Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Dün Merkez Bankası tarafından hazırlanan raporda, büyük altyapı projeleri gerçekleştirilirken 46 milyar dolar dış borç kullanıldığı, bunun da 31 milyarlık bölümünün Hazine’nin koruması altında olduğunu öğrendik. Son 10 yılda kamu özel sektör işbirliğinde (KÖİ) gerçekleştirilen elektrik enerjisi, otoyol, köprü, havalimanı ve şehir hastaneleri gibi büyük altyapı projelerinin toplam tutarı 118 milyar dolar. Hazine’nin koruması altına giren tutar ise bir türlü kamunun, hizmet satın alma, kiralama ve dolaylı yöntemlerle kur ve talep risklerine karşı sigortalandı. Zaten buna güvenerek özel sektör kuruluşları uzun vadeli büyük ölçekli bu tür yatırımların altına girdi ve finansman sağlayabildi.

*Ama nihayetinde Hazine de 31 milyar dolara varan bir tutara kefil. Bunun kur artışından kaynaklanabilecek zararları yine Hazine’nin kefaletinde.

*Eğer dünyadaki dalgalanma kısa sürede son bulmaz, devam ederse bugünkü kur artışları da kalıcı olabilir. O zaman faturayı eninde sonunda Hazine üstlenmek zorunda kalır. Hazine de bunu ya vergilerden veya diğer gelirlerden ya da borçlanmayla sağladığı kaynaklardan karşılayacak.

*Dün TÜSİAD’ın Ankara’daki Yüksek İstişare Konseyi’ne katılan Başbakan Binali Yıldırım kamunun özel sektörden tahsil edeceği 10 milyar doları döviz değil, TL olarak alacağını açıkladı. Bunlar içinde elektrik enerjisi projeleri ve 4.5G ihale bedelleri bulunuyor. Başbakan’ın konuşmasında yaptığı dış vurgu ve Trump etkisini düşersek, burada baz alınacak kurun da ABD seçimi olabileceğini tahmin edebiliriz.

*Yani devlet önümüzdeki dönemde bu tahsilatları yaparken dolar kuru 3.5’te olsa Trump’ın başkan seçildiği tarihteki 3.15 kurundan ve bu kurun karşılığı TL tutarını tahsil edecek. Böylece taahhütlerini ödeyecek olan şirketler piyasadan dolar talep etmek zorunda kalmayacak. Böyle bir dolar talebinin kuru yükseltmesi etkisi de görülmeyecek. Kamunun buradaki yararı bu.

*Ayrıca ödemeyi özel sektör şirketleri için bu zor dönemde mümkün hale getirerek işlerin devam etmesini sağlamış olacak.

*Ancak indirimli kur uygulayarak devlet de bir kısım alacağından vazgeçmiş oluyor. Ödeme tarihi nedir, o tarihte dolar kuru ne olur, belli değil. Ama kamu kesiminin arada oluşacak bu kur farkı kadar kayba uğrayacağı da kesin. Mesela dün dolar 3.50’ye vurdu. Diyelim ki 8 Kasım’daki kurla ödeme kabul edildi. Bu, devletin alacağından yüzde 11 oranında fedakârlık yapması demek. 10 milyar dolarlık alacakta da 1.1 milyar dolar eder.

*Şirketleri bilemem ama devlet bazen zor duruma düşen sektörleri kurtarmaya yönelik önlemler alabilir. Bunlardan biri turizm sektörü. Ancak kurtarmaların veya yardımların olabilmesi finansal kaynakla mümkün.

Bütçeye kaynak ise tiryaki ve sürücüden

*Kaynak deyince bizde ilk akla gelen dış kaynaktır. Ama küresel gelişmeler dış kaynağın giderek azalabileceğini ve maliyetinin yükseleceğini bize söylüyor. Petrol fiyatlarının yükselmesi de, bizim aleyhimize bir durum. Cari açığı büyütücü etki yapacak.

* Böyle bir durumda yük bütçenin üzerine binecek. Ekonomiyi canlı tutmak için zaten bütçe açığı büyütülmüştü. Milli gelirin yüzde 1’i yerine yüzde 1.9’u kadar açık vermek göze alınarak 2017 programı hazırlandı. Ancak bu açığın kur farklarından veya zordaki şirketlerin kurtarılmasından dolayı daha büyümesi söz konusu.

*Zaten cari açığı yüksek olan bir ekonomiyiz. Bugüne kadar dış açığın yanında iç açık vermeyerek ve bütçeyi sağlam götürerek gelebildik. Orada hangi gerekçeyle olursa olsun açık büyürse, ikiz açıkla karşı karşıya kalacağız. Ekonomi savunmasız ve fırtınalara karşı açık olacak.

*Belki de dün Başbakan Binali Yıldırım işadamlarına konuşurken alındığını söylediği tedbirler bunlar. Yıldırım, “Endişeye gerek yok. Bu yaşananların üstesinden geleceğiz. Bu dalgalanma 1, 1.5 ay kadar daha devam edecek. Trump göreve başlayınca taşlar yerine oturacak. İşadamları yatırım yapmaya devam etsinler, 2017 çok daha güzel olacak, gereken tedbirleri alıyoruz” dedi.

*Evet alınabilecek en iyi tedbir bütçede sağlam gitmek. Zaten bir açığımız var. Bunu ikiye çıkardığımızda başımıza neyin geldiğini geçmiş deneyimlerden biliyoruz. Böyle bir konjonktürde dahi ikinci açığa izin vermemek aslında krize geçit vermemekle eşdeğer sayılır.

*Bunun bedeli ise faturayı toplumun veya belli kesimlerin ödemesidir. Otomobillerin ÖTV’sinin artırılması, tütün, içki ve alkole dün yapılan vergi artışlarıyla yaklaşık 10 milyar liralık yeni kaynak yaratıldı. Bunlar bütçeyi toparlayacak girişimlerdir.

*Buna rağmen dün doların niye 3.5’e dayandığı ise kısmen OPEC kararı ve kısmen de Türkiye’nin referandum yolunda son pürüzleri de aşmasıyla açıklanabilir.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar