TÜİK aralık ayı ile birlikte 2024 yılı finansal yatırım araçlarının getirisini açıkladı. Bitişikte yer alan tablonun özellikle son sütunu önemli. Çünkü yıllık bazda hem yatırım araçlarının yıllık ortalamasını veriyor hem de arındırma işlemini yıllık ortalama enflasyonla yapıyor. Ortalama hem daha gerçekçi bir resim sunuyor hem de başka hesaplayan yok.
Biz bireysel finansal yatırımcılar için önemli olan tüketici fiyat endeksini baz alarak analiz yapıyoruz. Dolayısıyla da tüketici fiyatlarının yıl sonu değil yıllık ortalamasını dikkate alıyoruz.
TAHVİLDE REKOR KAYIP %40
➔ İşte bu endekse göre devlet iç borçlanma senetlerinin geçen yılki nominal kaybı yüzde 4.90, reel kaybı ise yüzde 40 ile rekor düzeye yükseldi. Önceki yılki kayıp yüzde 27.54 idi. Reel kayıptaki artış daha çok 2024’te ortalama enflasyonun daha yüksek olmasından kaynaklandı.
➔ Altı ana finansal yatırım aracından ikisi faiz enstrümanı. İkincisi de Türkiye’de en yaygın kullanılan TL mevduat. TL mevduatın nominal getirisi yüzde 40.78, tüketici enflasyonundan arındırılmış reel kaybı ise yüzde 11.19’u buldu.
➔ Mevduatın önceki yılki reel kaybı yüzde 20.80 olmuştu. Kayıptaki azalma nominal faiz oranlarının önceki yıla göre yükselmesiyle gerçekleşti.
➔ Ancak bu yükseliş de enflasyonu yakalamaya yetmedi.
MEVDUATTAN REEL KAYIP %10
➔ Dünkü yazımda nominal yüzde 45 ve reel olarak sıfır getiri düzeyinde belirttiği 3 aylık mevduat faizi yüzde 44,38’lik yıl sonu enflasyonundan arındırılmıştı. Ayrıca mevduat faizlerinden ilgili dönemin stopajları bireyler için kesilerek hesaplanmıştı.
➔ TÜİK’in hesabı ise brüt faiz, ortalama faiz ve 2024’ün yüzde 58.51’lik yıllık ortalama enflasyonu üzerinden yapılıyor.
➔ Düşmekte olduğu için de yıllık ortalama enflasyon yıl sonuna göre daha yüksek. Bu nedenle ortalama enflasyondan arındırılma sonrasında mevduat faizlerinde yüzde 10 gibi ciddi bir reel kayıp oluşuyor.
➔ 2024 yılı hem faizlerin zirve yaptığı hem de rekor düzeyde kayıpların yaşandığı bir yıl olmuş.
➔ Nasıl olduğu ortada.
➔ Tasarruf sahiplerinin bir kısmı da söylenene değil sonuca bakmış zaten.
➔ Bu nedenledir ki, geçmiş yıllardan gelen bunca kredi artışına, parasal genişlemeye, gelirler artışına rağmen mevduatlardaki artış sınırlı kalıyor.
GAYRİMENKUL 2 YARIDA CANLANDI
➔ Çünkü finansal yatırım araçlarının getirileri yeterince cazip gelmiyor.
➔ Sadece faizli enstrümanlar değil, yine aynı tabloya bakarsak yıllık ortalama olarak tek altın reel bir kazanç sağladı. O da yüzde 8 ile sınırlı. Reel kayıp dövizlerde yüzde 12.7’ye varırken borsada yüzde 4.5 düzeyinde kaldı.
➔ Finansal piyasalarda yeterince alternatifi bulamayan para ve tasarruf sahipleri de fiziki mallara, harcamaya, reel yatırımlara yöneliyor. Özellikle de gayrimenkul ve otomobil bu yönelimde başı çekiyor.
➔ Yılın ikinci yarısında gayrimenkul piyasasında erken başlayan canlanmanın nedenini buna bağlıyoruz.
➔ Hatta gayrimenkul yatırımları yurt dışında da büyüyor. Yurtiçi yerleşiklerin yurtdışı gayrimenkul yatırım tutarı 2 milyar dolara yaklaştı. Beşte bir peşin, beşte dördü kredi kullanıldığı varsayımıyla 2 milyar dolarlık gayrimenkul alımının toplam boyutu 10 milyar dolara çıkar ki, ciddi büyüklükte bir rakam.
➔ Yurtiçi finansal sisteme uygulanan kredi kısıtlamaları ve faizlerin yüksekliği yurtdışına yönelimin bir başka nedeni.
➔ Diğer nedeni de yurtiçi yerleşiklere döviz bazında kira sözleşmesinin yasaklanması. Yurtdışı gayrimenkuller de zaten “dolarla kira” diye başlıyor.
➔ 2024 yılında TL’ye verilen faiz, gerçekleşen enflasyona göre pek yeterli olamadı. Yıl sonunda yapılan hesaplar bunu net şekilde ortaya koyuyor.
OTOMOBİL SATIŞLARI REKOR KIRDI
➔ Bu durumu önceden görenlerin bir kısmı da otomobil almayı tercih etti.
➔ Sıkı para politikasına rağmen hanehalkı ve şirketler otomobil alımlarına rekor kırdıracak şekilde para yetiştirdi.
➔ Bu nedenle yeni açıklanan yıllık otomobil ve hafif ticari araç satışları tüm zamanların rekorunu kırdı. Hatta her seçimde patlama gösteren satışlar 2023 seçimlerinde benzerini yaşadı, rekora ulaştı. Ama 2024’te yerel seçimler sonrasında satışlar durmadı, aynı hızda devam etti.
➔ 2023’e göre 2024’te 13 bin otomobil daha fazla satıldı ve 980 bin adede ulaşıldı. Bu nedenle otomotiv ithalatı ancak yüzde 1.8 düştü. Yine 32 milyar dolarlık bir ithalat faturası karşımıza çıktı. Yüzde 1.8’lik düşüş de otomobil dışındaki kamyon, tır gibi ticari araçların ithalatının azalmasından kaynaklandı.
➔ Otomobile talep artışında döviz kurunun olması gerekenden düşük tutulduğuna inanılması da kısmen etkili oluyor. Ne de olsa otomobil satışlarının üçte ikisi ithal.
➔ Düşük kurdan satın almak ucuza almak demek. Bir süre sonra kur yükseldiğinde otomobilin fiyatı da yükselecek. Bu beklentiye girenlerin kur artışı tahmini de elbette çok erkene çekilmiş oluyor.
➔ Genelde otomobil satıcılarının görüşü böyle. Bu beklenti doğru çıkar veya çıkmaz göreceğiz ama şimdilik otomobil satışlarını artırıcı etkisi olduğunu söylemek mümkün.
FAİZ YOK AMA YÜKSEK KAZANÇ VAR
➔ Politika faizi 2024 yılının 9 ayında yüzde 50 olarak uygulandı. Bundan önce en son 2002 yılında yüzde 50’nin üzerindeydi. Sonrasında faizler tek haneli rakamlara kadar düştü ama 2008 yılına kadar da reel pozitif kalmaya devam etti.
➔ Küresel kriz öncesine kadar ekonomi yönetiminde yer alan bakanlara, Hazine’ye ve IMF’ye göre de Türkiye’de yüzde 7 dolayında reel faiz normaldi.
➔ Ancak 2008 Küresel Krizinde bütün dünyada faizlerin tarihsel en düşük düzeylerine gerilediği, hatta küresel çapta devlet tahvillerinin yaklaşık üçte birinin negatif faizle işlem gördüğü bir 10 yıl yaşadık.
➔ Bu durum kendini Türkiye’de de gösterdi. Denilebilir ki parasını faizde değerlendirenlerin yüzü 2008 sonrasında bir daha gülmedi.
➔ Pandemi ile birlikte dünyada ve Türkiye’de ortaya çıkan yüksek enflasyon çerçevesinde faizler yeniden yükseltilerek 22 yıl öncesine geri döndü. Fakat, o dönemin reel faizlerden eser bile yok. Devir değişti.
➔ Ancak para sahiplerinin rant düzeyinde diyebileceğimiz oranlarda farklı alanlardan yüksek kazançlar sağlaması değişmedi.