Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Güntay Şimşek Eurofighter Typhoon dengeleri değiştirebilir mi?

        Türkiye’nin savaş uçağı ihtiyacı önümüzdeki ayların değil yılların konusu olmaya devam edecek. ABD’den F-16 alsak da konuşulacak, Almanya Eurofighter Typhoon için onay verse ve Türk Silah Kuvvetleri’nin (TSK) kullanımına girse dahi konuşmaya devam edeceğiz. Çünkü kendi savaş uçağımız KAAN ve onun TSK envanterine ne zaman gireceği de sürekli gündemde olacak.

        Baykar’ın hava-hava etkinliğiyle öne çıkacak Kızılelma’sı ve TUSAŞ’ın hava-kara olarak görev tanımı yapılan ANKA 3 ile jet motorlu insansız hava araçlarıyla (İHA) asimetrik stratejiler geliştirilse dahi önümüzdeki yıllarda yeni savaş uçağı mevzusu gündemimizden düşmeyecek. Planlamalara göre Kızılelma ve ANKA 3 beraber kullanıldığında bir F-16 boşluğunu doldurabilecek seviyelere getirilmeye çalışılıyor, ama maalesef aynı kategoride bir savaş uçağınız yoksa o boşluğun doldurulması zor.

        Öte yandan 5’nci nesil milli muharip uçağımız KAAN göreve başlayıncaya kadar da TSK hava gücünün maliyet hesapları nedeniyle tek ülkeye bağlamış olmanın sıkıntılarını çekeceğiz. Yunanistan, ABD ile Türkiye’ye göre çok daha yakın ilişkileri olmasına rağmen savaş uçağında model ve kaynak ülke çeşitliliğine sahip. Türkiye’nin ABD ile ilişkileri İsrail gibi olmadığına ve müttefiklik ölçüsü de duruma göre değiştiğinden tek kaynağa bağımlı olmanın getirdiği sorunlar için artık geç de olsa daha fazla teyakkuz halinde olacağız.

        Milli Savunma Bakanlığı 2005’te ‘Bilgiye Çağrı’ (Request For Information) yapıp akabinde çıktığı ihaleyle TSK filosunun İngiltere, Almanya, İtalya ve İspanya ortak üretimi Eurofighter Typhoon ile çeşitlendirme imkânı doğmuştu. Hatta tüm kaynak kodların paylaşımı da Türkiye’ye teklif edilerek projeye ortak olmamız istenmişti. Şirket yetkilileri o dönem beni de ziyaret ederek bu konuyu detaylı bir şekilde anlatmışlardı. Türkiye bu teklife o dönem “evet” demiş olsaydı, teknoloji transferi imkânı da olacaktı. Ama TSK filosundaki Amerikan üretimi savaş uçakları ve lobiler sebebiyle yeniden F-16 alımı yapılarak Eurofighter Typhoon’a sıcak bakılmadı.

        Avrupa ile havadan yakınlaşma ihtimali Türkiye’nin Eurofighter’a mesafeli durmasıyla kapanmış oldu. Böylece bir yandan ABD’nin kaynak kodlarını paylaşmadığı F-35 savaş uçağı program ortaklığına devam ettik, diğer taraftan da yeni F-16 uçakları sipariş ederek bağımlılığımızı üst seviyeye çıkardık. Geçen süre içinde ABD ile yaşanan sorunlardan umalım bir ders alınmıştır.

        Fakat savunma sanayinde sivil ve askeri bürokrasi üzerindeki lobilerin etkisini de yabana atmamak gerekir. Dışardan hazır ürün almak, mevcut ithal ürünün devamlılığını sağlamak, içeride hamasetle yerli ve milli sıfatla üretilen, ama önemli bileşenleri ithal olan ürünlerin ön plana çıkarılması gibi sorunlar da var.

        Gerçek yerli ve milli bir ürünün pazarda tek başına yer edebilmesi TSK envanterine girebilmesi imkânsız gibi bir şey. Özel sektörden bir şirket başarılı bir ürün geliştirmişse önü kesinlikle vakıf şirketleri tarafından kesilir. Havelsan’dan bir örneği geçmişte yazmıştım. Mesela Aselsan’ın da bir platform aracında kullanılmak üzere kendisinden ürün talep eden bir savunma sanayi şirketine, o ürünü rekabetçi olmaktan çıkararak üç katı fiyat verdiğini biliyorum. Aynı şirketin, aynı ürünü 3’te bir fiyatına yurtdışından aldığını sonra da kendisinin daha düşük maliyete ve daha iyisini geliştirdiği bilgim dâhilinde.

        Yukarıdakine benzer hikâyeler sektörde fazlasıyla mevcut. Sebebi basit: Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) ile kamu, yarı kamu ve vakıf şirketleri çok fazla içli dışlı.

        Türkiye’nin böyle bir manzarası içinde Millî Savunma Bakanlığı kaynaklarının son yaptıkları açıklamalara göre Eurofighter tedariki konusu iki bakanlık arasında görüşülüyormuş. Tedarik konusunda kilit ülke ise İngiltere. Eurofighter’ın en üst modelini alma talebimiz var, fakat karşı taraf bu konuyu da pazarlık yapacak gibi görünüyor. İlk aşamada 20 olmak üzere toplam 40 uçak istiyoruz. İlk 20 adedin hazırdan olan eski varyant olabileceği de ifade ediliyor.

        Öte yandan ABD ile görüşmeler de devam ediyor. Türkiye önceliği yine F-16 tedarikine veriyor. Evet, filoda çeşitlilik maliyet demek, ama tek kaynağa bağımlı olmanın getirdiği sorunları para da çözemeyebiliyor. Dolayısıyla stratejinin iyi kurgulanması şart. Dört ülkenin projesi olarak bilinen Eurofighter Typhoon’a Türkiye’nin beşinci ortak olması istenmişti, reddettik. Şimdi karşı tarafı ikna etmeye çalışıyoruz. Hiçbir şekilde elimiz F-16 ve Eurofighter için güçlü değil. Hangi taraftan alacaksak alım bedeli de biraz ağır olacak.

        Liste fiyatları üzerinden en pahalı 8 savaş uçağı (milyon dolar)

        1 Lockheed Martin F-35 177
        2 Lockheed Martin F-22 Raptor 143
        3 Eurofighter Typhoon 124
        4 Boeing F-15EX 117
        5 Dassault Rafale 115
        6 Saab JAS 39E/F Gripen 85
        7 Boeing F/A-18E/F Super Hornet 66.9
        8 Lockheed Martin F-16 Block 70/72 63

        Kaynak: Aerotime

        MALTEPE BELEDİYE BAŞKANLIĞI'NA "HAVALI PROFESÖR" ADAY

        Maltepe Üniversitesi’nde iki dönem rektörlük yapan ve Maltepe’yi çok iyi bilen Prof. Dr. Şahin Karasar’ın, Maltepe Belediye Başkanlığı için AK Parti’den aday adayı olarak başvurduğunu öğrendim. Karasar, havacılık sektörünü de yakından tanıyan, bazı mevzuatların ve düzenlemelerin hayata geçmesinde emeği olan ve Türk Hava Yolları (THY) Eğitim Başkanı olarak da görev yapmış bir isim. Aynı zamanda dünyadaki gelişmeleri yakından takip eden, bilen, meraklı, çözüm odaklı, çalışkan, vizyoner ve dinamik yapısıyla tanınıyor. Airport programımda da ağırladığım Prof. Dr. Şahin Karasar’a yeni yolculuğunda başarılar…