İnleyen nağmeler...
Zaman zaman dilime takılan bir şarkı var. Birlikte de mırıldanabiliriz. ‘’İnleyen nağmeler ruhumu sardı. Bir rüya ki orda hep şarkılar vardı’’... İşler ne zaman kötüye gitse veya anlam veremediğim birtakım belirsizlikler sarsa ortalığı, bu şarkı takılır dilime.
2011’e giriyoruz. Türk sporu için şöyle geriye dönüp bir bakıyorum; Ve vah ki, vah. Hele hele son yıllarda, ard arda gelen dünyanın en büyük organizasyonlar zincirini gördükçe, içimdeki sıkıntı dağlanıyor adeta. Eskiden hayalini bile kuramadığımız büyük organizasyonlar bir şarkı olsa dilimde, mırıldandığım şarkı ‘’İnleyen nağmeler’’ olurdu diye düşünüyorum. Spora olan aşkıma karşılık bulma çabası belki de. Karamsar olmamaya çalışıyorum ama günümüzdeki sporcu bir ruhun da ‘’Lingo lingo şişeler’’ diye coşacağını zanetmiyorum. İsterseniz son birkaç ayın gündemine bir bakalım.
1- Bizim tenis camiasının 2011’de olağanüstü bir gündemi var. Championships. 2010’un Katar Championships Şampiyonu, dünya 1 numarası Caroline Wozniacki İstanbul’da. Ama bu iş için yılda 12 milyon dolar ödeyen, 2011’in İstanbul Organizasyon ekibinden kimse yok. Kulüp müdürü Bekir Emre 14 yaşında Ted kortlarında raket sallamış Wozniacki’nin o günkü fikstürü ve fotoğrafını kapıp Wozniacki’nin yanındaki kişi oldu. Coverage da TED Kulübü yöneticisi Bekir Emre’nin oldu.
2- Fenerbahçe Bayan Voleybol takımı, dünya şampiyonu oldu. Futbol medyası ve Ali Koç ‘’Voleybol gibi branşlarda dünya şampiyonu olmak çok kolay. Futbolda çok zor’’ dedi. Bir örnekte tenisten verelim; Marsel İlhan dünyanın 90 numaralı tenisçisi. Peki, Arda Turan dünyanın kaçıncısı? İşin popülaritesine bakarak Olimpik olunmaz. Mesela, futbolda orta IQ’lu bir çocuğa, ayak içi ve dışı vuruşu öğretmek 1 ay, voleybol, tenis gibi branşlarda herhangi bir temel tekniği öğretmek 6 ay. Özetle futbolda herkes başarılı olabilir, ama voleybol ve teniste ne yaparsan yap başarı gelmeyebilir. Üstüne üstelik, medyada futbol % 69 haber ile lider, voleybol %2.7 ile 3. tenis %2 ile 4. sırada. Bir soru gelir akla: Sponsor ne düşünür?..
3- Bir başka konu da Olimpiyat. Sevgili İpek Şenoğlu, tarihinde ilk kez Olimpiyata gitme şansını yakalayan milli takımın yabancı tenisçisini seçecek. Yani dünya sıralamasında ilk 50 içinden yabancı uyruklu bir tenisçinin Türk olmasına karar verecek. Bir soru daha: Bu işte bir problem olursa, cavabın muhatabı İpek mi olacak?
4- Türk sporunun bana göre temelini oluşturan Beden Eğitimi Öğretmenleri, geçenlerde Sinop’ta toplamışlar. Bu son derece olumlu bir gelişme. Ancak toplantı sonunda açıklanan çalıştay kararlarının 1. maddesi ne biliyor musunuz? "Beden Eğitimi dersleri sporlaştırılmamalıdır!" Türk sporundaki sorun bu cümleyle zeytinyağı gibi yüzeye çıkmış bence. Buradan anlaşılan Beden Eğitimi sporun alt ekstrimitesi, Federasyonlar kollarını, Gençlik ve Spor teşkilatı ise üst ekstrimiteyi oluşturuyor. Bir soru daha: Buradan ‘’Voltran’’ oluşturmak mümkün mü? Sorular bitmiyor. Mutlu Yıllar...