Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hem savaş hem pandemiyle 30 yıllık globalleşme dönemi sona erdi. Özellikle ABD ve AB’li ülkelerin ucuz mal üretmek için Rusya’ya, Asya’ya gidelim devri kapandı.

        Batılı ülkeler Rusya’nın Ukrayna’ya yaptığını kısa veya orta vadede Çin’in Tayvan’a yapacağından emin. Bu nedenle Batı’da yerli üretime dönüş hazırlıkları yapılıyor. Bu durumda ise maliyetler, tedarik zincirleri, lojistik ve iş gücü eskisi gibi ucuz olmayacak.

        Bütün bu nedenler küresel enflasyonun yakamızı kolay kolay bırakmayacağını gösteriyor. Tabi ABD’nin de.

        ABD’de TÜFE şubat ayında, yıllık bazda yüzde 7.9’u gördü. Ancak bunun içerisinde Ukrayna ve Rusya savaşının enflasyonu yoktu. Mart ayında olacak. Enflasyonun ikinci veya üçüncü çeyrekte yüzde 10’u görme riski hiç de az değil.

        Her ne kadar Wall Street’te bazı çevreler “Geçmiş, geçmişte kaldı. 1970’ler tarzı yüksek enflasyon ve para politikaları artık mümkün değil” dese de, bu sözler enflasyonu düşürmüyor.

        1.RİSK EN ZEHİRLİ KARIŞIM

        ➔Çünkü, geçmişte ABD’ye büyük acılar çektirmiş hemen her resesyonun çıkış noktasında yüksek enflasyonu tetikleyen bir petrol krizi var.

        REKLAM

        ➔Şimdi de siyasi gerginliklerin tetiklediği petrol fiyatlarının ateşi bir türlü düşmüyor. Ambargolar sonucu üretici olarak Rusya’nın bırakacağı boşluğu dolduracak başka bir ülke yok. Yani doğalgazda ve petrolde arz sorunu yakın zamanda çözülemeyecek.

        ➔Yaz aylarıyla birlikte tüketimin artması, ekonomilerin canlanması petrole olan talebi daha da artıracak.

        ➔Tarih boyunca ABD ekonomisi için “yüksek petrol fiyatları ve bunun tetiklediği yüksek enflasyon” en zehirli karışım oldu ve ülkede daima resesyona yol açtı. Bu karşım şimdi de gündemde ve hiç geçici gibi durmuyor.

        2. RİSK FAİZ ARTIŞI

        ➔Fed son toplantısında bu yıl 6 faiz artışı daha yapacağını duyurdu. Ayrıca geleceğe yönelik tahminlerinde 2023 için 3 faiz artışı daha görünüyor. 2024 için ise henüz bir faiz adımı görünmüyor.

        ➔Banka ayrıca mayıs toplantısında 9 trilyon dolara kadar şişmiş olan bilançosunu nasıl eriteceğine yönelik açıklamalarda bulunacağını duyurdu. Yani banka hem faiz artışı hem bilanço adımıyla yüksek enflasyona iki koldan saldırıya geçecek.

        ➔Piyasalar ise Fed’in faiz artırma kararının borsaları fazla etkilemeyeceği görüşünde. Ama Fed’in faiz adımıyla birlikte bilanço operasyonunu başlatacak olması endişeye neden oluyor.

        ➔Uzmanlar 1-2 faiz artışının sorunsuz işleyeceğini ancak bilanço operasyonuyla birlikte gelmeye başlayacak faiz artışlarının endekslere ağır darbe indireceği görüşünde.

        ➔Peki Fed’in 25 baz puanlık faiz artışları bu hızı kesmeye yeter mi?

        ➔Bazı çevreler bunun yeterli olmayacağını ve bankanın yılın ikinci yarısından itibaren plan dışı 1-2 tane 50 baz puanlık artış yapma gereği duyabileceğini düşünüyor.

        ➔Böyle bir durum plan dışı olacağı ve Fed’in piyasalara “enflasyonu kontrol edemiyorum” mesajı vereceği için, panik satışlarına neden olacağından endişe ediliyor.

        REKLAM

        3. RİSK ENFLASYON DÜŞMEZSE TÜKETİM DÜŞER

        ➔ABD’de tüketim çok parlak olmamakla beraber toparlanma aşamasında. Tüketimi tetikleyen en önemli konu ise salgın döneminde ertelenen pek çok alışverişin halen yapılıyor ve ihtiyaçların gideriliyor olması.

        Ancak yüksek enflasyon ve tedarik zinciri sorunları, talebin hem artmasını hem de karşılanabilmesini engelliyor. Bu açıdan Fed’in enflasyonla mücadelesi etkisiz kalırsa tüketici harcamaları darbe alacak.

        ➔Başarılı sonuçlar alabilecek kadar yükselen faizler de mortgage, tüketici kredileri ve diğer kredi kalemlerinin maliyetini artıracak.

