Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dün Türkiye’de neredeyse herkes histeri halinde “Koton mağazalarına” küfür ediyordu.

        Protesto edenler, “Bir daha Koton’un kapısından girmem” diyenler, sövenler, sayanlar.

        Sebep şu imiş.

        Koton, sendikalılaşmak amacıyla bir araya gelen ve bir sosyal medya hesabı kuran çalışanlarını işten çıkarmış.

        Yetmemiş, bu hesabı “likelayan” yani “beğenen” işçilerinin de işine son vermiş.

        Üstelik de tazminatsız.

        Türkiye ayakta: “Sendikaya üye olmak isteyen işçinin işine nasıl son verirsin, bu amaçla kurulan hesabı beğenen işçiye nasıl karışabilirsin.”

        “Ulan” dedim, “Helal olsun.”

        “Helal olsun Koton’a.”

        İşçilerin işine son verdiği için değil elbette.

        Koton mağazaları, birkaç işçinin işine son vererek, 12 Eylül sonrasının en büyük ayıbında Türkiye’yi uyandırdığı için.

        Koton’a öfke kusanlar acaba biliyor mu ki, koskoca Türkiye’de kaç işçi sendikalı?

        Sahi biliyor musunuz?

        Hadi söyleyin bakayım, sizce kaç işçi sendikalı!

        Bilemediniz tabii ki, koca ülkede toplam sendikalı işçi sayısı kaç ben söyleyeyim size: 1 milyon 894 bin 170.

        Peki sendikalaşma oranı ne sizce!

        Onu da söyleyeyim.

        Yüzde 13,7.

        Bunların 1 milyon 12 bin 177’si Türk İş’e üye.

        674 bin 404’ü ise Hak İş’e.

        Haliyle Büyük bölümü kamu çalışanı.

        DİSK’in üye sayısı ise 178 bin 691 işçi.

        Ve sendikalaşma oranı giderek düşüyor.

        Ve Koton sayesinde Türk milleti “Yahu sendika diye bir şey vardı değil mi?” diye sendikalaşmayı hatırlıyor.

        Bu yüzden Koton’u tebrik ediyorum.

        Türk halkına sendikayı hatırlattınız.

        Sağolun. Varolun!

        *

        Batı medyası Erdoğancı mı!

        Bu Batı medyasının niyeti çok açık.

        Türkiye’de yaşayan herkesi “Tayyip Erdoğancı” yapmak.

        Çünkü yaptıkları saldırılar başka hiçbir amaca yönelik olamaz.

        Mesela Erdoğan’ın dava açtığı Le Point dergisi.

        Kapağa Erdoğan’ı koymuş ve “Etnik temizlik, Erdoğan’ın metodu” demiş.

        Neymiş, Erdoğan Kürtleri öldürüyormuş.

        Çüşşşşşş artık.

        Hem de ne çüşşşşş.

        Bu çok açık biçimde Türk halkını da soykırımcılıkla suçlamak.

        Bir başka mevkutede üniversitelere yönelik bir çağrı var.

        Diyorlar ki, “Türkiye’deki üniversitelerle ilişkinizi kesin çünkü Türk üniversiteleri Türk Savunma Sanayi ile ortak proje yapıyorlar. Bu üniversitelerle yaptığınız iş birliği ile Türkiye’nin savaş makinasına destek oluyorsunuz. “

        Ve Aselsan’a saldırıyorlar.

        Zannedersin Batı üniversiteleri o ülkenin savunma sanayi ile iş yapmıyor.

        Utanmaz haysiyetsizler, ABD’de üniversitelere en fazla fon veren, üniversitelere en fazla proje ısmarlayanlar savunma sanayi şirketleri.

        Bu sayı Türkiye’de 1 ise orada 1000.

        Türkiye karşıtlığında utanmazlığı tam olarak ele almış vaziyetteler.

        Bunun öyle veya böyle Türkiye’de milliyetçiliği tırmandırıp, Erdoğan’a desteği arttıracağını bilmemeleri imkansız.

        Muhtemelen bilerek yapıyorlar.

        Türkiye’yi tamamen Batı’dan uzaklaştırmak için.

        *

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        İçmeden kafayı bulanların, içerek kafayı bulanlardan daha tehlikeli olduğunu anladığımız zaman.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar