Toplumu oluşturan bireylerin hayat düzeyleri, mutlulukları ve memnuniyetleri şeklinde tanımlanabilen sosyal refah, çok yönlüdür; zira vergilendirmeden ulusal savunmaya, enerji tasarruflarından sağlık hizmetlerine, barınmadan kamu yardımlarına kadar hemen her şeyi içerebilmektedir. Bu nedenle, sosyal refah birçok farklı tanım ile ortaya çıkabilmektedir. Tanımların içinde sosyal düzenin veya nüfusun temel refahına denk gelen sosyal ihtiyaçların giderilmesini garanti etme anlamında hukuk sistemine, programlara, yardımlara ve hizmetlere vurgu yapılmaktadır.
Sosyal refah, aynı zamanda bireysel ve iktisadi refah ile birlikte refahın bir türüdür. Bu ilişki çerçevesinde sosyal refahın belli özellikleri görülmektedir. Bunlardan biri, sosyal refaha bireysel refahtan hareketle erişilebilmesidir; çünkü sosyal refah, toplumdaki tek tek bireylerin hepsinin mutluluk ve huzurunun toplamına denk gelmektedir. İkincisi, sosyal refah aynı zamanda iktisadi refahın sonucu veya etkisinde olabilir. Buna göre, iktisadi refahtaki değişimler sosyal refahtaki değişimlere de işaret etmektedir ki Vilfredo Pareto (ö. 1923) optimum, kaldor-hicks kriteri ve gelir dağılımı kriteri gibi ölçütler ile iktisadi refahın sosyal refahı artırıp artırmadığına bakılabilmektedir. Öte yandan bireysel refahtan hareketle şekillenen "sosyal refah fonksiyonu" kullanılmaktadır. İlk kez Bergson (ö. 2003) tarafından 1938 yılında sunulan sosyal refah fonksiyonu, sosyal (genel) refahın toplumun her bir üyesinin fonksiyonu veya her bir üyesine sunulan mal ve hizmetin tüketim miktarının bir fonksiyonudur. Mesele kaynak dağılımı ve etkinlik olduğunda ise Benthamcı, Rawlscu ve isoelastik sosyal refah fonksiyonları gündeme gelmektedir. Benthamcı sosyal refah fonksiyonu, bireylerin faydalarının toplamıdır; ekonomik etkinlik artışı ile bireysel refahın ve toplamda sosyal refahın artacağı vurgusu vardır. Rawlscu sosyal refah fonksiyonu, John Rawls'un (ö. 2002) sosyal adalet teorisine dayalıdır. Buna göre, sosyal refahın en üst seviyeye çıkarılması ancak refah düzeyi en altta olan bireyin en üste çıkarılması ile mümkündür. İsoelastik sosyal refah fonksiyonunda sosyal refah, toplumsal eşitsizliğe olan duyarlılıkla ilişkilendirilmektedir.
Bunların yanında sosyal refah, sosyal politika ile ilişkilidir. Dar anlamda çalışma hayatı merkezli ve işçi-işveren ilişkilerini düzenlemeye matuf, geniş anlamda çalışma hayatı dışındaki tüm dezavantajlı grupları kapsamına alan sosyal politika, sosyal refahtan daha geniş bir alana denk gelmektedir; dolayısıyla sosyal refah, sosyal politikanın alt kategorilerinden biridir.
Sosyal refah, refah devleti ile de bağlantılıdır, çünkü refah devletinin uygulama alanı/hedefi içerisindedir. İlk defa 19. yüzyılın sonlarında Alman A. Wagner (ö. 1917) tarafından "wohlfahrtsstaat" olarak zikredilmiş olan refah devleti, hem piyasa başarısızlıklarını bertaraf etme anlamında müdahaleci hem piyasadaki dengeyi koruma noktasında asgari ücret, sosyal sigorta, sosyal yardım ve sosyal hizmet yöntemlerini uygulama anlamında düzenleyici ve hem de sınıflar arasında dengesizlikleri giderme açısından geliri yeniden dağıtıcı bir güçtür. Dolayısıyla devlet, hayatın idamesi için önemli görülen tüm refah konuları için sorumluluk üstlenmektedir. Bu nedenle refah devleti demek, kamunun bolca sosyal harcama yapması demektir.
Refah devletinin sosyal refah uygulamalarını daha iyi anlama açısından çeşitli girişimler olmuştur. Bunlardan biri, refah devleti uygulamalarını sınıflandırmaya tabi tutma şeklindedir. Sınıflandırma çabaları da doğal olarak refah devleti modellerini (refah rejimlerini) gündeme getirmektedir. Modeller için birçok sınıflandırma çabası içinde G. Esping-Andersen'in ortaya koyduğu üçlü yapı, bazı eleştiriler neticesinde Ferrera'nın ve Midgely'in öncülüğünde beşli yapıya evrilmiştir ve nihayetinde İskandinav, muhafazakar, liberal, Güney Avrupa ve Doğu Asya refah devletleri şeklinde bir tasarım ortaya çıkmıştır. Sosyal demokrasi ideolojisi etrafında şekillenen İskandinav refah devletlerinde devlet yüksek vergilerle desteklenmiş olarak sosyal refah alanında maksimum, piyasada ise minimum düzeyde (dekomüdifikasyon) vardır. Bu nedenle kamu sosyal harcamaları çok yüksektir. Muhafazakar refah devletinde mesleki statü esasına dayalı geniş bir sosyal sigorta mantığı merkezdedir. Anglo-Sakson kültürü ile şekillenen liberal refah devletinde devlet en sonda ve minimum, özel sektör (piyasa) ise maksimum şekilde sosyal refah sağlamaktadır. Güney Avrupa modeli, bir yandan sosyal refah uygulamalarında kutuplaşmış bir yapı sergilemekte ve kayırmacılık döngüsü içinde zayıf devletçik görüntüsü vermektedir, diğer yandan evrensel sağlık sistemi ile tüm vatandaşlarına sosyal refah sunmaktadır. Ancak kamunun genel manada sosyal refahtaki katkısı düşüktür, aile ise etkisini devam ettirmektedir. Doğu Asya refahı, daha çok iktisadi refah üzerinden şekillenmektedir. Bu nedenle sosyal refahın varlığı veya yokluğu, iktisadi refaha göredir. Ancak uygulamada, devletin ekonomik olarak gelişmiş olduğu dönemlerde sosyal refahın da gelişmiş olduğu söylenememektedir.
YAZAR
Faruk Taşçı