Tarihin en eski ve büyük ticaret yollarından biri olup Çin'den Avrupa'ya kadar uzanan "orta yol" bir ticaret yolu güzergahının adıdır. Kuzeyinde "Kürk Yolu", güneyinde "Baharat Yolu", batısında ise Basra-Orta Anadolu arasındaki "Kral Yolu" ile bağlantılı bir özellik gösterir. Harita üzerinde doğu-batı arasında adeta bir kuşak gibi görünür, bağlantılı kollarıyla Orta Asya'da Hun İmparatorluğu ve Han Hanedanlığı (MÖ 206 - MS 220) zamanında 5000 mil uzunluktadır. Muhtemelen ilk Avrupa, Asya ve Afrika ticaret ağı bağlantısıdır. Üzerinde her milletten tüccarın ve kervanların gelip geçtiği yol, İlk Çağ ve Orta Çağ boyunca Asya'nın orta kuşağında, yeryüzünde büyük kervanların uzun süre kullandığı güzergahın merkezi bağlantı hattını oluşturur.
Çin'i Orta Asya üzerinden batıya bağlayan tarihi kervan yoluna bu ismi ilk veren Alman Coğrafyacı Von Richthofen'dir (1833-1905). Çinlilerin bu yolun adını Avrupalılardan alarak adlandırmaları oldukça yenidir. Richthofen'in öğrencisi Sven Hedin (ö. 1952) de onu takip ederek bu konuya dikkatleri çekmiştir. Çin'den Anadolu ve Avrupa'ya kadar uzanan ticaret yolu boyunca en çok taşınan ticaret malı "ipek" olduğu için yola bu ad verilmiştir. İslam kaynaklarında "et-Tariku'l-Harir", İngilizcede "Great Silk Road", Moğolcada ise "Jamb" adıyla anılır.
İpek MÖ 3. yüzyıldan itibaren Türkistan ve Çin ekonomisinin temel unsurlarından biri haline gelmişti. Altın gibi saklanıyor, ticarette para yerine kullanılıyordu. Öyle ki "ipeğin memleketi" tabiri sadece Çin için değil, Türkistan için de geçerliydi. İpeğin Orta Asya'dan ihraç noktası bugünkü Doğu Türkistan'dı. Çin İmparatoru MÖ 177'de Hun hükümdarının teveccühünü kazanmak için işlemeli, nakışlı, pamuk konmamış bir ipek elbise, ipek entari, ipek biniş, 10 parça işlemeli ipek kumaş, 10 parça nakışlı ipek kumaş, 40 parça al renkli ipek kumaş, 40 parça yeşil ipekli kumaş hediye olarak göndermişti.
Yeni ve Yakın çağlara kadar Çin'den kalkan bir kervan Roma'ya on ayda varırdı. Tüccar mevsimleri dikkate alır, yol hesabını ona göre yapardı. Bir kervanda ortalama 2500 kişi olurdu. Kervan sahibi, muhafızlar, hekim, eczacı, hayvan bakıcıları ve sair ile birlikte bin develik bir kervan üç yüz ton mal taşırdı. İpek yolunun batısında Mısır, Bizans, Roma gibi devletler, doğusunda ise Çin, Hindistan gibi ülkeler bulunmaktaydı. Bu iki uç arasında ise Türklerin çoğunlukta bulunduğu Türkistan, Maveraünnehir, Küçük Asya (Anadolu) gibi bölgeler yer alıyordu. Doğu'dan ve Batı'dan gelen ticaret emtiası Türklerin hakim olduğu şehirlerde pazarlanmaktaydı. Giren ve çıkan mal için iki ayrı gümrük vergisi alınmaktaydı. Bu durum Türk devletleri için büyük bir gelir kaynağı olmakta idi. Böylece yolun jeostratejik kıymeti artmakta ve askeri hareketlere sebep olmaktaydı.
Asya'nın orta kuşağını bir baştan bir başa aşan bu mühim ana kervan yolu, iki uç arasında aşırı uzunluk bulunması, yolculuğun çok zaman alması, tabiatın yolcular önüne yer yer büyük engeller çıkarması gibi zorlukları haizdi. Başlangıçta yol üzerindeki menzil konakları ağıl tipinde yapılmıştı; bundan dolayı menziller için "büyük ağıl" veya "besici kışlağı" gibi yerler tercih edilmişti. Buralar sonradan kervansaray ve ribata dönüştü.
Anadolu, Balkanlar ve Karadeniz'e hakim olan Osmanlı Türkleri'nin bu yol üzerindeki kontrolünün kesinleşmesini müteakip Afrika'nın güney çevresinden dolaşan yeni bir deniz yolu arayışı başladı. İpek Yolu üzerindeki ticarette açık veren Avrupalılar, yolun hakimiyetini ellerine geçirmek amacıyla birkaç teşebbüste bulundular ise de başarılı olamadılar ve yola alternatif güzergahlar aradılar. Tarihi İpek Yolu'nun kaynaklarını ele geçirmeyi hedeflediler. Yeni coğrafi yolların bulunmasıyla eski Doğu Akdeniz ticaret yollarını terk ettiler ve Ümit Burnu'ndan Avrupa'ya ticari mal taşımaya yöneldiler. 17. yüzyılın başından itibaren Hindistan ve Çin'i istila girişimleri arttı. 19. yüzyılda artık endüstri ve sanayinin rekabet üssü Uzak Doğu'ya kadar sıçradı. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları'nda paylaşılamayan bölgeler arasında Orta Asya'nın ticaret limanları ve yollarının kavşak ve kilit önemi haiz olduğu görülür.
Günümüzde İpek Yolu güzergahının önemli bir coğrafi, stratejik çizgi izlediği ve siyasi anlaşmazlıklara konu olan meselelerin odağı olmayı sürdürdüğü söylenebilir. Çağdaş İpek Yolu projelerinin ise geleceğin dünyasında birleştirici yönü ile etkili ekonomik ve ticari faydalar sağlayacağı beklenmektedir.
YAZAR
Güray Kırpık