AKM'ye 'face lift' operasyonu
ATATÜRK Kültür Merkezi’nin yerine yapılacak “yeni Atatürk Kültür Merkezi” ni yıllardır bekler dururum.
Büyük, çok işlevli, evrensel önemde, bir mimari başyapıt, kendisi başlı başına bir sanat eseri olacak bir Atatürk Kültür Merkezi hayalim vardı hep.
Dün açıklanan projeyi görünce biraz “Sukut-u hayale uğradım” dersem yalan olmaz.
Yeni yapılacak AKM güzel mi?
Güzel.
Eskisinin modernize edilmiş hali gibi.
Hani eskinin mimarı, yeninin mimarının babası olmasa, “Eski mimar telif hakkı davası açar ve kazanır” derdim.
Fasad (ön görünümü) hemen hemen aynı. İçine bir daire kondurmuş Murat Tabanlıoğlu.
Yemin ederim, kötü değil ama benim hayalimdeki “mimari başyapıt” hiç değil.
Benim aklımda Bilbao Guggenheim, Paris Louis Vuitton, hatta Abu Dabi Louvre gibi bir şeyler uçuyordu hep.
Bu öyle değil.
Güzel ama kâinat güzeli değil, mahalle güzeli olmuş.
Oysa öyle bir bina yapılırdı ki, içindekini değil, dışındakini görmeye bile akın akın insan gelirdi dünyanın dört bir köşesinden.
Açıkçası bu “yeni model” bir AKM olmamış.
Bu otomobil tabiriyle eski AKM’ye “face lift” gibi olmuş.
Belki de, eskisi “tescilli eser” olduğu için bu yola gidilmiştir, bilemedim.
Yine de bir fırsat kaçtı gibime geliyor.
Elbette kararı ben verecek değilim.
Benimkisi çok görmüş bir gözün önerisiydi sadece.
**************
ÖLÜMÜNE GÖRÜŞME
10 yaşındaki bir çocuk, babası tarafından öldürüldü.
Anneye kızıp çocuğu öldüren bir psikopat tarafından.
Baba kılığında dolaşan yaratığın ne halt olduğu belli. Daha önce de çocuğu rehin almış, öldürmekle tehdit etmiş ve uzaklaştırma kararı alınmış hakkında.
Ama iddiaya göre bir savcının kararı ile çocuğun babayı görmesine izin verilmiş ve sonuç ölüm.
Bir diğer iddia ise babaannenin aracı olup çocuğu babayla görüştürdüğü.
Eğer savcı izniyle bu cinayet işlendiyse olacak şey değil.
Böyle psikopat ebeveynler söz konusu olduğunda aile mahkemeleri “asla görüştürülmeme” kararı alabiliyorlar.
Herkesin aklında olsun.
**************
HARVARD BENİ DOĞRULADI: SPOR ZARARLIDIR
YILLARDIR bu köşede savunduğum bir tez var.
“Spor sağlığa yararlı bir şey değildir, hatta zararlı bir şeydir” der dururum.
Bu konuyu televizyon programlarına davet edilip hekimlerle tartışmışlığım bile vardır.
Tezim bilimsel verilere değil, yaşanmışlıklara ve gördüklerime dayanıyor.
Çok spor yaparsanız yıpranırsınız.
Otomobilden örnek verirsek, sürekli yüksek devirde kullanılan bir otomobilin motoru çabuk eskir. Elbette ki sürekli yatan bir otomobilin de motoru kısa sürede perişan olur ama uygun devirde, makul hızda giden bir otomobil her zaman daha uzun dayanır.
Mesela bir otomobilin kapı kolu otomobilin yaşam süresi boyunca bir milyon kere açılıp kapanmaya göre test edilmiş ve imal edilmiştir.
Siz manyak gibi kapı kolunu ha babam açıp kaparsanız kapı kolu süresinden önce bozulur.
Aşırı sporun da insan vücuduna benzer etkiler yaptığını düşündüm hep.
Yaşadım ve gördüm üstelik de.
Yoğun spor yaptığım dönemde hep sakatlık, hep ağrı sızı yaşadım.
Bırakınca sakatlıklarım da azaldı, ağrılarım da. Sadece eski sakatlıkların ağrıları kaldı.
Ve bir de büyümüş bir kalp ile genişlemiş bir aort.
İnsan koşmak için evrilseydi iki ayak üzerine kalkmazdı.
Zıplamak için evrilseydi, arka bacakları değişime uğrardı.
Ağırlık kaldırmak için evrilseydi, omuz yapısı bambaşka olurdu. Bel fıtığı olmasını engelleyecek bir kas geliştirirdi.
Hiç 100 yaşına kadar yaşayan sporcu gördünüz mü?
Hep söylediğim şuydu.
Yürüyün, sıkılmıyorsanız yüzün.
Fazlası doğru değil.
Ve sonunda Harvard Üniversitesi beni haklı çıkaran araştırmayı yapmış.
Sağlık için en iyi beş egzersiz arasında ne koşma var, ne ağırlık kaldırma, ne de kardiyo denilen saçmalık.
En iyisi yüzmek.
Ardından tai chi.
Sonra çok hafif kilolarla dayanıklılık egzersizi.
Ardından yürümek ve son olarak da kegel egzersizi.
Harvard’a teşekkür ediyorum.
Bir musibet bin nasihatten daha iyidir diyerek yarattığım tezimi bilimsel hale getirdikleri için.
**************
SUUD’DA NE OLUYOR?
SUUDİ Arabistan’da birtakım prenslerin, işadamlarının ve güçlü ailelerin mensuplarının gözaltına alınmalarını “Yolsuzluğa karşı operasyon” diye algılayanınız varsa veya bu yöndeki palavraya inanma eğilimindeyseniz siz siz olun inanmayın.
Mesele öyle değil.
Suudi Arabistan’da aile içi bir kavga var.
Kral, kendisine karşı bir komplo düzenlendiğine, tahttan indirilmesine yönelik bazı hazırlıklar yapıldığına inanıyor.
Bunun arkasında ise Katar’ı ve İran’ı görüyor.
Bu yüzden bir süre önce veliahtını değiştirdi.
İşin özünde de gayet doğru ve olumlu bir değişim yaptı.
Şimdi de Katar ve Bahreyn bağlantılı olduğu, İran ve bölgedeki diğer güçlerle yakın olmasından şüphelendiği herkesi pasifize etmeye ve sindirmeye çalışıyor.
Suudi Arabistan’da yapılan operasyonun, Türkiye’de de kimi şirketlere etkisi minimal düzeyde de olsa olacaktır.
Hariri’nin istifasıyla birlikte okunması gereken bir paragraftır bu durum ve İsrail ile ABD’nin çok etkisi vardır gelişmelerde.
**************
DESTEKLEYEREK BATIRMAK
MERAL Akşener’in siyasette başarılı olmasının önünde tek bir engel var bana göre.
Doğan Grubu’nun aşırı desteği.
Doğan Grubu gazeteleri ve yazarları, Meral Akşener’i kendi haline bırakır ve sadece olması gerektiği kadar destek verirlerse, İYİ Parti’nin başarılı olma ihtimali artar.
Eğer desteği abartırlarsa, Meral Akşener’i ve partisini mahvederler.
Geçmişte Sabah’ın Tansu Çiller’e, Doğan’ın Mesut Yılmaz’a verdiği destek, bu iki lideri de siyaset mezarlığına attı.
Ders almamış olacaklar ki, şimdi de Akşener’i batırmaya çalışıyorlar.
Destekleyerek.
**************
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Cep telefonunu insanları taciz etme aracı zannetmediğimiz zaman.
- Bana katlanan herkese teşekkürler1 yıl önce
- NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?1 yıl önce
- Mirası kim paylaşır1 yıl önce
- Uçlara güç veren bir Anayasa1 yıl önce
- İçimizdeki İrlandalılar1 yıl önce
- Dünün güneşi, bugünün çamaşırı1 yıl önce
- Plan mı pilav mı!1 yıl önce
- Kalksa da görsek1 yıl önce
- İnce dedikodular1 yıl önce
- Oran değil, fark önemli1 yıl önce