X

Günün gelişmelerini anlık takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

Takipte Kalın

Konu Sezen Aksu’dur ve onun medyadaki üst düzey yönetici dostları ve medyadaki klanı tarafından korunduğu iddiasıdır...

Oray Eğin’in tabulara karşı herkesi karşısına almak pahasına yaptığı sivri ve bazı doğruları içinde barındıran çıkışlarını anlıyorum ve bir genç kuşak yazarın zaman zaman hiç katılmadığım görüşlerindeki sivrilikleri çok çarpıcı ve olağan buluyorum...

Sezen Aksu tabusunun üzerine gitmesi bir genç yazar olarak ne kadar doğruysa da, Sezen Aksu olayı onun sözettiği korumalardan ibaret değil...

Bu ülkede eğer korunan bir sanatçı kontenjanından bahsedilecekse, bunu Sezen Aksu’ya indirgemek elinde sevgi kartının dışında hiçbir gücü olmayan Sezen’e büyük haksızlık...

Gerçek olan şu ki, bir bölüm magazin medyası, Türkiye’nin bütün sanatçı piyasasını eline alabilmek, kimi indirip kimi çıkartacağına kendisi karar verebilmek için, Türkiye’nin bütün değerlerinin üstüne acımasızca ve hunharca saldırıyor...

Onlar için tek kıstas, “Tek tek bütün sanatçılar bugün onlar için ne yaptılar” kıstasıdır...

İstedikleri haberler, istedikleri görüntüler, istedikleri sunuculuklar sanatçılar tarafından yapılıyorsa hatta magazin baronlarının isteklerini yerine getiriyorsan, “dokunulmayan sanatçı” ünvanını kazanıyorsun...

Medya baronlarının bitmek tükenmek bilmeyen taleplerini yerine getirmeyi kendisine yediremeyen bir Okan Bayülgen, bir Harun Kolçak her an montajlanmış rezil bir görüntünün öznesi olabiliyorlar...


***

Oray bilmeli ki, elinde gücü olanlar terör estirirler...

Zavallı Sezen’in elinde sevgi kartının dışında hiçbir gücü yok...

Sezen ancak bu kadar yıllık sanatçılığının hatırına, dillerde mutlaka okunan sonsuz parçalarının anısına, dost bildiği iki üç gazeteciye telefon edip zor bela bir şeyler rica edebilir...

O ricayı edip etmediğinden bile emin değilim...

7 yıllık Genel Yayın Müdürlüğü’mde ve 17 yıllık programcılığımda, Sezen “Benden talep eden sanatçılar listesinde” hiçbir zaman olmadı...

Oysa talep de edebilirdi...

Sonuçta onun talebini yerine getirip getirmeme konusunda karşınızdaki hürdür, çünkü Sezen’in elinde o talebin yerine getirilmemesi halinde uygulayacağı bir yaptırım yoktur...

Oysa bugün savaş baltalarını 40 yılın Sezen’i için çıkaran, bir kısım magazin medyası kendi sınırsız imparatorluklarını tanımayan herkesi kamera terörüyle sindirebilmekte, en rezilane görüntüleri evinin önüne, penceresine, restoran içlerine sokarak, sanatçılar için bir Frankeştayn haline gelebilmektedir...


***

Bu piyasayı idare etmek, sanatçı ya da ünlü herkesi manipülatif haberlerle sindirip istediklerini yaptırabilmek ve daha fazla daha fazla kazanabilmek için sonsuz bir ihtirasın cenderesinde hayatı zalimleştiren magazin baronlarının şimdi de Sezen’i hedeflemelerine hiç şaşmam...

Onlar iyi olan, klasik olan, değer olan her şeye saldıracaklar ki, değersizlik kazansın ve sonuçta onlar kazansınlar...

Sevgili Oray’a bir soru:

Elini vicdanına koysun ve bir süre düşünerek cevabını sadece kendisine versin...

Bu piyasada, Sezen’den daha çok korunan hangi sanatçılar var?..

Hani kimler hakkında, kimseler korkudan bir şey yazamıyorlar, söyleyemiyorlar, başıma kim bilir hangi belalar gelir deyip sinip susuyorlar?..

Magazin terörünün koruduğu, bir de korumayıp lime lime etmeye çalıştığı sanatçıları bir gözünün önüne getirsin Oray...

Sonsuz bir hırs, sınırsız bir ihtirasın uğruna bir zamanlar en yakın arkadaşı olduklarına bile en ağır televizyon terörünü uygulamaktan çekinmeyen, istediği sanatçıyı çıkartıp, istediği sanatçıyı yerin dibine batıran, rezil görüntülerle insan onurunu ayaklar altına alanların at oynattığı düzenin yanında Sezen’in nasıl bir gücü ve ne gibi bir etkisi var ki?..

Onların sonsuz ve sınırsız hükümdarlıkları için Sezen gibi bir değeri de yemek istediklerinden kuşkum yok...

Genç ve çok zeki bulduğum bir yazara bir tek önerim olabilir...

Tabularla savaşmak için teröristlerle savaşmak gerekir...

Sezen eğer hatır için bir şey yaptırabiliyorsa ne mutlu ona...

Ona gönül borcu olan o kadar insan varmış demek ki hayatında...

En yakınlarını harcamaktan çekinmeyen magazin teröristlerinin bir gün ellerinden silahları gittiğinde onlara gönül borcu olduğuna inanan tek bir kişi olacak mı acaba yanlarında?..