Psikopatoloji teşhis etme amacıyla, personel seçme sürecinde, mesleki ilgilerin belirlenmesinde, kariyer yönlendirme ve gelişim amaçlarıyla ve araştırma amacıyla kullanılan testlerdir. Kişilik, davranış, düşünce ve duygulara yön veren ve zaman içinde görece sabit olan bir özellikler bütünü olarak tanımlanabilir. Dış dünya ile ve çevremizle nasıl etkileşime girdiğimizin temel belirleyicisi olan kişiliğin değerlendirilmesinde kullanılan testleri/envanterleri farklı şekillerde sınıflamak mümkündür. Ağırlıklı olarak öz beyana dayalı uygulanan kişilik testleri; geliştirilme yöntemleri, kullanım alanları ve amaçları, ölçme yönteminin açık ya da örtük olup olmadığı, kapsamları ve de uygulama yöntemleri gibi temel boyutlarda farklılık gösterebilir. Geliştirilme yöntemleri açısından testler üç grupta ele alınabilir. Bunlar; hedeflenen özelliğe yönelik maddelerin akıl ve mantık temelli geliştirildiği testler, bir kişilik kuramını (örn. psikoanalitik kuram) referans noktası alarak maddelerin geliştirildiği testler ve faktör analizi, küme analizi ve madde-grup ayırt ediciliği (empirical criterion keying) gibi görgül yöntemlerle geliştirilen testlerdir.
Ölçme yöntemi açısından ise açık yöntemin kullanıldığı testlerle, örtük yöntemlerin kullanıldığı testler arasında bir ayrım yapılabilir. Açık yöntemde, testi alan kişiden, her bir madde için kendisine daha çok uyan ya da kendisini daha iyi yansıtan seçeneği işaretlemesi istenir ve bu testlerin yoruma neredeyse hiç açık olmayan puanlanması bilgisayar tabanlı olarak ya da bir uygulamacı tarafından yapılır. Örtük yöntemin kullanıldığı testlerin büyük çoğunluğu projektif testler olarak tanımlanabilir. Bu testlerde testi alan kişiye görece muğlak uyaranlar (mürekkep lekeleri, şekiller, resimler, tamamlanmamış cümleler, çağrışım yapmak üzere kelimeler vb.) sunulur ve kişiden sunulan uyarana cevap vermesi, onu yapılandırması ya da hikayelendirmesi istenir. Temel varsayım, muğlak uyaran için kurulacak yapının ya da yazılacak hikayenin, testi alan kişinin bilinçaltı ihtiyaç, kaygı, korku, dürtü ve çatışmalarını yansıtacağıdır. Projektif testlerin puanlaması özneldir bu nedenle de verilen cevapların yorumu uygulamacıdan uygulamacıya büyük farklılıklar gösterebilir. Bu nedenle, testi alan kişi hakkında kalitatif bilgi sağlama potansiyellerinin olmasına rağmen, projektif testlerin en zayıf noktalarının ölçüm güvenirliği ve geçerliği olduğu söylenebilir. Projektif testlerin ikonlaşmış temsilcisi hiç şüphesiz Rorschach Mürekkep Lekeleri Testi'dir.
Kapsam açısından kişilik testleri dar, tek bir karakter özelliğine (örn. kaygı, kontrol odağı vb.) odaklanabileceği gibi, daha kapsamlı olup, çok yönlü değerlendirmelere de izin verebilir. Son olarak testler uygulama yöntemleri açısından da farklılaşmaktadır. Bazı testler bireysel uygulanırken, bazıları grup bazında uygulanmaktadır. Aynı şekilde bazı kişilik testleri bir uygulamacı tarafından uygulanırken ve/veya puanlanırken, diğerleri bilgisayar tabanlı uygulanıp, puanlanabilir.
Klinik amaçlı, ruh sağlığı problemlerinin teşhisinde kullanılan testlerin prototiptik örneği olarak Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri (MMPI) gösterilebilir. 20. yüzyılın ilk yarısında geliştirilmiş olan MMPI (Hathaway ve McKinley, 1940), daha sonraki yıllarda Türkçe dahil birçok dile uyarlanmış, birkaç defa da temel revizyonlardan geçmiştir.
Klinik amaçlı olmayan ve "normal" kişilik boyutlarını ölçmeyi hedefleyen birçok kişilik testi bulunmaktadır. Bunların tipik bir örneği olarak Beş-Faktör kuramı temelinde tanımlanan beş kişilik özelliğini (Özdisiplin, Uyumluluk, Duygusal Denge, Dışa Dönüklük, Gelişime Açıklık) ölçen 240 maddelik NEO Kişilik Envanteri (NEO PI-R, Costa ve McCrae, 1992) gösterilebilir.
Geleneksel, öz beyana dayalı ve objektif değerlendirme sistemine sahip kişilik testlerinin özellikle maruz olduğu bir problem, testi alan kişilerin kendilerini olduklarından daha farklı (iyi ya da amaca bağlı olarak kötü) gösterme motivasyonuna daha çok açık olmalarıdır. Bu temel problemle baş etmek üzere farklı alternatif kişilik ölçüm yöntemleri de kullanılmaktadır. Bunlar arasında mülakatlar, simülasyonlar ve davranışsal gözlemler yer almaktadır. Ayrıca son yıllarda, amacı örtük olduğu için testi alanlar tarafından manipüle edilmeye daha az açık olan yöntemler de geliştirilmiştir. Bu yöntemler arasında durumsal yargı testleri (situational judgement tests) ve koşullu muhakeme testleri (conditional reasoning tests), özellikle dikkat çekmektedir. Her iki yöntemde de daha dar kişilik özelliklerinin (dürüstlük, saldırganlık, başarma motivasyonu gibi) ölçülmesi hedeflenir. Durumsal yargı testlerinde, testi alan kişiye birden çok şekilde çözülebilecek, doğru tek bir cevabı olmayan problemler (maddeler) sunulur ve sunulan her bir problem için hepsi makul görünen çözüm seçeneklerinden en uygun olanı seçmesi ya da her bir seçeneğin ne kadar etkili olduğunu bir ölçek üzerinde değerlendirmesi istenir. Seçenekler, ölçülen özelliğin farklı derecelerini temsil edecek şekilde geliştirilir. Kişiliğin örtük ve bilinçaltı yönlerini ölçmeye odaklanan koşullu muhakeme testlerinde ise testi alan kişiye sunulan bir durum ya da yapılmış olan bir davranış için tümevarımsal bir muhakeme yapması ve sunulan açıklamalardan en uygun görüneni seçmesi istenir. Sunulan seçenekler, altta yatan motivasyonlar ve bilişsel yanlılıklarımıza dayanan meşrulaştırma mekanizmaları açısından farklıdır ve kişinin seçtiği seçeneğin, örtük olan kişiliğinin bir göstergesi olduğu varsayılır.
YAZAR
Canan Sümer