Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        FADİME YILMAZ ELMA - Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEUN) Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuray Atasoy, mizofoninin (belirli seslere karşı aşırı duyarlılık) kişinin günlük yaşamını, iyilik halini bozması durumunda yardım alınması gerektiğini söyledi.

        Atasoy, AA muhabirine, mizofoninin özellikle "çiğneme", "yutkunma", "ağız şapırdatma", "kalem tıklatma" "saat tıkırtısı" gibi günlük hayatta sık karşılaşılan seslere karşı aşırı duyarlılıkla kendini gösterdiğini belirtti.

        Bu tür seslerin bireylerde kaygı, öfke ve tiksinti gibi yoğun duygusal tepkileri tetikleyebildiğini ifade eden Atasoy, mizofoninin bir hastalık olmadığını, doğuştan veya ergenlik döneminden itibaren ortaya çıkabildiğini kaydetti.

        Atasoy, mizofoninin aile içinde birden fazla kişide görülebildiğine dikkati çekerek, "Bazı zamanlar o kadar şiddetli oluyor ki bu sesin olabileceği durumlardan kaçınmaya çalışırken kaygı, endişe hatta sonradan depresyon gelişebiliyor. Aynı masada başka insanlarla ya da yakın çevrede yemek yeme, bir şeyler içme gibi faaliyetleri sürdüremez hale gelebiliyorlar." diye konuştu.

        Bu durumun günlük yaşamı zorlaştırabildiğini dile getiren Atasoy, "Bu sese maruz kalıp sese takılmaya başladıklarında strese bağlı terleme, titreme, kızarma, tansiyon artışı gibi fizyolojik tepkiler verebiliyorlar." dedi.

        Atasoy, mizofoninin çoğunlukla ergenlik çağında fark edilmeye başlandığını, hafif ve şiddetli vakalarla sık karşılaştıklarını anlattı.

        Seslere karşı aşırı hassasiyeti olan bireylerin çoğu zaman ailelerine yönelik sert tepkiler verebildiğine işaret eden Atasoy, bu durumun aile içi çatışmalara neden olabildiğini ifade etti.

        - "Hafif vakalarda ilaç tedavisine gerek duyulmuyor"

        Atasoy, mizofoni rahatsızlığı bulunanların zamanla duruma adapte olduklarını ve yetişkinlikte sesleri çoğunlukla dinlememeyi başarabildiklerini, dikkatlerini başka yöne vererek durumun üstesinden gelmeye çalıştıklarını anlattı.

        Mizofoninin neden kaynaklandığının tam olarak bilinmediğini belirten Atasoy, psikoeğitim, bilişsel müdahaleler ve kaygı ya da takıntıya yönelik tedavilerin uygulandığını kaydetti.

        Atasoy, hafif vakalarda ilaç tedavisine gerek duyulmadığını ancak yoğun fizyolojik tepkiler, öfke kontrol sorunları, uyku ve beslenme bozuklukları görülen durumlarda ilaç tedavisinin de etkili olabildiğini dile getirdi.

        Mizofoninin bireylerin eğitim hayatını da etkilediğinden bahseden Atasoy, "Mizofoni olanlar o sese aşırı tepkisel ve duyarlı oldukları için o sesin olduğu ortamlarda dikkat dağınıklığı da oluyor. Böyle bir şikayeti varsa, 'Dinleyemiyorum, odaklanamıyorum.' diyorsa tedavi gerekebiliyor. Yani kişinin ne kadar rahatsız olduğu, bu durumla ilgili ortaya çıkan problemin düzeyi ve artık bu durum kaygı bozukluğu, depresif ve takıntılı duruma döndüyse tedavi etmek lazım." ifadelerini kullandı.

        Prof. Dr. Nuray Atasoy, mizofoninin kadın ve erkeklerde benzer sıklıkta görüldüğünü, rahatsızlığın yalnızca bireyi değil, yakın çevresini de olumsuz etkileyebildiğini belirterek, "Kişinin günlük yaşamını, iyilik halini bozuyorsa mutlaka yardım istemek lazım. Yoksa kaygı bozukluğu, depresyon ya da takıntılı durum kişinin sosyal ve eğitim hayatını, ilişkilerini, yaşam kalitesini bozabilir." diye konuştu.

        Anadolu Ajansı, DHA ve İHA tarafından geçilen tüm Zonguldak haberleri, bu bölümde Haberturk.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Zonguldak Haberleri alanında yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen ajanslardır.

        Tüm Yerel Haberler
        Zonguldak İlçeleri
        Tüm Zonguldak Haberleri
        Zonguldak

        Zonguldak

        Nöbetçi Eczaneler

        Yazı Boyutu
        Günün Önemli Manşetleri

        Benzer Haberler

        Habertürk Anasayfa