Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Abdurrahman Yıldırım Faizde ve kredide yeni dönem
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Önce çift haneli rakamlara çıkan ardından yüzde 85.5 ile zirve yapan enflasyonun bu kadar yükselmesinin ana nedeni para politikasıdır. Paranın miktarının bol ama fiyatının veya faizinin yanlış yerde olmasıdır.

        Mal ve hizmet fiyatlarının dörtte biri, üçte biri veya yarısı düzeyinde tutulan faizler üzerinden borçlanmak büyük avantaj yarattı. Doğal olarak herkes borçlanmaya asılınca seçici kredi politikasına geçildi. Herkese kredi yok denildi. Yatırım, ihracat, üretim ve istihdam denilerek seçilen şirketlere kredi verildi.

        ➔Faizler negatif derin düzeye indi ama getirilen idari kararlarla kredi kullanımını da düştü. İş dünyasının büyük kısmı ilk kez bu ölçüde krediye erişememekten şikayet eder hale geldi.

        ➔Zararına ticareti ekonominin doğasına aykırı, kimse yapmaz. Özel bankalar da negatif faizlerle zarar edecekleri kredileri vermekten imtina ettiler. Kredi piyasası kilitlendi.

        ➔Aynı zamanda seçimlerin üzerinden 3 ay geçti. Yeni ekonomi yönetimi piyasa ekonomisini çalıştırdığını ispatlamış ve uluslararası piyasalarda kendini kabul ettirmiş Mehmet Şimşek öncülüğünde oluşturuldu.

        YABANCILAR HENÜZ NİYE YOK?

        ➔Fakat dışarıdan doğru dürüst sermaye akışı henüz başlamadı. Sıcak para olarak 2 milyar dolara yakın bir sermaye geldi ama bu para sadece borsayla sınırlı kaldı. Devlet iç borçlanma senetlerine ve doğrudan yatırımlara kayda değer sermaye girişlerini henüz göremedik.

        Yine yurtiçi yatırımcıların davranışı, 2023 seçimleri gibi bir büyük belirsizlik kaynağı geride bırakılmasına, seçim sonrası TL’nin yüzde 25 değer kaybetmesine karşılık, fazla değişmedi.

        ➔Henüz dövizden TL’ye güçlü bir geçiş yok. Kur Korumalı Mevduat en gözde yatırım aracı ve bundan kimse vazgeçmek istemiyor.

        ➔Bundaki en büyük neden de TL’nin fiyatının yanlış yerde olması. Bu yanlışlık 2003 yılı baz alınan değerlerle Reel Efektif Kura göre yarı fiyatına inmesine rağmen sürüyor. TL’nin değeri çok düştü diye kimse trene binmek istemiyor.

        ➔Çünkü TL’nin sahibi kurum Merkez Bankası’nın para politikası bu güveni veremiyor. Hem paranın miktarı çok hem fiyatı, yani faizi reel olarak dünyanın en negatif düzeyinde.

        ➔Parasal otoritenin negatif faizleri sürdürmesi kendi parasına biçtiği değeri gösteriyor ve yerli paradaki değer kaybını destekliyor.

        Faizi reel olarak düşen ve değer yitiren bir para birimine, o parayla işlem gören varlıklara yatırım getirisi kur farkını aşacaksa yapılır. Demek ki bu beklenti sadece hisse senetleri için varmış.

        DÜNYANIN EN NEGATİF FAİZİ

        ➔Geçen hafta 7.5 puan artışa gitmesine karşılık politika faizinin geldiği yer yüzde 25. Önümüzde bir yıl içinde beklenen enflasyonun yaklaşık yarısı düzeyinde. 33 ülkelik listede Türkiye halen en derin negatif faizi uygulayan ülke olarak yer alıyor.

        ➔Halen yüzde 47.7 olan enflasyon için TCMB’nin yılsonu tahmini yüzde 62. Gelecek yıl sonu için de yüzde 33. Bunun ortalaması yüzde 47.5 eder. Önümüzdeki bir yıldan fazla zamanda bizzat Merkez Bankası’nın tahmin ettiği enflasyon düzeyi bu. Hesaplar buna göre yapılacak.

        ➔Buna göre yüzde 25 politika faizi yüzde 15 düzeyinde negatif getiri demek.

        ➔Dolayısıyla Merkez Bankası’nın ileriye yönelik yönlendirme yapması ve faizi artırmaya devam edeceğinin işaretini ve güvenini vermeli ki sonuç alabilsin.

        ➔Faiz artırım kararının alınmasında çok zorlanıldığını tahmin ediyorum. Sayın Mehmet Şimşek bu sırada bunalmış olacak ki, bir vatandaş gibi tek başına alışveriş merkezinde kumpir yemeye çıkmış, böyle bir fotoğraf vermiş.

        ➔Eğer durum böyleyse yönlendirme işini bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan yapmalı ki, etkili olsun.

        ➔O zaman piyasa faizleri politika faizinin üzerinde seyreder, enflasyonist beklentiler azalır ve TL’ye geçiş kararları verecek olanların işi kolaylaşır.

        FAİZLERDE 40-50 BANDI

        ➔Merkez Bankası’nın politika faizini 7.5 puan artırmasının ardından muhtemelen bankalar yeni haftaya hem mevduat faizlerini hem kredi faizlerini artırarak başlayacaklar.

        ➔Yine bu hafta TCMB’nin önceki hafta sonu aldığı vadesi dolan KKM’lerin yarısının TL’ye döndürülmesi kararının uygulaması başlayacak. Mevduat faiz artırımı bunun için de gerekliydi ve geçişleri kolaylaştıracak.

        Peki faizler nereye kadar yükselebilir?

        ➔Gelecek bir yılda ortalama bazda enflasyonu yüzde 47.5 düzeyinde alır ve hesapları buna göre yaparsak mevduat faizlerinin bu orana yakınsaması lazım ki cazip olabilsin. Ne de olsa faiz geleceğe yönelik bir sözleşme. Reel olması için de beklenen enflasyon düzeyinin üzerine çıkarılması gerekir.

        ➔Bu oranlardan toplanan mevduattan bankaların kredi verirken kar edebilmeleri için de yüzde 50’nin üzeri bir faizle mümkün olabilir.

        Paranın fiyatı normalleştikçe ve piyasa koşullarına uydukça hem mevduat tarafındaki tuhaflık ki, kaçabilen herkes TL mevduattan kaçıyor, KKM yapıyor ve diğer araçlara yöneliyor, ortadan kalkacak hem de kredi piyasası çalışmaya başlayacak.

        ➔Paranın fiyatının doğru yere yaklaşması veya gelmesi piyasa mekanizmasını çalıştıracak. Tıpkı bundan iki yıl, üç yıl önce çalıştığı gibi.

        İKNA İÇİN 5 KAYDA DEĞER ADIM

        ➔KKM’den TL’ye dönüşü başlatmak ve bunun bedelini ödemeyi göze almak seçim sonrası atılan doğru adımlardan biri.

        ➔Ancak girilen bu yolda ilerlemek gerektiği ve bunun zor olduğu, daha yapacak çok iş bulunduğu açık.

        ➔Fakat dışarıdan sermaye akımını başlatmanın, içeride TL’yi cazip hale getirmenin ve enflasyonla kalıcı bir şekilde mücadele etmenin başka yolu yok.

        ➔Yabancı sermayedar getireceği paranın KKM ödemelerine, Merkez Bankası’nın kuru baskılamak için piyasaya döviz satmasına gitmesini istemiyor.

        ➔Çünkü günlük işlerde ve harcamalarda kullanılacak yabancı para kaynaklarının daha sonra geri dönüşünün zor olacağının bilincindeler. Bu nedenle de seçim sonrasında üç aylık zaman geçmesine karşılık henüz güçlü bir sermaye akımı yok.

        ➔İşte yerlisi ve yabancısı ekonomik aktörleri ikna etek için şimdiye kadar 5 kayda değer adım atıldı.

        Vergi artışlarına, iç talebi azaltmaya, rezervleri artmaya ve son olarak KKM’den dönüş ile güçlü faiz artırımına gidildi.

        İLK POZİTİF TEPKİ YABANCILARDAN GELEBİLİR

        Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de ekonomide girilen yolda 19 Eylül’de ABD’den başlayarak Londra ve sonra IMF toplantısı nedeniyle Fas’ta uluslararası yatırımcılara görüşecek ve onları Türkiye’ye yatırıma ikna etmeye çalışacak.

        ➔Faiz ve dolayısıyla fiyat mekanizmasının yerine oturmasına, alınan önlemlere en erken tepkiyi, gelişmeleri uzaktan izledikleri ve yerel havaya kendilerini kaptırmadıklarından dolayı yabancılar verebilir.

        ➔Nitekim Reuters hafta sonu geçtiği analizde “dev faiz artırımı ardından yabancı yatırımcıların geri dönmeyi düşündüğünü” yazdı.