Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dün hekimin hatası nerede diye sordum.

        Epey bir hakaret yedim.

        Adam yaşlı imiş, evde yatalak hastası varmış, doktor nasıl ilacı yazmazmış, neden adama zorluk çıkarırmış gibisinden eleştiriler eşliğinde hakaretler.

        Benim anladığım şu.

        80 yaşını geçkinseniz, evde hastanız var ise doktora bastonla saldırabilirsiniz, araya giren hemşirelere vurabilirsiniz.

        Hatta çağrı üzerine gelen polislere de saldırmak serbest.

        Bakın arkadaşlar, doktoru suçlayarak bir yere varamazsınız.

        Doktor, Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen prosedörü uyguluyor.

        Ve yaşlı adamı “Evde tedavi hizmetine" yönlendiriyor.

        Yani kendisine uyması için verilen yönergeyi uygulamaya çalışıyor.

        Evde tedavi uygulaması iyi işlemediği için de hasta yakınının saldırısına uğruyor.

        Burada kızılması ve kurallara uyduğu için açığa alınması gereken doktor mu yoksa hastayı ve hasta yakınlarını “Mağdur” eden ya da zorlayan “Evde tedavi sisteminin” hatalı kurgusu mu?

        Kadın doktorun ilaç yazma yetkisi yok çünkü hastayı görmeden yazamıyor.

        Kural böyle.

        Hasta yakını da “Evde tedavi için çok sıra olduğunu, bekleyemeyeceğini, acelesi olduğunu" söylüyor.

        Buradan çıkan sonuç doktoru linç etmek mi olmalı, yoksa evde tedavi sisteminin zorluklarını gidermek için yeni bir yöntem aramak mı?

        Belli ki, bu sistem iyi işleyemiyor.

        82 yaşındaki hastanın yakını da muhtemelen ya da genellikle yaşlı başlı biri olacağı için böyle çileler çekiliyor.

        O zaman mesele doktoru tartışmak ve linç etmek değil, mesele sistemi tartışmak ve gerekiyorsa kolaylaştırmak gerekmiyor mu?

        Haa doktorlara çok mu kızıyorsunuz.

        Doktorların dövülmesini normal mi buluyorsunuz.

        Size bir tavsiyem var.

        Gitmeyin doktora falan.

        Gidin en yakın hocaya muska yazsın!

        İyileşmezseniz onu döversiniz.

        Uyar mı?

        * * *

        Bu seviyesizlik sizin eseriniz

        Kemal Kılıçdaroğlu Beyefendi, o koltuktan hemen kalkın ve gidin.

        Seçimlerde başarısız olduğunuz, adayınızı Cumhurbaşkanı seçtiremediğiniz için değil.

        Partiyi bu hale getirdiğiniz, bu denli seviyesiz insanlarla doldurduğunuz, Atatürk’ün partisini üç kuruşluk siyasi çıkar için birbirine söven, birbirine küfreden insanların çiftliğine çevirdiğiniz için.

        CHP’nin seçim kazanamamasında sizin suçunuz talidir.

        Partinin haksız yere üzerine yüklenen bagajlardan dolayı bu parti yüzde 30’ları aşamıyor olabilir, bunun için tümden sizi suçlamak ayıp olur. Haksızlık olur.

        Ama bu “güruhu” partiye doldurmanız, Türkiye’nin en köklü partisini böyle “soysuz” bir görüntünün içine oturtmanız tamamen, yüzde yüz, hatta yüzde bin sizin suçunuzdur.

        Bakın bir sosyal demokrat bir hekim ne yazmış:

        “Sadece doğruları yazan gazetecilerin son derece az olduğu uzunca bir süredir, yazılarınızı büyük bir keyifle takip ediyorum.

        35 yıldır, CHP, SHP, SODEP, DSP gibi sosyal demokrat tandanslı partilere oy vermiş biri olarak söylüyorum.

        Bugün (dün) yazmış olduğunuz CHP ile ilgili yazıda durumu o kadar güzel anlatmışsınız ki. Söylenecek hiçbir söz kalmamış.

        CHP ve İYİ Parti iyi ki iktidar olamamışlar, kendilerine faydaları yok, bunlar mı ülkeyi yönetecekler...

        En içten sevgi ve saygılarımla, iyi çalışmalar.

        Dr. A.D.”

        Bu seviyesizliğin sorumlusu sizsiniz Kemal Bey.

        Yeter gidin artık.

        Allahaşkına bırakın.

        * * *

        Mahalle kavgası

        Oray Eğin kardeşim önceki gün yine şahane yazmış.

        Okudunuz mu bilmiyorum yazıyı.

        Hülasasını aktarayım:

        Bir kadın üzerinde etekle Karagümrük’te dolaşırken, yanına tekerlekli sandalyeli sakallı biri gelmiş ve bu kıyafetle oralarda gezemeyeceğini söylemiş. Kadın da biraz bağırıp çağırmış ve bunu da videoya çekmişler, sosyal medyada yayınlamışlar. Oray da bunu yaşam tarzına müdahale olarak yorumlayanlara başka ülkelerde de böyle şeyler olduğunu hatırlatmış.

        Çeşitli örnekler vermiş.

        Yazıdan anladığım Oray demeye getiriyor ki, “Gitiğiniz mahalleye uygun giyinin. Fatih’de böyle dolaşırsan bu tepkiyi alırsın”.

        İyi de kardeşim ne yapacağız, İstanbul’u gettolara mı böleceğiz, çok hukukluluk benzeri bir yapı mı kuracağız?

        Etiler’de, Bebek’te, Nişantaşı’nda da çarşaflı gezenlere gidip “Burada böyle gezinemezsin” mi diyecek birileri.

        Onu da bu kadar rahat ve normal karşılayacak mısın?

        Nasıl bir çözüm öneriyorsun?

        Kentleri bölecek miyiz?

        - Seküler mahalle

        - Az inançlı mahalle

        - Çok inançlı mahalle

        - Aşırı inançlı mahalle

        - İnançsız mahalle

        Diye tabelalar mı asacağız her tarafa.

        * * *

        Sosyal medya kalbin aynasıdır

        Kaliforniya’da Silikon Vadisi diye bilinen bölgede, tam da Google’ın merkezinin olduğu yere çok yakın bir noktada yol kenarında bir adam elinde bir karton tabela ile durmaktadır.

        Tabelada “Evsiz. Başarıya aç, iş başvuruma bakın” yazmaktadır.

        Genç adamın adı David Casarez’dir.

        Üniversiteyi bitirdikten sonra birkaç yıl General Motors’da çalışmış, ancak asıl sevdiği işin programcılık alanında çalışmak olduğunu düşünerek Silikon Vadisi'ne gelmiş, ancak birkaç ay boyunca hiçbir randevu bile alamadan kendini tüketmiş bir WEB tasarımcısıdır. .

        Beş parasızdır.

        Ve yol kenarında “İş başvurusuna göz atılması”nı dilenmektedir.

        Yok kenarında takım elbiseleri içinde “İş dilenen” Cassarez’i gören bir kadın otomobili durdurur.

        Cassarez’den CV’sini alır ve bir de fotoğrafını çeker.

        Daha sonra da fotoğrafla beraber CV’sini de ekleyerek sosyal medyadan paylaşır.

        Casarez’in CV’sinin kadın tarafından paylaşılmasının ardından bir saat içinde CV 135 bin kere paylaşılır.

        Ve bir gün sonra Casarez’e tam 200 iş teklifi gelir.

        Kıssadan hisse şudur.

        Sosyal medya iyi kalplerde iyi, kötü kalplerde kötü sonuçlar verir.

        Siz kalbinizin hangisi olduğunu, sosyal medyadaki paylaşımlarınıza bakarak anlayabilirsiniz.

        Sosyal medya paylaşımlarınız, sizi sizden daha iyi anlatır.

        * * *

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Bir tek kendinizin iyi olamayacağını anladığınız zaman.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar