Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Amerika’da bir kötü veri çıktı, Rusya-Ukrayna görüşmeleri ateşkesle sonuçlandı, Yunanistan masaya oturmayı kabul etti. Bütün bunlar küresel atmosferi pozitif etkilemeye başladı. Asıl etkilediği alan ise petrol fiyatlarıydı. Çünkü Rusya’yı köşeye sıkıştırmak için petrol fiyatlarının siyasi bir kararla ABD öncülüğünde düşürüldüğü hâkim bir görüştü. Mademki sorun siyasiydi ve bu sorunun çözümünde ciddi bir gelişme oldu, o zaman normal piyasa koşullarına dönüş başlar. Baştan belirtelim ki, hemen hemen bütün piyasaların pozitif yönde kırılması 11 Şubat’a denk düşüyor.

-Bitişikte yer alan tablodan izlenebileceği gibi, dolardaki yükseliş durduğu gibi, karşısındaki paralar primlenmeye başladı.

-Düşmekte olan emtia fiyatları petrolün öncülüğünde artmaya başladı. Petrolün son iki günlük yükselişi yüzde 14’ü buldu. Petrolün varil fiyatı 61.5 dolara yükseldi.

-Faizler 11 Şubat’a kadar genelde yükseliş eğilimindeyken, düşüşe geçti. Farklı yol izleyen ABD faizleri ise yeniden yüzde 2’nin üzerine attı kendini.

-Borsalar düşerken yükselişe geçti. Gelişmekte olan piyasalar yüzde 1.8 kayıptayken son iki günde yüzde 2.7 yükseldi. Gelişmiş borsalar ise başabaş noktadan iki günde yüzde 1.8 prim yaptı.

-Elbette en büyük hareketler Rusya, Ukrayna ve Yunanistan piyasalarında yaşandı. Dolara karşı en çok değer artışı yüzde 5 ile Rus Rublesi’nde, borsalar içinde en çok artış yüzde 14 ile Ukrayna Borsası’nda gerçekleşti. Atina Borsası yüzde 11.3 ve Rus Borsası yüzde 10.6 yükseldi.

-Yurtiçinde ise faiz tartışmaları azaldı ve yatıştırıcı açıklamalarla tansiyon düşmeye başladı. Sepet bazında yüzde 8.7’ye varan kur artışının ardından son iki günde yüzde 1.7 geri çekilme yaşandı. Kur sepeti haftayı 2.6313’ten kapattı.

-Küresel atmosferin pozitif seyrini sürdürmesi kısa vadede Rusya- Ukrayna ateşkesinin devamına ve Yunanistan borç görüşmelerinin piyasa koşullarında çözümü yolunda yürünmesine bağlı.

-Küresel koşulların pozitif seyrini sürdürdüğü bir ortamda, içeride faizlerin düşürülmesini isteyenler tansiyonu yeniden yükseltmezse ayın 24’ünde faiz düşürme olasılık dahiline girer. Olağanüstü bir faiz indirimi yapılmadıysa buna engel olan kurdur. Kurun yatıştığı bir ortamda ölçülü bir faiz indirimi için marj vardır. Çünkü ne yaparsak yapalım enflasyon yıl ortasına kadar matematiksel olarak düşecektir. Ama kur yatışmazsa peşinden enflasyonu çekip götüreceğinden makas da kendiliğinden kapanır.

DURUMU EURO KURTARDI

Son kur yükselişi siyasi cephede ciddi bir tartışma yaratırken piyasalarda ve ekonomide de belli bir strese yol açtı. Ancak Merkez Bankası kur artışına karşı herhangi bir doğrudan müdahalede bulunmadı. Cumhurbaşkanı’na sorulduğunda “Merkez Bankası hesabını verir” dedi. Merkez Bankası ise “izlemede” olduğunu belirtti. Demek ki kur yükselişi rahatsız edici seviyeye çıkmadı ki, Merkez Bankası da müdahale etmedi.

-Dolar TL karşısında 2.5132 ile 11 Şubat Çarşamba günü rekor kırdı. Bu düzeyi ile dolar 16 Aralık 2014 ve 27 Ocak 2014 tarihlerindeki rekorlarını egale etti. Hatta döviz kurunun hızlanmaya başladığı Mayıs 2013’ten bu yana alırsak dolar TL’ye karşı yüzde 37.5 arttı. Aradan geçen süre 21 ay. Enflasyonun da üzerinde bir artış.

-Ancak sepet kur bazında bakıldığında yani işin içine bir de Euro katıldığında durum değişiyor. Tablo oldukça düzeliyor. Bir kere Mayıs 2013’e göre Euro artışı yüzde 19.2 ile tam olarak dolar artışının yarısında. Bu da 21 aylık artışı sepet kur bazında yüzde 27’ye indiriyor. Aynı dönemdeki enflasyonla birbirine yakın.

-Bir de dolar, Türkiye ile aynı ligde olan 10 ülkenin para biriminden oluşan JP Morgan Gelişen Ülke Kur Endeksi’ne karşı aynı dönemde yüzde 21.4 arttı. Bu artış da TL’nin dolar karşısındaki kaybını azaltıyor. Aradaki farkın bir bölümü Türkiye’deki enflasyonun daha yüksek oluşuna verilebilir.

-27 Ocak 2014’teki kur sepeti 2.8313 ile en yüksek düzeye çıktığında Merkez Bankası müdahale etti. Ardından ikinci en yüksek düzey 16 Aralık 2014’te Rusya krizinin alevlenmesiyle yaşandı. Sepet kur 2.7181’e kadar yükseldi ama müdahale yoktu. 11 Şubat 2015’te ise kur sepeti 2.6773’e çıktığında da müdahale gelmedi. Demek ki kur hazmedilebilir düzeylerdeydi. Merkez’in müdahale ettiği 27 Ocak 2014’e göre dolar yüzde 5.1 daha yukarıdaydı.

-Ancak Euro, TL karşısında 3.2723’ten 2.8414’e inmişti ve yüzde 13.2 düşmüştü. Bu da sepet bazında döviz kurunu Ocak 2014’ün yüzde 5.4 altına çekici etki yaptı. Dolar kuru rekor düzeyinde ama sepet bazına geçildiğinde tablo değişiyor.

-Euro’nun bu kaybının yanına gelişmekte olan ülkelerin dolar karşısındaki kaybını da koymak gerekir. 10 ülkenin para birimi 27 Ocak 2014’te 85.717’den 11 Şubat 2015’te 75.810’a indi. Dolara karşı değer kaybı yüzde 11.6 düzeyinde. Rakip ülke paralarının değer kaybı da TL’nin değer kaybına kapı açtı. Merkez müdahale etmemesine karşılık hafta ortasından itibaren küresel atmosferle Türkiye’de piyasaların yönü de değişmeye başladı.

SONUÇ: “Dil yapar, dil bozar.” İspanya atasözü

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar