Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Önceki akşam itibariyle yurt dışında 73 ülkede kurulan 4 bin 969 sandıkta 1 milyon 817 bin 10 seçmen oyunu kullandı. Gümrük kapılarında ise 14 Mayıs akşamı saat 17.00’ye kadar oy kullanma işlemi sürecek. İstatistiklere baktığımızda bazı ülkelerde az seçmen bulunduğu için oy kullanma işlemleri 4 günle sınırlanmış. Bazı ülkelerde ise 27 Nisan-9 Mayıs tarihleri arasındaki 13 gün boyunca oy kullanma işlemleri yapılmış.

        Sonuç olarak 500 bine yakın yeni seçmenin katıldığı, 15 yeni ülkede sandıkların kurulduğu, sandık sayısının yüzde 50 oranında artırıldığı bir seçim döneminde 3 milyon 416 bin seçmenin yüzde 53’ü sandığa gidip oy kullanmış. Bu, 2018 seçimi ile kıyaslandığında yüzde 3’lük artış demek. 14 Mayıs’a kadar gümrük kapılarında oy kullanma işlemi devam edeceğinden, oranın yüzde 55’e ulaşacağı öngörülebilir.

        Bu kadar yeni ülke, bu kadar yeni sandık ve yeni seçmenin eklenmesinin ürettiği sonuç yüzde beş…

        Dolayısıyla bu seçimde oy kullanma oranlarında patlama yaşandığı bilgisi maalesef gerçeği yansıtmıyor. Yüzde 5’lik artış oy kullanma imkânının genişlemesi ve kapasite artışından kaynaklanıyor.

        Tablo net...

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Pusuladaki nokta kafalardaki soru işareti

        Pusuladaki nokta kafalardaki soru işareti
        0:00 / 0:00

        14 Mayıs’ta yapılacak seçimler için son dört güne girilirken, gerginlik de giderek artıyor. Seçmenin oyuna sahip çıkma konusunda yapması gerekenler mevzuatta var.

        Siyasi partiler de ilçe seçim ve sandık kurullarında görev yapacak üyelerini belirledi; müşahitler için kimlik kartları hazırlandı. Kimin ne yapması gerektiği, hangi durumda nereye itirazın yapılacağı, itirazları kimin sonuçlandıracağı gibi konular aslında çok açık ve net.

        Seçimde bir maraza çıkması kimsenin işine gelmez. Bunun kime yarayacağını, kimin için mağduriyet oluşturacağını da kimse kestiremez.

        Bu anlamda bir adaya ya da partiye tek oyuyla destek verecek seçmenin sorumluluğu kadar, adaylara ve partilere de önemli görevler düşüyor.

        Bu seçimin asla ve asla bir varlık yokluk yarışına dönüştürmemek ve sürekli aksini vurgulamak gerekir diye düşünüyorum. Verilecek mesajlar da buna göre olmalı.

        Size aşırı naif bir yaklaşım gibi görünebilir ama aslında şunu söylemek gerekir; kaybeden de kazanmış olacak.

        Sonuçta sağlıklı bir seçim, vatandaş iradesinin eksiksiz sandığa yansıdığı bir seçim, geniş toplumsal mutabakat anlamına gelecektir.

        Centilmence bir yarış olmasını dilemek ve buna uygun davranmak da gerçek anlamda halkçı ve hakça bir tavırdır.

        PUSULADAKİ NOKTA

        Şimdi pusulardaki nokta meselesine değinmek istiyorum. Hollanda’da oy kullanımı sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafının altındaki mührün basıldığı yuvarlakta siyah bir nokta tespit edildi. Bununla ilgili sosyal medyada yoğun bir kampanya yürütüldü.

        Bu iddiaların ardından Yüksek Seçim Kurulu’nun konuyu değerlendirmek üzere toplantı kararı aldığı öne sürüldü ancak İletişim Başkanlığı, “Baskı hatasından kaynaklı olarak oyların geçersiz sayılabileceği” iddialarını yalanlarken, “Hollanda’da baskı hatası tespit edilen 225 oy pusulası kullanılmadan ayrılıp, tutanak altına alınmıştır” açıklaması yaptı.

        CHP ve İyi Parti’nin YSK temsilcileri, konuyla ilgili herhangi bir sorun tespit etmediklerini söyledi. 2018’de de basım hatası olan oy pusulaları geçerli kabul edilmişti.

        Basım hatası bulunan oy pusulaları ve zarflar da geçerli sayılıyor.

        Seçmenin, kabine girmeden önce oy pusulası ve zarfını olası basım hatalarına karşı; aynı zamanda üzerinde YSK mührü bulunup bulunmadığı ve kâğıdın filigranını kontrol etmesinde büyük fayda var.

        Aykırı durumlarda sandık kurulu, tutanakla kusurlu pusula veya zarfları kullanılmadan kenara ayırıyor ve seçmene yeni bir pusula veriyor.

        Sosyal medya üzerinden yürüyen kara propaganda ve manipülasyon çalışmaları ayrı bir yazı konusu.

        Dikkat çekmek istediğim husus, özellikle siyasi tarafların, “çok kritik bir seçim” diyerek vatandaşı da olumsuz motive etmesi.

        Böyle bir motivasyon durumunda hile ya da oy kaydırma olup olmamasının pek bir önemi yok. Böyle bir algının geniş toplum kesimlerinde yerleşmesinin olumsuz sonuçları olacaktır. Böyle bir anafor yaratılırsa hepimizi içine alır. Buna kimsenin hakkı yok diye düşünüyorum.

        Bu gerekçelerle herkesin sorumluluğunun farkına varması ve buna uygun davranması gerekir.

        Temennim odur ki, seçimi kim kazanırsa kazansın; bu güzel ve yalnız ülkemiz galip gelsin…

        Diğer Yazılar