Dünya kadın görsün şimdi!
Kadınlarımız… Kadınlarımız… Kadınlarımız… Çığlık çığlığa bağırıyoruz ‘’Kadınlarımızı’’ Özellikle kadın dernekleri dillerinden düşürmüyor onları… Aferin size/bize… En çok da kadınlar bağırıyor ‘’Kadınlarımız’’ diye avazı çıktığı kadar!.. Kadınlar adına yapılan bu kadar çığlığa, bu kadar çığırtkanlığa rağmen bir arpa boyu yol alındı mı?.. Evet, bir arpa boyu kadar yol alındı galiba! O kadar. Geçtiğimiz Pazar yine, kadınlarımızın oluşturduğu Kadın Voleybol Milli Takımımız bir bağırdı kiii… Aman Allah’ım… Yer yerinden oynadı. Kafamıza terliği yedik yani. Ve ülke ayağa kalktı. Kadınlarımız şampiyon oldu. Aslında son yıllarda beklenen bir başarıydı. Tokyo olimpiyatlarında tüm dünya Türk kadınlarını izleyecek, saatlerce… Gurura bakar mısınız!.. Türk kadınının, karakterini, çalışkanlığını, güzelliğini, iş yapma becerisini, akıl yürütme becerisini, mantığını ve en önemlisi, bu dünyadaki varlığını, tüm dünya görecek. Çok şükür... Genelimiz böyle mi?! Tabi ki, değil. Ancak, doğru eğitilirse, emek verilirse, yetişmiş insan kalitesi açısından, dünyanın en iyileri arasına girebileceğini kanıtladılar.
Evet kadınlarımız için şükredelim. Bu olimpiyat bizim için çok daha önemli ve anlamlı hale geldi artık. Çünkü dünya, Türk kadınını tanımıyor. Tanıyanı da yanlış tanıyor. Milyar milyar dolarlar versen, reklamın kralını yapsan, böylesi bir kültür farkındalığını yaratamazsın. Çünkü, voleybolcu kadınlarımızın elde ettikleri başarı, öyle parayla, turayla olacak işler değil... Bunları yazarken serzenişimin asıl nedeni yine kadınlardır. Çünkü, bu başarıların değerini başta bizim kadınlarımız bilmiyor. Çünkü, değer yargıları dünya insanınkiyle eşdeğerde değil. Nedeni çok belli. İlköğretim sistemimizde böyle değerler öğretilmiyor. Okulda insana değer vermek yerine, iki kere ikiyi öğretirsen olacağı bu. Bakın kadın derneklerine, kadın adına yaptıkları şeyler yaygaradan öteye geçemiyor. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu dışında web sayfasında kadın voleybolcuların başarısını paylaşan kadın derneği yok. Kaldı ki, web sayfasında paylaşsan ne olacak!!! Onlarla birlikte salonda var oldun mu?.. Kazandığında veya kaybettiğinde onlarla birlikte gülüp ağladın mı?..
Bir dönem Kagider’in başkanlığını da yapan Gülseren Onanç ile de İstanbul Cup Tenis turnuvası döneminde bunlardan bahsetmiştik. Kadın turnuvası olması dolayısı ile. Kişisel olarak çaba gösterdi. Ama dernek olarak bir yaraya merhem olduğunu göremedik. Bugün bakın Kagider’in web sayfasına, voleybolcu kadınlarla ilgili hiçbir şey göremezsiniz. Kagider, yani Kadın Girişimcileri Derneği… Bu derneğe bir soralım. Kadın voleybolcularımızın dünya çapında yaşadığı başarı, bir girişimcilik başarısı değil mi?.. Sivil toplum kuruluşlarının asli görevi, yetişmiş insan kalitemize değer katmak değil mi?.. Sivil toplum bilinci %02’de kalan bir ülkenin sivil toplum kuruluşlarının, kendilerini yaşamdan ne kadar soyutladıklarının kanıtıdır bu.
Voleybolcuların başarısı son derece popüler bir enerji. Bugün ülkenin dört bir yanında yapılan spor karşılaşmalarında her hafta geleceğin kadınları sahalarda mücadele ediyor. Bunun farkına varamayan sivil toplum örgütleri ülkemizin yetişmiş insan kalitesine hiçbir katkıda bulunamaz. Özellikle binicilik sporu da, voleybol gibi daha çok kız çocuklarının ilgisini çekiyor. Teniste de ağırlıklı olarak kız çocukları var. Geçen hafta sonu Dila Atlı Spor Kulübünde, Türkiye Kupası Equifun Pony Engel Atlama yarışmaları yapıldı. Katılımcıların yüzde 90’ı kız çocuklarından ibaretti. Bu durumun farkında mı? Kadın dernekleri. Bir ülkenin bilinç düzeyi önce eğitim, sonrasında eğitimlilerin kurdukları sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarıyla gelişir. Ülkesine, topluma, aileye ve gençlere bu kadar kayıtsız kalan sivil toplum kuruluşları varken, kimse voleybolcu kadınlarımızın medya ilgisizliğinden ve sonrasında kadınlarımızın haklarından bahsetmeye hakkı yok. Tüm kadın dernekleri bir voleybolcu kadının eline su dökemez durumda. Helal olsun size kadın voleybolcularımız. Sizinle gurur duyuyoruz. Gönlümüzdeki Türk kadınını dünyaya gösterdiğiniz için.