Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yazımı, özellikle Federer&Nadal maçından önce yazdığımı bilmenizi isterim. Sebebini yazımın devamında açıklayacağım. Ama önce, bir kaç önemli konu hakkında inovasyon yapalım.

        Wimbledon’dan sonra dünya tenisinin en eski turnuvasıdır Fransa Açık... “Eski” kelimesinden rahatsız olanlar için yerine “geleneksel” kelimesini yerleştirebiliriz. Bazı acımasız tenis fanları, Roland Garros’un kortlarına “Dökülüyor” diyordu. Sonuçta bu yıl seyirciyi mutlu edebilmek için yenilenmiş bir Fransa Açık izliyoruz. Ancak diğer taraftan, kendi konforuna yapılan bu yatırıma kayıtsız kalan da seyirci oldu bu yıl... Turnuva hafta sonu bitecek. Ama şimdiden geçtiğimiz yıllara nazaran en az %20 kadar bir seyirci düşüşü söz konusu.

        Bunun nedenlerini araştırmak organizasyonun önemli bir işi olacak besbelli. Sorunun nerede olduğunu araştırırken merkezden uzaklaşmamak en doğru yol gibi geliyor bana. Demek istediğim şu; son yıllarda kadınlarda kendini gösteren ve erkeklere de sıçrayan bulaşıcı bir virüs var dünya tenisinin içinde... Virüsün adı bile var “Beş bin vuruş” Evet, dip çizgiden (baseline) günde beş bin kez doğru vuruş yapan tenisçilere musallat olan bir tenis eğitim metodu. Öyle ki, dip çizgiden beş bin vuruş yapan tenisçi adeta meditasyona dönüşen odaklanma sayesinde, maç boyunca çok lazım olan en az 4 vuruşu yapamaz hale geliyor. Yada, oyun içinde lüzumlu yerlerde vuruş çeşitliliğine yeterince yer veremiyor.

        Durum böyle olunca dünyanın en iyi tenisçileri de olsa bu adamlar/kadınlar, fabrikasyon tenis oynamak zorunda kalıyor. Yarıfinalin bir ayağında Djokovic, Zverev karşısında hem yaş olarak hem de performans olarak zor durumda başladı maça. Bu hali net bir şekilde gözlemleniyordu. Ama karşısındaki Zverev o kadar halsiz ve dirençsiz, aynı zamanda alternatif vuruşlara o kadar uzak ki, maçta en küçük bir direnç dahi gösteremiyor. Şunu da belirtmekte fayda var. Fazla turnuva oynanıyor. Grans Slam maçlarınin 5 set olması da fazla. Cüz, avantaj olması da... Sonuçta zaten fabrikasyon tenisle tekdüze bir oyun halini alan tenise, bir de tükenmiş finalistler de eklenince işin seyir keyfi kaçmış oluyor. "Beşbin vuruş" virüsü... Seyircideki sorun burada.

        Turnuvanın en heyecan verici anı, Federer Nadal derbisi. Eskisi kadar olmasa da bu kadar sönük geçen bir Roland Garros için adeta kurtarıcı maç olacak. Ancak ben bu maçında bundan önceki maçlar kadar heyecan verici geçeceğini zannetmiyorum. Çünkü, Federer için bu maç bir yarıfinal değil, adeta final maçı. Maç boyunca beş on adet özel vuruş yapsa hepimizi ihya eder. Ayakta alkışlanır. Bu yaşta RG yarı finali ona yeter de artar bile. Nadal için durum hiç de öyle değil. O krallığını koruma içgüdüsü ile mücadele edecek. Durum böyle olunca Nadal üzerinde bir final baskısı olabilir. Mevsim de Nadal mevsimi. Toprak serisinde olağanüstü vuruşlarla turnuva boyunca kendinden son derece emin bir görüntü çizdi. Üstelik bu yıl maclarda, başta droblar olmak üzere alternatif vuruşlara da yer veriyor. Bu yıl daha keyifli bir Nadal var... Ama başta da belirttiğim gibi, dünya tenisi fabrikasyon tenise takılmış gidiyor. Ve tenisseverler, yıllardır bu dominasyonu bozamayan genç nesil yüzünden Nadal, Federer, Djokovic finalleri izlemekten yorulmuş olabilir mi acaba!!!

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar