Ne kadar kur istikrarı o kadar enflasyonda istikrar
Ocak enflasyonu beklenenden yüksek çıktı. Aylık yüzde 0.74 artış yerine yüzde 1.10 artış gerçekleşti. Bitişikte görüldüğü gibi gıda grubu 0.85’lik katkı payı ile zaten 1.10’un büyük kısmını tek başına yaptı. Bu durumda yıllık enflasyon yüzde 8.17’den yüzde 7.24’e 0.93 puan geriledi. Enflasyonun beklenenden yüksek çıkması en çok da, 27 Ocak’ta “Eğer enflasyon 1 puandan fazla düşerse Para Politikası Kurulu’nu hemen 4 Şubat’ta olağanüstü toplantıya çağırır, faizi indirmeyi görüşürüz” açıklaması yapan TCMB Başkanı Erdem Başçı’nın elini rahatlattı. Şart yerine gelmediği için enflasyon açıklamasının hemen ardından TCMB olağanüstü toplantının yapılmayacağını duyurdu
Banka, döviz kurunun hızlı yükselmesi üzerine cuma günü yeni açıklama yaparak olağanüstü toplantıdan vazgeçebileceğini belirtti. Enflasyonun 7 baz puan daha düşük çıkmasıyla Merkez Bankası böylesi bir zor kararı vermekten kurtuldu.
■ 27 Ocak’ta böyle bir açıklama yapmak kolaydı. Çünkü yarım dolar ve yarım Euro’dan oluşan döviz sepetinin TL karşısındaki değeri ocak ayının 26 günlük diliminde yüzde 2.86’ya düşmüştü. Aynı dönemde gelişmekte olan ekonomi kurlarının dolara karşı kaybı ise JP Morgan Kur Endeksi’ne göre yüzde 1.90’a varmıştı. Yani Türkiye’nin rakiplerinin paraları değer kaybederken TL değer kazanmıştı.
■ Faiz olağanüstü toplantıyla düşürülecekse ve bunun şartı da en az 1 puanlık enflasyon düşüşü ise piyasalar 1 puan ve üstü faiz indirimini fiyatlamaya başladı. 4 gün içinde sepet kur 2.5056 düzeyinden 2.6090’a vardı. Kur 4 günde yüzde 4.13 arttı. TL açısından bakarsak yüzde 3.96 kayıp oluştu.
■ Aynı dönemde gelişmekte olan ekonomilerin kurları yüzde 4.32 değer yitirdi. JP Morgan Kur Endeksi 26 Ocak’ta 76.601’den 30 Ocak’ta 73.293’e indi. Yani TL ile gelişmekte olan ülke kurlarında ocak ayının son dört günü atbaşı bir gidiş gerçekleşti. Ama ocak ayında bütününde gelişen ülke kurları dolara karşı yüzde 6.14 değer kaybederken, TL’nin kur sepetine göre kaybı yüzde 1.13’te kaldı.
■ Yaşanan bir haftalık deneyim gösterdi ki, döviz kurundaki artışa veya TL’nin değer kaybına karşı çok hassasız. Şirketler döviz borçlusu, ithalatın mili gelire oranı yüksek, bu nedenle de enflasyonun belirleyicisi faizden çok kurun düzeyi. Bu nedenle Merkez Bankası kur artışına karşı kayıtsız kalamıyor.
■ Bu durum özel sektörün de işine geliyor. Çünkü yatırımlarını döviz kredisiyle yapmış ve döviz borçlusu. TL değer kaybederken özel sektör rekabet gücü kazanmasına kazanıyor da, bilançosundaki yüksek döviz borcu nedeniyle daha büyük kayıplar vermekten korkuyor.
■ Son bir haftada enflasyonun, özel sektör yatırımlarının, üretici ve tüketici beklentilerinin, kısaca istikrarın ve huzurun döviz kuruna bağlı olduğunu bir kez daha gördük. Enflasyon düştü ama umduğumuz kadar değil. Bu da döviz kurunda stabiliteyi sağlarsak 24 Şubat’ta faizin ölçülü bir şekilde düşürülemeyeceği anlamına gelmez.
SONUÇ: “Gördün bir yemek, daha ne demek.” Türk atasözü
- Tahvile milyar dolarlık yabancı girişi2 saat önce
- Faizler nereye kadar yükselir?1 gün önce
- Başarılı halka açılmada kritik nokta neresi?1 gün önce
- Tarımda vites yükselten yatırım4 gün önce
- Türkiye'nin şeytan üçgeni1 hafta önce
- Bu yıl bütçe açığı kaç çıkacak?1 hafta önce
- Piyasalarda oyun değiştirici gelişme1 hafta önce
- Seçim öncesi ve sonrası iki ayrı Türkiye tablosu1 hafta önce
- Piyasaların taktığı gözlük neden farklı?1 hafta önce
- 'Türkiye hikayesini' yazan önder Atatürk2 hafta önce