İnsanların bilgisayarlar aracılığıyla birbirleriyle, insanların bilgisayarlar aracılığıyla makinalarla, makinaların doğrudan makinalarla ağlar üzerinden iletişim kurmalarına ve veri alışverişi yapmalarına olanak sağlayan yapılardır.
20. yüzyılın son çeyreğinde enformasyon ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler dijital iletişim ağlarının ortaya çıkmasını sağlamıştır. İlk önce askeri bir iletişim teknolojisi olarak tasarlanan bu internetin, ses, görüntü ve veri dahil her türlü mesajı iletebilen bir ağ olarak sivil kullanıma açılmasıyla beraber, dijital iletişim ağlarının kurulması mümkün olmuştur. Böylece ağa erişimi olan bilgisayarların aynı anda birbirlerine bağlanabilmesi dolayısıyla kullanıcıların bilgisayarlarda bulunan veriye erişimi olanaklı hale gelmiştir.
İnternet yaygınlaşmaya ancak ağ katılımcıları arasında elektronik posta ile iletişimin mümkün olmasıyla başlamıştır. Böylece internetin ortaya çıkışından sonra ilk defa dijital ağlar üzerinden insanlar arasında eş zamanlı olmayan iletişim gerçekleştirilebilmiştir. Elektronik posta, mesajların bir bilgisayardan başka bir bilgisayara ya da çok sayıda bilgisayara süratle gönderilmesini sağlayarak mesajların iletilmesinin zamana ve mekana bağlılığını ortadan kaldırmıştır. Gönderilen mesajların alıcıya ulaştırılmasının önündeki coğrafi engeller önemsizleşmiştir. Mesajların süratle bir yerden başka bir yere iletilmesi, insanlarda, mesafeleri aşmak için harcanan zamanın kısalmasıyla mesafelerin de kısaldığı algısını yaratmıştır. Dünya artık insanlara her zamankinden daha küçük bir gezegen olarak görünmeye başlamıştır.
1990'larda internet sitelerinin içeriklerini yerlerine göre değil de bilgiye göre düzenleyen, sonra da kullanıcılara istedikleri enformasyonu bulabilmeleri için kolay bir arama sistemi sunan World Wide Web'in tasarlanması, internet kullanımını çok kolaylaştırmıştır. World Wide Web sayesinde internet üzerinde kurumların, işletmelerin ve bireylerin metinleri, görüntüleri ve diğer multimedya öğelerini bir araya getirerek kendi web sitelerini oluşturabildiği, ağların ağı denilebilecek bir ortam oluşturulmuştur. Dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan bilgisayarlarda saklanan web sayfaları olarak tanımlanan milyonlarca doküman World Wide Web'i meydana getirmiştir. WWW sayfalarına erişebilmek için tarayıcılara anahtar kelimeleri yazmak yeterli hale gelmiştir. Bu gelişme interneti multimedya için uygun bir ortama dönüştürmüş ve ticari kullanıma hazır kılmıştır.
21. yüzyılın ilk yıllarında internet teknolojilerinde yaşanan gelişme ile büyük bir değişim yaşanmıştır. İnternet teknolojilerinin geliştirilmesinde web 2.0 diğer bir deyişle 2. nesil internet hizmetleri, bir dönüm noktası olmuştur. Web 2.0 ile birlikte içeriğin kullanıcılar tarafından iş birliği ile oluşturulduğu World Wide Web kullanılmaya başlamıştır. Böylece web kullanıcılarının diğer web kullanıcılarının yararına içerik düzenlediği ve yayınladığı web 1.0'dan web kullanıcılarının da içerik üretebildiği ve yayınlayabildiği bir webe, web 2.0'a geçilmiştir. Bu gelişme beraberinde web kullanıcılarının sadece çevrimiçi ortamda bulunan içerikleri takip edebildiği bir yapıdan kendilerinin de web üzerinden içerik oluşturabildiği, içeriği paylaşabildiği ve iş birliği içerisinde içerik üretebildiği bir yapıya geçişi sağlamıştır. Artık web 2.0'da işlem yapan internet kullanıcıları, tüketmiş oldukları içerikleri aynı zamanda üretmeye başladıklarından üretici-tüketiciler olarak tanımlanmışlardır. Böylece web statik bir yapıdan dinamik bir yapıya doğru gelişme göstermeye başlamıştır. Bu da webde katılım ve paylaşım kültürünün doğmasını sağlamıştır. Toplumsal paylaşım ağlarının herkesin içeriğinin hazırlanmasına katkıda bulunabileceği, ortaklaşa olarak birçok dilde hazırlanan internet ansiklopedilerinin, arkadaşlık sitelerinin, video ve fotoğraf paylaşım sitelerinin hepsi web 2.0'ın geliştirilmesinden sonra kurulabilmiştir.
21. yüzyılın ilk çeyreğinin ortalarına doğru mobil iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler ve mobil iletişim hizmetlerine aracılık eden cep telefonlarının çok fonksiyonlu cihazlara yani akıllı telefonlara dönüşmesi, dijital iletişim ağlarının daha da genişlemesini sağlamıştır. Artık dijital iletişim ağlarının katılımcıları, günlük hayatlarının akışı içerisinde akıllı telefonları ile ses iletişiminin yanı sıra her türlü veri iletişimini gerçekleştirebilme olanağı bulabilmektedir. Bu gelişmelerin ışığı altında nesneler de akıllanmış ve ürettikleri sinyaller vasıtasıyla dijital iletişim ağlarına bağlanarak insanlar ile ve birbirleri ile iletişim kurmaya başlamışlardır. Böylece dünya bilgisayar ağları tarafından yönetilen bir yapıya doğru evirilmeye başlamıştır. Dijital iletişim ağları dünyanın etrafını sararak bizleri çepeçevre kuşatma altına almaktadır.
Küçük bir bilgisayar ağı olarak ortaya çıktığı günden itibaren süratle küresel ölçekte yayılım gösteren dijital iletişim ağları, sahip olduğu teknolojik özellikleriyle insanların ve toplumların hayatını derinden etkilemektedir. Dijital iletişim ağlarının ticarileşmesiyle beraber dijital ağlar üzerinde işlem yapan insanlara ait kişisel verinin korunması ve insanların mahremiyeti en temel tartışma konularındandır. İnsanların dijital iletişim ağları üzerinde oluşturduğu profiller ile beyan ettiği kimlik bilgileri, paylaşımları, beğenileri, ilgi alanları, yorumları, iletişim içerisinde bulunduğu topluluklar, ilgilendiği veya satın aldığı her türlü hizmet veya ürün, coğrafi konumu ve mekansal hareketliliği, arama motorları aracılığıyla yaptığı aramalar, diğer bir deyişle insanların ağlar üzerinde bıraktığı dijital izlerin izinsiz toplanarak üçüncü şahıslara satılması problemin odak noktasını oluşturmaktadır. Bulunduğumuz çağın ekonomik olarak en değerli ham maddesi, dijital iletişim ağları üzerinde gezinen milyonlarca insana ait veridir. Metalaşan veri, davranışsal reklamcılık ve hedefli pazarlamadan ürün ve hizmetlerin geliştirilmesine, siyasal iletişimden kapsamlı sosyal, kültürel, politik, ekonomik ve finansal araştırmalara, insanların küresel ölçekte gözetiminden, denetiminden ve fişlenmesinden endüstriyel casusluğa kadar çok geniş bir alanda kullanılmaktadır. Dijital iletişim ağları üzerinde insanlar birbirleri ile daha çok sosyalleştikçe, daha çok sayıda yeni insan ile hiperbağlar kurdukça ağ ekosistemi yayılarak büyümektedir. Dijital iletişim ağlarının güçlenerek büyümesinin ön koşulu, her gün daha çok sayıda insanın ağın bir parçası olması ve ağ üzerinden birbirleri ve enformasyon ile etkileşim içerisinde olmalarına bağlıdır. Günümüzde ağ üzerinde faaliyet gösteren çok sayıda şirket hem enformasyon üreterek hem de üretilen enformasyonun kullanılmasına aracılık ederek küresel ekonomik bir güç haline gelmiştir. Bu şirketler hem küresel ekonomiye yön vermektedir hem de toplumların sosyokültürel yapılarının dönüşüme uğramasında etkin bir rol oynamaktadır. Ağ insanı bir taraftan sosyalleşirken diğer taraftan farkında olmaksızın sistemin devamlılığı için veri üretmektedir. Buradaki temel sorun, ağlar üzerinde bulunan büyük veri kimlerin elinde olduğu, verinin üretenin rızası olmadan nerelerde kullanıldığı ve hangi amaçlara hizmet ettiğidir.
Dijital iletişim ağları çok sayıda insanın zaman ve mekan sınırlılıklarını aşıp birbirleriyle iletişim kurmalarına olanak sağlayarak küresel bir iletişim ortamının kurulmasına aracılık etmektedir. Ağ içerisinde birbirleriyle iletişim içerisinde olan insanlar görsel, işitsel ve yazılı paylaşımlar ile kendilerine ait kültürel değerleri birbirlerine aktarmaktadır. Geçmişten günümüze kültürel etkileşimin iletişimle başladığı ve iletişimle aktarıldığı düşünüldüğünde dijital iletişim ağlarının toplumsal kültürün dönüşümünde oynadığı başat rol daha da belirginleşmektedir. İletişim ve medya teknolojilerinin gelişimi ve hibritleşmesi, kültür ve kültürel kimlikleri biçimlendirmekte ve bunlar üzerinde hibritleştirici bir etki meydana getirmektedir. Dijital iletişim ağları, yerel kültür ile küresel kültürün iç içe geçmesiyle oluşan yeni kültürel formların üretilmesine aracılık etmektedir. Diğer taraftan medya iletişiminin küreselleşmesi ile tek boyutlu ve homojen kültür oluşmaktadır.
Dijital iletişim ağları, ağa eklenen her bir yeni kullanıcısıyla, her bir yeni bağlantı noktasıyla, ağlar üzerinde işlem yapılmasına izin veren yeni yazılımların piyasaya sürülmesiyle ve çok fonksiyonlu yeni elektronik cihazların kullanıma sokulmasıyla her geçen gün büyümeye ve yayılmaya devam etmektedir. Ağın devingen yapısı, ağın kendi kendine bir başıboşluk içerisinde kontrolsüz bir şekilde büyümesine sebep olmaktadır. Bu durum ağ içerisinde dolaşımda olan teyitsiz, olgunlaşmamış, kaynağı belirsiz, taklitçi, yanıltıcı ve manipülatif enformasyonun ve siber suçların artışına neden olmaktadır. Ağ ekosisteminin kısa bir zamanda bu kadar agresif bir şekilde büyümesi, insanların ve toplumların hayatlarında öngörülmesi mümkün olmayan sosyal ve kültürel dönüşümlere yol açmaktadır.
YAZAR
Celalettin Aktaş