bunu diline dolamıştı. O da az çekmedi o evden.

Ancak bu “İmar haberlerinin” Türkiye’de bir iş yapmadığı en iyi iktidarı destekleyen basının bilmesi gerekir.

Fakat büyük bölümü “taze” olduğu için geçmişten bihaberler muhtemelen.

İMAR ÜZERİNDEN VURMAK

Bu imar üzerinden vurma girişimlerinin şahikası 1994 yılında, yerel seçimler öncesi yaşandı.

İstanbul’da üç belediye başkan adayı arasında kıyasıya bir yarış vardı.

SHP’den Zülfü Livaneli, ANAP’tan İlhan Kesici, DYP’den Bedrettin Dalan.

Refah Partisi ise genç İstanbul İl Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı aday göstermişti ama kendisine pek şans tanınmıyordu. Gerçi kendisi o günlerde bana “Kesin kazanacağım” demişti ama kimse şans vermiyordu.

Recep Tayyip Erdoğan’ın kazanamaması kesin hale gelsin diye seçime kısa bir süre kala bir haber patladı.

“Refah Partisi’nin İstanbul Büyükşehir adayının oturduğu ev iskansız ve ruhsatsızdı. Kendi evi kaçak olan biri nasıl İstanbul’da başkanlık yapabilirdi. Nasıl imar işleri ona emanet edilebilirdi”

Yer gök bu haberle inliyordu, basın vurdukça vuruyordu.

ERDOĞAN’IN CESARETİ

Beklenmedik hamle Erdoğan’dan geldi.

Saklanmadı.

“Kaçak değil” demedi, “Ben aldığımda böyleydi. Haberim yoktu” demedi. Susmadı. Tırsmadı.

Tam aksine çıktı ortaya “Evet iskansız. Eğer ben suç işliyorsam, İstanbul’un yüzde 70’i de suç işliyor. Bu durum belediyelerin hatası. Vatandaşın değil. Ben seçilirsem bu sorunu da çözeceğim. Vatandaşlarımızın iskan sorunlarını biz hallederiz” dedi.

Erdoğan’ı vurmak için ortaya atılan iddia birden bire Erdoğan’ın kozu haline geldi.

Seçmen “Eşekten düşenin halinden eşekten düşen anlar” diyerek Erdoğan’la büyük bir empati kurdu.

Seçim gecesi ya radyoda ya da televizyonlardan birinde seçim sonuçlarını konuşuyorduk.

AA ve İHA verileri üzerinden seçimi yorumluyorduk.

BEN KAZANDIM FATİH BEY

Verilere göre yarış Livaneli ve Kesici arasında geçiyordu. Dalan ile Erdoğan geriden onları takip ediyordu.

O sıralarda cep telefonu pek yeni bir şey olduğu için rejiden beni çağırdılar. “Fatih Bey, telefonda Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söyleyen biri var sizinle görüşmek istiyor” diye.

Aldım telefonu.

“Fatih bey siz ve arkadaşlar boşuna nefes tüketmeyin. Ben kazandım. Aldığım oy sayısını da merak ediyorsanız söyleyeyim 972 binin üzerinde” dedi

Sabah sayım tamamlandığında genç il başkanının söylediği oydan 1000 fazla oy alarak seçimi kazandığı kesinleşti.

Partisinin oylarını yüzde 14.7 oranında arttırarak yüzde 25.19’a çıkarmıştı.

SHP’de Zülfü Livaneli ise partisinin oylarını yüzde 15.46 düşürerek yüzde 22.3 oy almaştı ama kabahat Livaneli’nin değil “İSKİ Skandalı”nındı.

İlhan Kesici seçimi 2. sırada tamamlamış yüzde 22 almıştı.

DYP’li Bedrettin Dalan’ın oyu ise 15.46 idi.

CHP’nin o gün 1.4 oy alan adayı Ertuğrul Günay ise yıllar sonra o seçimdeki rakibinin bakanı olacaktı.

Yani diyeceğim o ki, bu imar işleri bizim memlekette ilginçtir.

Beklenen sonucu vermez pek.

Hatta tam tersine etki edebilir.

Bu yollarda çeyrek asır boyunca beraber yürümeye iskansız bir binanın önünden başlanabilir.

Yine de kanuna kurala uymakta fayda vardır tabii.

Bizim gibi iddiasız vatandaşlar açısından en azından.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar