Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yardım, dayanışma, bağış, olanın olmayana vermesi.

        İtiraz edemeyiz.

        Bunlar güzel hasletler, zor zamanları aşmak için gereken şeyler.

        Ama bir şartım var.

        Hani şu müteahhitler falan var ya!

        Geçiş garantili yollar, köprüler falan yapan.

        Halk evde.

        Geçen sayısı ister istemez düşmüştür.

        Zaten halka da evde kalın diyor herkes.

        O zaman bu müteahhitler de garantili geçişlerde bir indirim yapsınlar, en azından corona süresince.

        O zaman herkes gönül rahatlığı ile bağışını yapar belki.

        Bizim kaşık kaşık bağışlar kepçe kepçe garantilere gitmez diye.

        *

        En kritik 20 gün

        Devlet sokağa çıkma yasağı ilan etmiyor.

        Kamu iş yerlerini kapatmıyor.

        Özel sektörün de büyük bölümü iş yerlerini kapatamıyor.

        Kurban ve ramazan bayramlarında tatil olan ülke böylesine bir tehdit altında bile tatil ilan edemiyor ama yine de siz siz olun “en riskli” döneme girdiğimizi bilin.

        Konuştuğum tüm uzmanlar, Türkiye’nin Covid 19 ile tanışmasından bu yana geçen sürede önümüzdeki 20 günün çok kritik olduğunu ve bu 20 gün içinde eğer evde kalmayı beceremezsek, sokağa ve işe gitmek zorunda isek, en azından sosyal mesafe koyamazsak, yani diğer insanlarla en az 1 metre ve mümkünse daha da uzak duramaz isek, bu 20 gün boyunca evlerimizde kimseyi ağırlamamayı, en sevdiklerimizden dahi uzak durmayı beceremezsek Türkiye ölümler konusunda İtalya ve İspanya’ya benzeri bir tablo ile karşı karşıya kalabilir.

        65 yaş üzeri nüfusumuz bu ülkelerin yarısı kadar olsa bile vereceğimiz kayıplar çok ağır olabilir.

        Trump ABD’si ile birlikte salgının yeni merkezi haline gelebiliriz.

        O yüzden bu 20 gün lütfen sokağa çıkmayalım, çıkmak zorunda kalırsak da mesafeyi koruyalım.

        20 gün sıkın dişinizi.

        *

        Kızılay yine başardı

        Dün en sonunda Kızılay’ın nerede olduğunu ve ne yaptığını öğrendik.

        Bir zamanların Türk sağlık sektöründeki etkin kurumu bu büyük salgın konusunda pek ortalıkta görünmüyordu.

        Son olarak Başkent Gaz’dan aldığı parayı New York’un daha doğrusu Manhattan’ın en pahalı bölgesindeki Ensar Vakfı’nın uzantısı bir vakfın yaptığı yurt inşaatına aktarırken görülmüş sonra da sırra kadem basmıştı.

        Dün öğrendik ki, Kızılayımız İspanya ve İtalya’ya dezenfektan yardımı yapıyormuş.

        İtalya bir süreden beri AB ülkesi dostlarına özellikle de Almanya ve Fransa’ya bu salgında kendisini yalnız bıraktığı için çok bozuktu.

        Hatta salgının AB’yi parçalanmaya götüreceği söyleniyordu.

        Kızılay bu yardımla önemli bir iş yapmış oluyor.

        Yine Almanları kıskandıracak bir şey yaptık.

        Gururluyuz.

        Mutluyuz.

        *

        800 yıldır değişen bir şey yok

        ABD’de herkes Trump’ı salgın karşısında basiretsiz davranmak, en azından New York ve salgının etkili olduğu birkaç kentte sokağa çıkma yasağı ilan etmemek, salgına karşı gerekli organizasyonu yapamamakla suçlarken Trump’ı destekleyen evangelistler virüse savaş açmışlar.

        Dün düzenledikleri bir ayinle evangelist sahtekar rahipler virüsü ”Kahrol virüs al sana bomba” tarzı etkili söylemlerle yok etmeye çalışmışlar.

        Anlayacağınız kimsenin kimseden farkı yok.

        Eğer bilime değer vermiyorsunuz böyle yürüyorsunuz.

        Ortaçağ’daki veba salgınından bu yana değişen bir şey yok.

        *

        Müge Anlı özür dile

        Yılların televizyoncusu Müge Anlı.

        Yapma diyeceğim ama yapmışsın bir kere.

        Migren ağrın için hastaneye gitmişsin ancak salgın nedeniyle hastaneye girmek istemediğin için tedavinin hastane dışında yapılmasını istemişsin.

        Hekimler ise işleri başlarından aşkın olduğu için, bizim neslin gördüğü en büyük belalardan biriyle yapılan savaşta ön cephede canları pahasına kahramanca savaştıkları için ya da belki de sadece prosedürlere aykırı olduğu için bu arzunu yerine getirmemişler.

        Sen de kendini haklı gördüğün için hekimlere karşı “şiddet dolu” bir çağrı yapmışsın.

        Hekime karşı şiddet gibi ilkel toplumlarda dahi rastlanmayan bir yöntemin ister istemez savunucusu olmuşsun.

        Hatta belki farkında değilsin ama uygulayıcısı olmuşsun.

        Müge Anlı kardeşim.

        Hemen özür dile.

        Hem de ekran karşısında özür dile.

        Hemen hata yaptığını söyle.

        Sadece hekimlerden değil, kötü örnek olduğun izleyicilerinden de özür dile.

        Yapma.

        İlkel toplumlarda bile olmaz diyorum, dinle beni.

        Oralarda bile kimse kendini tedavi eden kabile büyücüsüne şiddet uygulayamazdı.

        Büyücü reisin bile üzerinde saygı görür.

        Çünkü o, o dönemin koşullarına göre şifacıydı.

        İnsanları iyi edendi.

        O yüzden özür dile.

        *

        NE ZAMAN ADAM OURUZ?

        Sultanahmet’te dilenip Ayasofya’da sadaka vermenin bir Türk deyimi olduğunu unutmadığımız zaman.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar