Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Dün ele aldığımız altın ithalatının yılın 7 aylık döneminde yüzde 150 artarak 21.3 milyar dolara, yıllık artışın da 32.9 milyar dolara yükselmesi ve dış ticaret açığının dörtte birini oluşturmasına karşı kamu yönetiminden önlem adımları geldi.

➔Anadolu Ajansı altın ithalatına kota uygulama hazırlıklarının yapıldığını duyurdu. Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı çalışmaları yürüyor.

➔BİST Altın Piyasası’nda işlem yapmaya yetkili aracı kuruluşlar için ithal edebilecekleri altın miktarı önceden belirlenecek. Dolayısıyla ithalata sınırlama getirilmiş olacak.

2013-2022 arasındaki 10 yılda Türkiye’nin ortalama altın ithalatı yıllık 192.3 ton. Bu yılın 6 ayında yapılan ithalat ise 181.1 ton ile yıllık ortalamaya yaklaşmış durumda.

➔Geçen yılın ilk yarısında yapılan ithalat ise 47.4 tondu. Miktar bazında 6 aylıkların karşılaştırmasında artış oranı yüzde 286 ile çok daha yüksek.

➔Üstelik bu yılın bir özelliği var. Mart ayından itibaren getirilen kısıtlamada döneminde Merkez Bankası yurtiçi talebi karşılamak için kendi rezervinden 102 ton altın satışı yaptı. Yani aynı tutarda altın ithalatını ikame etti.

YARIM GRAM ALTIN BASILMAYACAK

➔Buna rağmen ithalatın 33 milyar dolara ulaşması kısıtlama önlemlerini beraberinde getirdi.

➔Kota uygulaması hazırlanırken bugün Resmi Gazetede yayımlanan karara göre AB dışı ülkelerden altın ve bazı mücevherlerin ithalatında yüzde 20 ek vergi uygulanacak.

➔Yine alınan başka bir kararla altın bir gramın altında basılmayacak. Özellikle fiyatların artması üzerine önce çeyrek altından yarım çeyreğe, sonra gram altına yönelim oldu.

➔Döviz kurlarının artmasıyla altın fiyatları yoluna devam ettikçe insanların alım gücü düştü ve düğünlerde takılan altınlarda talep azalması meydana geldi. Ortaya da yarım gram altınlar sürüldü. Sonunda ona da yasak geldi. Artık 1 gramın altında altın basılamayacak.

➔Kota uygulamasının resmileşmesiyle birlikte altın sektöründe olumsuz etkileri söz konusu olacak.

➔Altına erişimin maliyeti yükselecek. Çünkü miktarda kısıtlamaya gidilecek.

Altın kayıt dışı yollardan ve kaçak olarak ülkeye sokulması her zaman mümkün. Bu eğilimler yeniden hızlanacak ve maliyetleri artıracak.

MÜCEVHER İHRACATI NE OLACAK?

➔Altını hurda veya külçe şeklinde ithal edip işleyip ihraç edenler ise belki en çok etkileneceklerin başında gelecek.

➔Altının Dahilde İşleme Rejimi altında yurda getirilmesinin ardından işlenmesinden dolayı elde edilen katma değer kg başına bin dolar ile 5 bin dolar arasında değişiyor. Ortalama 2.500 dolar alınırsa, ithalatın kısıtlanması ile bu katma değer azalabilir. Mücevher sektörü pazar kaybedebilir.

➔Yılın ilk yarısı itibariyle Türkiye 3 milyar 50 milyon dolarlık mücevher ihracatı gerçekleştirdi. Geçen yılki ihracat 5.9 milyar dolar ve 2021’deki 6.8 milyar dolardı.

➔Altını geçmişten beri çok seven bir toplum olarak kısıtlama elbette sevimsiz ve ülkenin bu alandaki potansiyelini kullanmasını önleyici.

➔Türkiye bölgesinde altına önemli ölçüde merkezilik yapıyor. İstenirse var olan bu piyasanın daha geliştirilmesi ve İstanbul’un altın merkezi haline getirilmesi mümkün.

➔Gelelim altına bu dönemde niye bu kadar yoğun talep olduğuna.

➔Seçimler bir büyük belirsizlik kaynağıydı. Enflasyon ve döviz kurlarındaki oynaklık ve yükseklik de malum. Altın servetin veya sermayenin iyi bir koruyucusu, hatta saklayıcısı.

➔Nitekim seçim sonrasında döviz kurlarında yaşanan artış sepet bazında yüzde 35’in üzerine çıktı.

➔Altın fiyatları, dünya fiyatlarından bağımsız yurtiçinde döviz kuru kadar artı. Bir anlamda altına yatırım dövize yatırım anlamına geliyor.

ALTIN, TÜRKİYE’DE KURLA YÜKSELDİ

➔Altının dünya fiyatında ise değişiklik oluyor. Seçim öncesinde onsu 1946 dolardı. Haziran sonunda 1893 dolarda en düşüğüne indi, 27 Temmuzda da 1982 ile en yükseğe çıktı. Bugün ise 1933 dolar civarında seyrediyor.

➔TL bazında işlem gören gram altın ise seçim öncesinde 1250.28 TL’den 1.679.48’e çıktı ve yüzde 34.3 yükseldi.

Dünya fiyatlarında artış yok hatta küçük oranlı bir düşüş var. Altın fiyatlarındaki artış döviz kurunun yükselmesinden ya da TL’nin değer kaybından kaynaklanıyor.

➔Çünkü altın büyük ölçüde ithalatla karşılanıyor ve fiyatı dünyaya bağlı.

26 Mayıs’ta 8 Ağustos’a kadar döviz kuru sepet bazında yüzde 37 artarken, TL yüzde 27.4 düzeyinde geriledi.

SEÇİM SONRASI TL’DE KAYIP %27

2.5 aya varmayan bir dönemde eğer finansal varlık TL ile değerlendirilseydi reel kayıp yüzde 27 olacaktı. İşte altına bu kadar talep artışının asıl nedeni burada.

➔Sadece altın değil, otomobil de, değerli saatler de, yatlar da, elektronik eşya da aynı şekilde değerlendiriliyor.

➔Arsa arazi, konut gibi gayrimenkulü saymıyorum bile.

➔Hatta kredi kartlarının şişmesinde bile TL ile borçlanıp mal ve finansal araç satın alma saiki daha baskın.

TL ile borçlanan kazanıyor, çünkü en çok değer kaybeden o. Borcu reel olarak daha düşük geri ödeme baştan kazançlı çıkartıyor ve rant yaratıyor.

➔Bütün bu aşırılıkların ve bozulan dengelerin temelinde TL’nin değer kaybı ve derin negatif faiz yatıyor.

Bedeli ise enflasyon yoluyla bütün tüketiciler ama asıl da TL ile tasarruf edenler ve yerli paradan kaçamayanlar ödüyor.

➔Konut kiralarının yüzde 25 ile sınırlandırılmasını ise konutun değer artışından elde edilen yüksek karlardan bir ölçüde kırpılma olarak değerlendiriyorum.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar