Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KAR yağışı açısından geçtiğimiz yıllara nazaran kış sezonunu son derece verimli geçirdi kayak merkezleri.

        Gayet erken başlayan sezon, mart sonu gibi sona erecek.

        Geçen hafta sonu Uludağ’daydım.

        Uludağ ana baba günü diyebilirim. Gece de gündüz de hayat son derece haraketli. Uludağ’ın ikinci bölgesi, yıllarca birinci bölgenin sosyal hareketliliğini yakalayamamıştı. Bu sene Kaya Hotels grubunun hizmete soktuğu otelin bünyesindeki DROP Lounge ile Sess Bar bölgeyi çekim merkezi haline getirmiş. Usta işletmeci Cemal Yarar’ın ve deneyimli ekibinin de bunda payı büyük.

        Birinci bölgedeyse, kayağın ardından Alkoçlar Chalet’nin şömine başında buluşmak yine çok revaçta.

        Grand Yazıcı Hotel’in Wine House adlı restoranı canlı müzik eşliğinde akşam yemeği yemeyi sevenlerin gözdesi. Geceyi uzatanların adresi ise Redroom Club.

        Karda voleybol

        GEÇENLERDE Erciyes’te kaldığım otelin yanı başında düzenlenmesine rağmen seyredememiştim kar voleybolu denen bu yeni sporun müsabakalarını.

        Bu hafta Avrupa Kar Voleybolu Turu’nun Uludağ ayağı vardı. Seyircinin ve spor basınının ilgisi gayet yoğun bu yeni spora, naklen yayınlayan TV kanalları bile var.

        Kurallarından bihaber olduğum bu sporun nasıl oynandığını bu işi Türkiye’de sahiplenen Bursa Teleferik ekibinden dinledim.

        Uluslararası Voleybol Federasyonu’nun kararıyla plaj voleybolu ile aynı kurallara sahip olmuş kar voleybolu. 2 kişilik takımlar halinde düzleştirilmiş kar üzerinde oynanıyor. 2011’den beri resmi bir spor dalı olarak kabul ediliyormuş.

        Yaygınlaşırsa şayet, bırakın kayak merkezlerini, karı bol şehirlerde bile müsabakaları düzenlenebilir.

        Neden olmasın?

        Sultanahmet’te Kırklareli yemekleri

        NE yapsak az şu Sultanahmet’i eski günlerine getirmek için. İçim parçalanıyor o boş meydanları, sokakları ve dükkânları gördükçe.

        Sultanahmet’i canlandırmak için canhıraş bir şekilde çabalayanlardan biri de Four Seasons Hotel Sultanahmet. Yerli ve yabancı turisti bölgeye çekmek için birbirinden ilginç işlere imza atıyorlar.

        Bu kez de Kırklareli’nin ünlü yöresel restoranı Celepoğlu Konağı’nın şefi Jülide Başkur’u İstanbul’a davet etmişler. Kırklareli mutfağı, Trakya’nın göç rotası üzerinde olmasından dolayı çok farklı kültürden etkilenmiş bir mutfak.

        Geçen hafta deneyimledim.

        Güveçte pişirilmiş kuşbaşı dana eti, tarçın, gömlek yağına sarılmış pirinç ve kuzu ciğeri sarması gibi zahmetli lezzetlerle karşılaşınca sormadan edemedim Jülide Hanım’a…

        “Siz memlekette bunları mı yiyorsunuz?” diye.

        “Maalesef hayır” diye cevap verdi. Kendisi de zaten unutulmaya yüz tutmuş tatları gelecek kuşaklara aktarmak için çabalıyormuş. Ne güzel işler bunlar!

        Erzurum’un cağ kebabı

        BU arada gitmek daha nasip olmadı ama methini çok duyuyorum şu sıralar. Marine edilmiş kuzu etinin yatay bir şişe geçirilerek odun ateşinde pişirilmesiyle hazırlanan Erzurum’un ünlü cağ kebabını bilmeyen yoktur.

        Yıllarını bu özel tada ve Doğu Anadolu mutfağına adamış ustalar her cumartesi akşamı özel olarak Erzurum’dan gelip cağ kebabı hazırlıyorlarmış Renaissance Polat İstanbul otelde.

        Aklınızda bulunsun.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar