Fenerbahçe, Fransız Lille takımı ile 1-1 berabere kalarak Şampiyonlar Ligi umudunu yitirdi.
İlk maçı kaybetmesi, rövanş karşılaşmasının stresli olacağının göstergesiydi. Sarı-Lacivertliler gol yemeden rakip kaleye topu atmak için kodlanmıştı. İlk 20 dakikadan sonra gelişen ataklar pozisyonların yakalanmasına neden oldu.
Aslında futbol şansı Fenerbahçe’nin yanında değildi. İki top direkten döndü. Osaiyi ve Cenk’in şutları ağlara gidebilirdi. Üstelik Szymanski ve Mert Hakan’ın harika şutlarını aynı güzellikle çıkaran Lille kalecisi maçın da kahramanıydı.
Bu sonuç elbette üzücüydü. 40 binin üzerinde taraftar büyük heyecan ve destekle takımlarını coşturmak için çaba gösterdi. Maçın atmosferi harikaydı. Fakat, kaleciye atılan yabancı bir madde tüm bu güzelliğe gölge düşürdü. Hakem oyunu olduğundan fazla durdurdu. Rakip oyuncular çok fazla yerde kaldı. Zaman çalmada her şeyi yaptılar.
Mourinho’nun ilk 11’i ile maçı bitiren takım tartışıldı elbette. İkinci yarı yapılan hamleler Fenerbahçe’nin daha etkin bir oyun oynamasına neden oldu. Sıcak ve nemli bir havada oynanan karşılaşmada Dzeko ve Tadic’le maça başlamak yadırgandı. Cumartesi günü ligde oynayan iki futbolcunun yorgun oldukları gözden kaçmadı. Üstelik 38 yaşında ki Dzeko belki de bu nedenle olacak oyundan düştü.
Yeni transferler Maximin ile sonradan oyuna giren En- Nesyri fizik olarak yetersizdiler. Maximin çok yetenekli bir oyuncu. Topu ayağına aldığında tehlikeli oluyor. Üstelik taraftarı da coşturuyor, heyecanlandırıyor.
90+1 de gelen golle uzatmaya giden karşılaşmada, tur umudu doğmuştu. Rakibin 10 kişi kalması bu düşünceyi pekiştirdi. Fakat, Oosterwolde’nin düşerken eline çarpan top VAR kararıyla penaltı olarak değerlendirildi. Ağır bir karardı. Maçın hakemi kötü bir yönetim gösterdi. Oyunun durmasına Lille oyuncuları gibi ön ayak oldu. Yeterli uzatmayı vermedi. Bunlar futbolun içerisinde olan şeyler. Sonuçta yakalanan fırsatları değerlendirmek gerekiyor. İki topun direkten dönmesi, 3 net gollük pozisyonun harcanması bu düzeyde bir maçta beceriksizlik ve şanssızlık olarak değerlendirebilir. Şunu da belirtmekte yarar var Lille kalecisi kalesini tam anlamıyla gole kapattı. Harika bir oyun çıkardı. Yediği gol arkadaşına çarpan bir toptan geldi.
Fenerbahçe teknik direktörü Mourinho henüz takıma istediği oyunu oynatamıyor. Orta sahanın etkili olamayışı, savunmanın zorlanmasına neden oluyor. Oyunu çok geride kabullenen Sarı-Lacivertliler rakip oyunculara şut şansı tanıyorlar. Yakın oynayamıyorlar. Orta sahada bir tek İsmail’in top kapma gayreti var. Gerçi, bu maçta Szymanski beklenilenden daha iyi bir performans sergiledi. Son dakikalarda oyuna giren genç Bartuğ’un gayreti ve soğukkanlı oyunu da dikkat çekti.
Lille takımı topu tutmada, saklamada, iyi pas yaparak kontra ataklara çıkmada oldukça becerikliydi. 10 kişi kalmalarına rağmen bu özelliklerini en iyi şekilde sergilediler.
Ferdi’nin son anda sakatlanması Fenerbahçe’nin oyun düzenini etkiledi doğal olarak. Mert Hakan bu alanda başarılı olamadı.
120 dakikalık karşılaşmada heyecan yüksekti. Her an gol beklentisi vardı. Sonuç iyi oyunun karşılığı değildi. Bitime iki dakika kala gelen penaltı golünü şansla açıklamak ne kadar doğru olabilir? Yine de oyuna ve kaçan pozisyonlara bakıldığında Fenerbahçe’ye yazık oldu diyebiliriz.