Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Şöhret sahibi anne babaların sosyal medya üzerinden çocuklarını teşhir etmeleri çok ama çok yanlış.

        Neredeyse doğduğu andan itibaren çocukların tüm yaşamları toplumun gözünün önüne seriliyor.

        Daha da beteri kötücül sosyal medya takipçileri tarafından ana babalar ve çocukları ağır hakaretlere maruz kalıyorlar.

        İyi de o anne babaların çocuklarına bunu yapma hakları var mı?

        - O çocuk ünlü biri olmak istiyor mu?

        - Daha bebekliğinden itibaren kendisini toplumun önüne atan ebeveynlerinin yolundan yürümek zorunda mı?

        - İlerde belki de hiç de tanınmış biri olmak istemeyecek!

        - Çocuk yaştan itibaren özel hayatının anne babası eliyle toplumun gözüne sokulması belki de ilerde yapacağı hayat tercihlerini etkileyecek ve çocuğu ileri yaşlar zor durumda bırakacak!

        - Ebeveynleri yüzünden elde ettiği şöhreti sürdürememesi halinde bunalıma girecek.

        - Eğitim hayatında sosyal çevresinde belki de alay konusu olacak!

        - Çok küçük yaşta yaşıtları ile arasında bir mesafe oluşacak.

        Ve daha aklıma gelmeyen binlerce neden siz ekleyebilirsiniz.

        Çocuklarımız bizim oyuncağımız, gösteriş aracımız, PR malzememiz değildir.

        Onlar birer bireydir.

        Bizim onlara saygı göstermemiz gerekir.

        Onlara iyilik yaptığımızı zannederken ne büyük bir kötülük yaptığımızı zamanla görebiliriz.

        Ama çok geç olur!

        ***

        200 kişilik Suudi listesi

        Dün “bu işleri” iyi bilen bir kaynaktan ilginç bir bilgi geldi.

        “Bu işler” dediğim, Kaşıkçı cinayeti ve önünde arkasında yaşananlar.

        Dünkü yazımdan sonra aradı ve “İşin yoksa bir kahve içelim” dedi.

        Buluştuk.

        “Kaşıkcı cinayeti çok önemli bir mesele. Bunu sadece Suudi yönetiminin kendi hesaplaşması olarak görmek yanlış” dedi.

        “Suudi Arabistan'ın yeni rejimi ve Veliaht Prens muhaliflerini temizlemiyor mu yani?” dedim.

        Öyle görünüyor ama öyle değil. Bu çok farklı bir şey” dedi ve anlattı:

        “Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme planı yapan ikisi bölgeden, biri uzaktan üç ülkenin ortak bir planı vardı. Bu plan doğrultusunda bu işe taş koyma ihtimali olan 200 kişilik bir liste oluşturuldu. Bu listedekiler ya ikna edilecekti ya güçsüzleştirilecekti ya etkisizleştirilecekti ya da imha edilecekti. Bu listeyi Suudiler tek başlarına oluşturmadılar. Ve bu temizlik epeydir devam ediyordu. Kaşıkçı ilk isim değildi. Çoğu zaten halledildi.”

        “Kaşıkçı’yı başka bir yerde ortadan kaldırabilirlerdi. Niye bunu Konsoloslukta yaptılar o zaman” diye sordum.

        “Orada maksat Türkiye’yi de lekelemekti. Kaşıkçı Türkiye’de ortadan kaybolmuş olacaktı. Nişanlısının meseleyi anında aksettireceğini tahmin edemediler ve Türkiye’nin istihbarat gücünü hafife aldılar. Kaşıkçı Türkiye’de kaybolacaktı ve bu hem Türkiye’yi zora sokacak hem de Türkiye’deki bazı gruplara mesaj olacaktı. Ama suçüstü yakalandılar. Bu kadar yakından takip edildiklerini tahmin edememiş olmalılar. Türkiye bu işin iletişimini de iyi götürünce başlarına dert açıldı ama zannettiğiniz kadar önemsemiyorlar bu durumu. Çünkü bu üçlü koalisyon bu işi yatıştırabileceğini ve meselenin çok önemli sonuçlara varmadan kapatılabileceğini düşünüyor. Suudi Arabistan bu işin olası sonuçlarını satın alabilecek güçte. Kaşıkçı meselesi ile bir muharebeyi kaybetmiş gibi görünseler de büyük planı sürdürecekler. Sadece maliyeti biraz arttı. Onu da Suudilere ödetecekler.“

        “Suudiler bu suçu satın alabilecekler mi? Kıyamet kopuyor” dedim.

