Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Bilen bilir doktordan, hastaneden, ilaçlardan uzak dururum. Korkarım, güvenemem. Homeopati, doğal sağlık reçeteleri, bitki çayları filan ne varsa okumaya öğrenmeye, konuya vakıf kişiyle temasa geçmeye çalışırım.

Uzay hasta olduğunda ateşine müdahale etmem, (izin vermez ama) verecek olursa alnına sirkeli su koyarım ve ıhlamur içiririm. Balla karıştırılmış ezilmiş sarmısak yediririm. Ve fakat... Bu sefer dağıldım. Öyle bir hasta oldum ki, iki haftadır kafamı kaldıramıyorum. Son 10 senedir hiç antibiyotik almamıştım, şimdi antibiyotik diyarından bildiriyorum. Hastalığım şöyle gelişti: Bir sabah uyandım, gözlerim ağrıyor ve boğazım acıyor. Pek ciddiye almadım.

Ihlamur içtim. Akşamüstü ateş 39 derece, boğaz alev alev, vücut perişan. Ballı sarmısak yedim ve bekledim. Ne de olsa sabaha geçerdi. Geçmedi. Ertesi gün yataktan hiç çıkamadım. Yarı baygın, portakaldan başka bir şey yiyemez halde yattım. Homeopati rehber kitabım şu halime rehber olamadı. Hastalığın 3. gününde çevre baskısıyla kendimi eve en yakın, pek yaygın, pek bilindik hastanenin KBB bölümünde buldum. Pek doçent, pek afilli doktor bana toplam 5 dakika ayırdı. Bir antibiyotik yazdı. Ben de sordum: “Antibiyotik alırsam ne kadar zamanda geçer, almazsam ne kadar zamanda geçer?” Doktor: “Bunu bilemeyiz.” Ben: “Peki neden hasta olmuşum?” Doktor: “Bilemeyiz.” Ben: “İlaç dışı ne gibi yöntemler önerirsiniz?” Doktor: “İlacınızı alın bir hafta sonra kontrole gelin.”

Diyecek bir şey yok. Adam doçent olmuş ve fakat konu üzerine hiç kafa yormamış. Belirti eşittir ilacın ötesinde bir denklem bilmiyor. Kendini şifacı olarak görmediği gibi beni de insan olarak görmüyor. Ben onun gözünde bir bademcik iltihabıyım. Hastalığımın başlangıcından 10 gün ve bir kutu antibiyotik sonrasında tekrar ateşlenip yutkunamadığımda o doçenti andım. Sonra benim gibi doğal meraklısı annelerin yazışma grubunda önerilen bir doktor olduğunu hatırladım. Randevu alıp gittim; bana yarım saatten fazla zaman ayırdı. Günde kaç bardak su içtiğimden, çocukluk hastalıklarıma, kocamın sigara içip içmemesine kadar detaylı bir sorgu sual yaptı ve hastalığın sebeplerini açıkladı. İşte bu adam bir şifacıydı. 3 iğnenin ve iki gün yatışın sonunda bugün iyiceyim. Ama aklımdan atamıyorum; gerçekten kaç doktor karşısındaki hastayı vaka değil de insan olarak görüyor? Kaçı şifa verebiliyor? Peki bu doktorun kendi kabahati mi yoksa onları eğiten ve sonra bir dişlinin çarkları arasında öğüten sistemin mi? İnsan insan olarak kıymetli midir; yoksa kıymeti sağlık sektörüne hem müşteri hem sermaye oluşunda mıdır? Bunlarla nasıl başa çıkılır? Sağlık nedir, hastalık nedir, doktor kimdir?

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar