Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Oray Eğin Elektrikli otomobilin devri hala neden gelmedi
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Los Angeles

        California kızarmış ekmek üzerine sürülmüş avokadodan iPhone’lara, kaykay kültüründen Kardashian’lara, çimen sularından Disney parklarına kadar dünyada pek çok konuda öncü oldu. Dünyanın yakında dördüncü büyük ekonomisi olmaya hazırlanan bu devlet içindeki devlet her türlü yeniliğin kabul gördüğü bir deney tahtası aslında. Değişim çok hızlı yaşanıyor, hatta burada başlayan akımlar okyanusu geçene kadar doğduğu yerde etkisini kaybediveriyor. Teknoloji şirketlerinin üssünün burada olması da tesadüf değil, California’lılar meraklı ve denemeye hazır. Elektrikli otomobillerin en fazla burada tercih edilmesi de bu açıdan şaşırtıcı değil.

        Geçen kanuna göre 2035 yılına kadar eyaletteki bütün araçlar elektrikli olacak. Önümüzdeki dönemde başkanlığa oynayan eyalet valisi Gavin Newsom bütün dünyaya çevre politikalarıyla öncü olmak istiyor. Elektrikli otomobiller de bu planın önemli bir parçası.12 sene az değil, ama çok da değil. Geçen hafta sonunu Los Angeles’ta elektrikli otomobille geçirdim. Daha epey yol alınması gerektiğini, altyapının burada bile yetersiz olduğunu ve kullanıcıların giderek elektrik otomobillerden daha fazla şikayetçi olduğunu bizzat yerinde gördüm.

        KABLO VE PRİZ KAOSU

        Avis’ten kiralamak için özellikle Tesla seçtim. Beverly Hills’deki bayiye gittiğimdeyse bana ellerinde Tesla kalmadığı için Hyundai’in Ioniq 5 modelini önerdiler. Fiyatı modeline göre 40-50 bin dolar arası değişen bu otomobili teslim alır almaz tedirginliğim de başladı, teslim edene kadar da sürdü. Bu tedirginliğin temelinde otomobili şarj etme problemi yatıyordu.

        ABD’de elektrikli otomobillerin yüzde 80’i evlerde şarj ediliyor. Müstakil ve birçoğu da garajlı evler üzerine inşa edilen California rüyasında araç sahipleri akşam eve dönünce otomobillerini fişe takıyor. Ağır ya da yavaş olması fark etmiyor onlar için. Benim gibi ziyaretçiler ya da evinde ünitesi olmayanlarsa AVM otoparkları ya da kaldırım kenarlarındaki açık alanlardaki şarj ünitelerine mahkum.

        Elektrikli otomobillerin yarattığı sıkıntılar, farklı şarj seviyelerini, kablo çeşitlerini bilmiyorum. Hepsini yaşayarak öğrendim. Tesla prizlerinin farklı olduğunu okumuştum sadece, bu yüzden Ioniq’in sorun yaratacağından korkuyordum. ABD’de elektrikli otomobillerde hala bir fiş standardı yok.

        Bu durum biraz cep telefonları ilk çıktığındaki şarj kaosunu hatırlatıyor: Nokia kullananların şarjı bittiğinde Ericsson sahibi arkadaşlarının kabloları işe yaramıyordu. Cep telefonlarınki şarj kaosu iPhone’lar bu sene lightning kablosundan vazgeçene—AB tarafından zorla vazgeçirilene—kadar bir ölçüde sürdü, ama en azından bu seneye kadar sadece iki farklı standart vardı.

        Avrupa Birliği ve Japonya’nın elektrikli otomobiller için kendi tek tip şarj standartları var; tıpkı yabancı ülkelere gittiğimizde adaptör kullanma zorunluluğu gibi bu prizler de her bölgede farklılık gösteriyor. 2021’de California’da geçen kanunla “J-Plug” denilen J1172 standardı belirlendi. Ancak bu fiş Tesla’larla uyumlu değil; 400 dolara ayrı bir adaptör gerekiyor. Diğer araçlar da Tesla’nın “supercharger” denen hızlı şarj üniteleriyle çalışmıyor.

        Apple gibi kapalı sistem olan Tesla nihayet kendi şarj ünitelerini başka üreticilere de açıyor. GM ve Ford da dahil hemen hemen her marka bundan böyle Tesla’nın NACS prizine göre araç üretecek. Ancak bu 2025’i bulacak. Ama benim kiraladığım ve henüz sadece 1200 mil yapmış Ioniq gibi araçlar da trafikten men edilmeyecek. (2025 model Ioniq de NACS prizle uyumlu.) Otomobili her sene güncellemiyoruz sonuçta. Dolayısıyla sokaklarda kablo kaosu ve şarj istasyonu savaşı devam edecek. Yeni araçlar yollara çıktığında şu anda kendi kullanıcılarına yeten Tesla istasyonları daha da kalabalık olacak.

        BENİM ŞARJ TECRÜBEM

        Los Angeles’taki şarj ünitelerinde farklı otomobillere uygun üç ayrı tabanca var. Bir otomobil park ettiğinde, diğer kablolar müsait olsa bile aracı koyacak yer olmadığı için beklemek zorunda kalıyorsunuz.

        İlk günkü şarj deneyimim Malibu’da bir otoparktaydı. İlkinde kablo uymadı, diğerinde kablo Ioniq’in yolcu tarafındaki “depo”suna yetişmedi. Kalan iki üniteden biri bozuk, diğeri de doluydu. BMW kullanıcısı 45 dakikasının daha olduğunu söylerken aracının başındaydı. Bana süpermarketin otoparkını önerdi. Ancak orada da ağırlıkla diğer araçlara uymayan Tesla üniteleri vardı. Yine uyan diğer iki ünite dolu, bir tanesi de bozuktu.

        Ve hemen herkesin başına benimkine benzer şeyler geliyor. Yapılan bir araştırmaya göre beş sürücüden biri buldukları şarj ünitesinde araçlarını dolduramamaktan şikayetçi. Yüzde 72’si ünitelerin bozuk olduğunu söylüyor.

        Bekleme zorunluluğu bir başka sıkıntı. Pek çoğumuz alışveriş yaparken aracımız şarj olsun istiyoruz ama koca AVM’de üç-beş tane ünite var, onlar da çoğu zaman dolu oluyor. Hemen her yerde otomobilin dolmasını ya da sıranın gelmesini bekleyen sürücüler gördüm. Biraz anti-sosyalseniz bu durumun başka yan etkileri de var; tanımadığınız insanlarla ayaküstü şarj ve menzil muhabbeti yapmak zorunda kalıyorsunuz.

        İkinci tecrübem Venice’te bir otoparktaydı. Bir buçuk saatte sadece yüzde 10 dolunca bunun evlerdeki gibi Level 1 yavaş şarj ünitesi olduğunu anladım. Üç dolar tuttu. Daha sonra aynı gece bir başka AVM’nin otoparkında sıranın bana gelmesini bekleyip hızlı ünitede şarj ettim. O arada da telefonumdan “Suits” dizisini izledim. Ama yeraltında servis olmayan bir otoparkta beklemek, diziyi yukarı çıkıp telefona indirmek, sonra geri gelip arabada oturarak izlemeye çalışmak sevimsiz bir süreçti. Tabii bu şarj ünitelerine ulaşmak için otopark ücreti gibi görünmeyen masraflar da var.

        Otomobilin şarjı hızlı ünitede 11 dolara yaklaşık 40 dakikada yüzde 60’lardan 90’a geldi. (Avis’e en az yüzde 75’le iade etmem gerekiyordu.) Los Angeles’ta bir galon (3.78 litre) benzinin fiyatı 7.40 dolara kadar çıktı; elektrikli otomobil açıdan ekonomik.

        Elektrikli otomobilin ulaşımın geleceği olması için otoparklarda, kamusal alanlarda, yol kenarlarında şimdikinden çok daha fazla şarj ünitesi olması gerekiyor. Belediyeler bu konuda çok hızlı çalışsa da sürücüleri memnun edecek dönemin gelmesine daha yıllar var. Gelecek elektrikli otomobilde, bu tartışılmaz. Ama nasıl bir gelecek olacağı altyapı çalışmalarının hızlanmasına bağlı.

        Tesla’nın “cool” faktörü

        Daha önce de değinmiştim. Steve Jobs o rengarenk Mac’leri piyasaya sürdüğünde bilgisayar dünyasında ciddi bir değişimin başladığı tahmin ediliyordu. Ama hiç kimse bunun ne denli büyük bir devrim olduğunu tam olarak kavrayamadı. 2000’lerin başında beyaz iMac’ler piyasaya çıktığındaysa Mac kullanıcısı olmak, reklam kampanyalarının da etkisiyle ayrıcalıklı bir kulübe üye olmak gibiydi. Mac kullananlar sadece başka Mac kullanıcılarıyla çıkıyordu.

        Nefret ede ede kullandığım PC’den Mac’e geçtiğimde bugün elektrikli otomobillerdekine benzeyen bir ayrışma vardı. Bazı dosyaları PC’de açmak bile mümkün değildi. İlk dizüstü Mac’imde Wifi vardı ama birçok yerde kablosuz internet bile yoktu. Bütün bu sorunlar çok kısa süre içinde çözüldü. Bir ara, geçici olarak PC kullanmak zorunda kaldığımda eski kabuslarım gözümde canlandı. Geriye dönüp bakmadım bile, o gün bugündür Apple ekosisteminin gönüllü bir üyesiyim.

        Kapalı sistem Apple ürünleri hala kullanıcılar için ayrıcalıklı bir dünya. Örneğin kısa mesajların yeşile dönmesi büyük bir kabus, bu konuda şarkı bile var. Birisiyle tanışıyorsunuz, telefonunu veriyor, yazışırken yazışma yeşile dönüyor: İlişkinin bir sonraki aşamaya geçmemesi için yeterli sebep bu.

        Android kullanıcıları, tıpkı PC kullanıcıları gibi, kendi aygıtlarının aslında ne kadar üstün olduğunu iddia edecektir buna karşı. Açık sistem olması, modifiye edilebilmesi gibi özelliklerinden bahsedecekler. Ama Apple ekosisteminde yaşayanlar için bu ayrıntıların hiç önemi yok, hatta pek çoğumuz açık sistemde olmamaktan mutluyuz. Şahsen ben bir de bilgisayar ya da telefonu modifiye etmekle uğraşmak istemiyorum, bu kararı başkaları benim için versin istiyorum.

        Avis’te Tesla sahibi olduğunu söyleyen görevli bana “Elimizde Tesla yok ama Hyundai Ioniq aslında çok daha iyi bir otomobil,” dedi. “O zaman siz Tesla’nızı satıp Hyundai Ioniq alın,” diye yanıtladım. Çünkü benim derdim daha iyi bir otomobil kullanmak değil. Aslında daha önce de Tesla kullanmış, önce memnun kalmamış sonra da bayılmıştım. Togg’u da denedim ve çok beğendim.

        Piyasada Tesla’dan çok daha iyi elektrikli otomobiller var; Mercedes EQ-S bir uzay gemisi adeta. Ama bütün bunlar da umurumda değil, çünkü Tesla, tıpkı dünün Mac’leri gibi, sektörün standardı. Ve en önemlisi “cool” faktörü var. Bu açıdan ayrıcalıklı bir kulüp.

        Özellikle Los Angeles’taki elektrikli otomobillerin yarısının Tesla olduğunu gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim. Eskiden siyah mı beyaz mı iPhone seçenekleri vardı ya, şimdi de ya beyaz ya da siyah Tesla görüyorsunuz. Ağırlıklı olarak da Model 3 kullanılıyor. Elon Musk artan rekabete karşı Tesla fiyatlarını düşürdü, 2024’te 42 bin dolardan başlayacak. Bu hamleyle piyasada daha fazla Tesla olacağı öngörülebilir. Şarj ağının genişliği gibi başka avantajları da var Tesla’nın.

        Bir de tıpkı iPhone’lar gibi teknolojiyi demokratikleştirmesi önemli: Warren Buffet’la pek ortak noktamız yok ama ikimiz de iPhone kullanıyoruz. Tesla da böyle bir otomobil; Steven Spielberg de kullanıyor. Tarih kendini sürekli tekrar ediyorsa, Tesla’nın bir anlamda günümüzün Ford Model-T’si olduğu bile söylenebilir. Bu bir tektipleşme mi yoksa sadelik mi? Karar vermenin zorlaştığı, ama sürekli daha fazla karar vermek zorunda kaldığımız bir dünyada bu gibi standartlaşma insana epey bir vakit kazandırıyor.