        ➔Talep azlığı ve geri ödeme zorlukları tüketici ürün ve hizmeti sağlayan şirketlerin rakamlarını bozacak.

        ➔Ciro, kârlılık ve kaynak akışı kötü etkilenecek ve bu durum endekslere yansıyacak.

        4. RİSK GEÇMİŞE BENZEME

        ➔Piyasalar 1970-1978 dönemlerinde Fed başkanlığı yapmış Arthur F. Burns ile günümüz Fed Başkanı Jerome Powell arasında paralellikler görüyor ve bu durum pek çok kişiyi endişelendiriyor.

        ➔1964 yılından beri Vietnam Savaşı’nda olan ABD ekonomisinde durum iyiye gitmiyordu. Savaşın maliyeti hızla arttı. Dönemin ABD Başkanı Richard Nixon, Burns’ü 1970’de Fed başkanı olarak atarken, kendisinden 1972’de ikinci dönem başkanlık seçimlerine kadar gevşek para politikası uygulayıp kredi piyasasını rahatlatmasını istedi.

        ➔Nixon 1971’de “Altın Standardı” olarak bilinen doların altına çevrilebilirliği uygulamasını iptal etti. ABD halkı bol ve ucuz para uygulamalarından çok memnun kaldı ve Nixon 1972’de yeniden başkan seçildi.

        REKLAM

        ➔Arthur Burns siyasi baskı sonucu aldığı gevşek para politika kararları ve bunun ülke ekonomisinde neden olduğu ağır hasarlarla hatırlanır.

        ➔Fed’in bol para politikası devam ederken 1973’de petrol krizi yaşandı ve petrolün varil fiyatı aylar içerisinde 3 dolardan 12 dolara çıkarak yüzde 300’lük bir sıçrayış yaptı.

        ➔Burns’ün Fed başkanı olduğu 1970 yılında ABD’de enflasyon yüzde 6 seviyesindeyken 1974’e gelindiğinde yüzde 12.3’e ulaştı. Faiz oranını aynı yıl yüzde 13’e kadar çıkardı ama bu adımı atmakta çok geç kaldı. Alınan önlemler beklenen etkiyi göstermedi.

        ➔ABD 1973 yılı sonunda resesyona girdi. Kriz Mart 1975’e kadar sürdü. Burns’ün 8 yıllık Fed başkanlığı döneminde ise ortalama yıllık enflasyon yüzde 9 seviyesinde oldu.

        ➔Burns’ün neden olduğu yüksek enflasyon ve para politikalarındaki yapısal bozukluklar ancak Paul Volcker döneminde düzeltilebildi. 1979-1987 yılları arasında görev yapan Paul Volcker başta faiz oranlarını yüzde 22 gibi rekor bir seviyeye çıkarmak olmak üzere biri dizi sert önlem aldı.

        ➔Ayrıca başta yüzde 18.63’e yükseltilen konut kredileri olmak üzere tüm kredi kalemlerinin faizleri rekor seviyelere çıkarılarak bol tüketim alışkanlıkları frenlendi. Volcker ABD para politikalarına yeniden bir düzen getirmeyi başardı.

        ACI İLAÇ RESESYON GETİRDİ

        ➔Ancak bu başarıyı ağır izledi. Acı ilacın faturası kısa süre içerisinde peş peşe gelen iki resesyon darbesi ve 1982 itibariyle yüzde 10’a çıkan işsizlikti.

        ➔İran’da yaşanan devrim sonucunda petrol fiyatlarının yeniden yükselmesi de bu resesyonlarda etkili oldu. 1979’da yaşanan ikinci petrol krizinde varil fiyatı kısa sürede ikiye katlanarak 39,5 dolara yükseldi.

        REKLAM

        ➔Enerji krizi enflasyonu Mart 1980’de 14.79’a kadar çıkarırken Fed enflasyonun kontrolünü kaybetmemek için para politikasında şok bir sıkılaştırmaya gitti ve faizi Haziran 1981’de yüzde 21.71’e kadar çıkardı.

        ➔Enflasyon 1982 yılı sonunda yüzde 3.8’e indi ancak alınan sert önlemler ekonomiyi resesyona soktu.

        ➔ABD’de hem enflasyon hem piyasalarda tam istikrar için Volcker’dan sonra göreve gelen Alan Greenspan’in bu politikaları sürdürmesi gerekti. Burns dönemindeki yüksek enflasyon ve kötü ekonomik koşullar ancak 10 yıllık sert uygulamalar sonucunda yeniden yoluna girebildi.

        ➔Bu nedenle Wall Street çevrelerinde Fed Başkanı Powell’ın, eski başkanlardan Arthur Burns’ün durumuna düşüp hem kendisini hem ülke ekonomisini batırmasından endişe edenlerin sayısı hızla artıyor.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar