Bilginin edinilmesi, depolanarak saklanması ve gerektiğinde geri getirilmesi esnasında kullanılan zihinsel süreçler bütünüdür. Atkinson ve Shiffrin tarafından 1968'de önerilen klasik modele göre, bellek birbiriyle bağlantılı üç aşamadan oluşmaktadır. Çevredeki daimi bilgi akışının çok kısa süreli izleri, geçici olarak ilk aşama olan duyusal belleğe kaydedilir. Bu aşamadan sonra ancak dikkat edilen uyaranlar ikinci aşama olan kısa süreli belleğe ya da çalışma belleğine aktarılır. Kısa süreli bellek, isminden de anlaşılacağı üzere az sayıda bilgiyi kısa sürede depolayan bellek türüdür. Örneğin, kredi kartımızla alışveriş yaparken cep telefonumuza gelen bir şifreyi kullandıktan sonra unuturuz. Bilgi, kullanılır ve daha sonra silinir. Kısa süreli belleğin, bir diğer türü çalışma belleğidir. Çalışma belleği, bilginin aynı anda hem depolanıp hem de manipüle edilebildiği, süre ve kapasite açısından sınırlı bir sistemdir ve tekrarlama yoluyla ek işlem gören bilgilerin sağlamlaştırılarak uzun süreli belleğe kodlanmasını sağlar. Markete alışverişe gittiğimizde, alışverişten sonra arabamızı park yerinde kolayca bulabilmemiz çalışma belleğine bir örnektir.
Sınırsız ve süresiz bir depo işlevi gören uzun süreli belleğin tek parçalı bir yapıdan oluşmadığı; farklı nitelikteki bilgilerin kodlanma, depolanma ve geri getirilme süreçlerinden belleğin farklı türlerinin sorumlu olduğu kabul edilmektedir. Uzun süreli belleğin bir sınıflaması, ifade edilebilir bellek (declarative memory) ve işlemsel bellektir (procedural memory). İfade edilebilir bellek, dünyayla ilgili genel bilgilerimizi ve kavramları depolayan semantik (anlamsal) bellek ile belirli bir zaman ve mekanda geçen deneyimlerimize dair anılarımızı içeren episodik (anısal, olaysal ya da otobiyografik) belleği oluşturur. Türkiye Cumhuriyeti'nin başkentinin Ankara olduğunu bilmek, Mars'ın bir gezegen olduğunu bilmek semantik belleğe örnektir. Annemizin doğum gününü hatırlamak, eşimizle ilk tanıştığımız yer, gün ve hatta saati hatırlamak episodik belleğe bir örnektir. Tekrarlanan görev ve beceriler için ise işlemsel belleğimizden faydalanırız. Örneğin, araba kullanmak, bisiklete binmek işlemsel bellek için verilen klasik örneklerdir. İşlemsel bellek, daha çok psikomotor becerileri kapsar.
Belleğin farklı türlerinin büyük oranda birbirinden bağımsız ve aynı zamanda birbirleriyle etkileşim içinde olduğu pek çok çalışmada gösterilmiştir. Örneğin, yaşlanma ya da beyin hasarı gibi sebeplerle episodik bellek bozulurken semantik belleğin korunabildiği davranışsal ve nörolojik kanıtlarla gösterilmiştir.
Bellekte bir başka ayrım ise açık ve örtük süreçler arasındadır. Açık bellek, yüzde yüz olmasa da ifade edilebilir bellek; örtük bellek ise işlemsel bellek ile eş anlamlı olarak kullanılır. Geri getirmenin bilinçli olduğu açık belleğe karşılık örtük bellek, bilinçli farkındalık olmadan önceki yaşantıların davranışta kendini göstermesidir. Klavyeyi on parmak kullanmak örtük belleğe, sınavda soruların cevabını hatırlamak açık belleğe birer örnektir.
1970'lerde belleği anlamak için bilgisayarın bilgi işleme mekanizması temel bir model sağlamış olsa da bir bilgisayarınkinden farklı olarak insan belleğinin dinamik, kırılgan ve yanılabilir doğası, bellek araştırmacıları tarafından defalarca ortaya konmuştur. Belleğimiz anılarımızı bir kayıt cihazı gibi bozulmadan saklamaz; hatırlama esnasında bilgiler değiştirilebilir, çarpıtılabilir, boşluklar genel bildiklerimizle uyumlu şekilde doldurulabilir. Hatta hiç yaşanmamış anılar belleğimizin bir parçası haline gelebilir. Belleğimiz bu yapı kuran doğası gereği hatıralarımızı, duygularımız, geçmiş deneyimlerimiz ve beklentilerimiz etkisinde şekillendirerek her geri getirme ile birlikte yeniden inşa eder.
YAZAR
Sonia Amado