        Güldü.

        “Aldılar bile” dedi.

        ***

        Yasa dışı işin vergisi ne demek!

        UBER ile ilgili dava ilginç bir şekilde sürüyor.

        Bilirkişiler mahkemenin sorduğu “UBER Türkiye’de yasal mı?” sorusuna yanıt vermemişler. Top çevirmeyi tercih etmişler.

        Bir mahkemenin bir şeyin yasal olup olmadığını bilirkişiye sorması da ilginç.

        Ama Türkiye zaten “Bilirkişi hukuku ile yönetilen” bir ülke.

        Her şey bilirkişiye havale.

        Ben size söyleyeyim, bu haliyle UBER Türkiye’de yasal masal değil.

        Eğer UBER yasal ise siz de, ben de yarın bir lüks araç alıp taksicilik yapabiliriz!

        Yok efendim teknoloji ile aplikasyon üzerinden yapıyorlarmış.

        Siz de ben de “Whatsapp üzerinden çağrılan taksi” diye aynı şeyi yapsak ne olacak?

        Olacağı basit.

        Olmayacak. Anında canımıza okurlar.

        Başından beri söylüyorum.

        Belediyeler bir ihale yapsın, bu tarz taşımacılık yapmak isteyenler belirli sayıda araç için ihaleye girsin.

        Belediyelere araç başı bir para ödensin.

        Yasal altyapı böyle kurulur.

        Ben böyle söyleyince birileri çıkıp “Ama bak UBER Türkiye’de vergi mükellefi oldu” diyor.

        Efendim, vergi mükellefi olmak, kanunun uygun görmediği veya suç saydığı bir fiili işlemek için geçerli neden olmaz.

        Şimdi bir uyuşturucu kaçakçısı vergi dairesine başvursa ve bu ticaretten elde edeceği kazanç için vergi ödeyeceğini söylese uyuşturucu ticareti yasal mı olacak?

        Hayır.

        Elbette UBER bu kadar ağır bir suç işlemiyor ama yaptığı iş de yasal değil.

        Bir kez daha söylüyorum. Belediyeler kent içi taşımacılık yapacak şirketler için bir ihale açar.

        Ve bunu belirli sayıda araçlara bölerek paketler yapar.

        Araç başı bir taban fiyat belirler ve bunun üzerinden bir ihale düzenler.

        UBER mi, muber mı herkes girer ve belirli bir kota alır.

        Bu iş medeni ülkelerde böyle yapılır.

        Türkiye’de ise nedense yapılmıyor ve kamuya kaynak sağlama imkanı varken, UBER’e yol veriliyor.

        Vardır elbet bir hikmeti.

        Onu da bir gün öğreniriz!

        ***

        Üsküdar’da şaşırtan bir yer

        Radyocu kardeşim Adem Metan’ın “Abi görmen lazım” davetiyle dün Üsküdar Belediyesi’nin yaptığı “Nev Mekan” adlı sosyal tesise gittim.

        Sosyal tesis dediğime bakmayın.

        Şahane bir kütüphane ve okuma, ders çalışma alanı.

        Üsküdar sahilinde, şahane bir İstanbul manzarasına bakan 60 bin kitaplık kütüphanesi ve şahane iç mimarisiyle örnek bir yer.

        Bugün yazacaktım ama çok da uzatmamak için yarına bıraktım.

        Yarın mutlaka okumanızı tavsiye ederim burayı anlatacağım yazıyı ve tabii fotoğrafları.

        ***

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Eğitim ve bilim için yapılan her şeyi alkışladığımız zaman.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar