Cumhuriyet, henüz yeni kurulmuştu.
Balıkhane Nazırlarından Mehmet Tevfik Bey’in torunu olan Feriha Tevfik, henüz 13 yaşındaydı...
Tek hayali ABD'de oyunculuk yapmaktı.
Bir kaç film stüdyosuna bu konuda mektup yazdı.
Stüdyolardan biri cevap verdi; "Henüz çok küçüksünüz. Birkaç yıl beklemeniz gerek."
Feriha Tevfik, o birkaç yılı, ABD'ye en donanımlı şekilde gitmek üzere kendini geliştirmeye adadı.
Sonraki yıllar ABD'deki film stüdyolarıyla yeni bir bağlantı kurup kurmadığını bilmiyoruz ama hayatının akışı, ülkesinde dönemin en ünlü oyuncularından biri olmaya götürdü.
Feriha Tevfik Negüz (1910 - 1991) Türkiye'deki ilk güzellik yarışması, 1926’da gerçekleştirildi. Ne var ki oylamada şaibe olduğu iddiasıyla yarışma geçerli sayılmadı.
4 Şubat 1929'da yayımlanan bir ilanla yeni bir güzellik yarışması yapılacağı, bunun da Türkiye'nin ilk güzellik yarışmasının olacağı şöyle ifade edildi; "Bütün dünyada güzel kadınlar, memleketlerinin güzellik kraliçesi seçilirken, bizim böyle bir kraliçemiz niçin olmasın? Türkiye’nin en güzel kadını acaba kimdir?"
Evlerine misafirliğe gelen Roma'nın eski büyükelçisi Kazım Bey'in kızı Saffet Hanım, Feriha Tevfik'e yarışmaya katılmasına salık verdi.
Feriha Tevfik, ailesinin rızasıyla yarışmaya başvurarak 125 aday arasında yer aldı.
Temsili Fotoğraf Cumhuriyetin ilk yıllarında düzenlenen güzellik yarışmaları, sadece fiziksel bir rekabet değil; aynı zamanda modernleşme sürecinin ve sağlıklı nesil yetiştirme idealinin bir parçası olarak görüldü. Yarışmayı düzenleyen gazete, adaylarda yalnızca yüz güzelliği aramadıklarını; sağlıklı, çevik, zinde ve orantılı bir vücut yapısına sahip olmanın belirleyici olacağını vurguladı. Bunun yanı sıra adayların iyi bir eğitim almış olması ve köklü ailelerden gelmesinin de aranan temel şartlar arasında yer alacağı dile getirildi.
Yarışmayı düzenleyen gazetenin sahibi Yunus Nadi, bu organizasyonu millî bir vazife olarak nitelendirdi. Nadi'ye göre, diğer ülkelerin de önem verdiği bu yarışmaların temelinde; bedeni terbiye etmek, sağlıklı nesiller yetiştirmek ve milleti uluslararası alanda en iyi şekilde temsil etmek yatıyordu. Bu vizyon doğrultusunda jüri üyeleri arasında, Güzel Sanatlar Birliği kadrosundan seçilmiş; adayları değerlendirirken vücut hatlarından ziyade genel kültür seviyelerine, yürüyüşlerine, konuşma üsluplarına, ses ahengine, gülüşlerine ve hatta diş ile ayak sağlığına dikkat edebilecek kişiler de bulunuyordu.
Yarışma süreci oldukça titiz ve aşamalı bir eleme sistemiyle yürütüldü. İlk aşamada 125 aday, halkın oylamasına sunuldu. Anket sonucunda belirlenen 48 aday, finalden iki gün önce düzenlenen baloda İstanbul'un seçkin isimleri tarafından oylandı. Bu oylamayla aday sayısı, 20’ye düşürüldü.
2 Eylül 1929'da gerçekleştirilen büyük finalde ise kararı aralarında; Halit Ziya Uşaklıgil, Peyami Safa, İbrahim Çallı ve Abdülhak Hamit Tarhan gibi dönemin en önemli yazar, şair, ressam ve akademisyenlerinden oluşan 60 kişilik dev bir jüri verdi. Yapılan değerlendirmeler sonucunda önce ilk 8 aday belirlendi.
Ardından da dereceye giren 3 isim belirlendi.
Jüri, başlangıçta Hicran hanımı, Türkiye’nin güzellik kraliçesi seçti. Ne var ki kısa süre sonra Hicran hanımın evli olduğu ortaya çıkınca sonuç iptal edildi.
Diğer 7 aday bir kez daha jüri karşısına çıktı. Peyami Safa, adaylara hitaben, seçimin aslında kalplerle, güzellikler arasında çekilen bir kura olduğunu belirterek kazanamayanların güzelliklerine değil, talihlerine küsmeleri gerektiğini söyledi.
Dönemin gazeteleri, Feriha Tevfik'i; "Gözleri; deniz kadar mavi, saçları güneş kadar parlak" cümleleriyle tanımladı.
Adayların ses tonu ve konuşma üsluplarının da değerlendirildiği bu ikinci aşama sonunda Feriha Tevfik, Türkiye’nin ilk güzellik kraliçesi seçildi.
Ödül olarak bir yıllık ücretsiz vapur ve tramvay biletiyle dönemin ünlü markalarının ürünlerinden oluşan çeşitli hediyeler kazanan Feriha Tevfik, yeni bir dönemin simgesi olarak, binanın önünde toplanan binlerce kişiyi balkondan selamladı.
Temsili Fotoğraf Feriha Tevfik, Türkiye'nin güzellik kraliçesi seçilince yönetmen Muhsin Ertuğrul'un dikkati çekti. Ertuğrul'un Müslüman Türk kadınlarının sahnede olmasının hâlâ zorlu bir süreç olduğu bir dönemde Feriha Tevfik'e 1929 yapımı 'Kaçakçılar'da rol vermesi, Türk kadınının sanat dünyasındaki imajını modernize etmeye çalışmasının bir örneği oldu.
'Kaçakçılar' Ki Feriha Tevfik, sıkı bir izleyicisi olduğu sinemada Macar Vilma Bánky ile ABD'li Rudolph Valentino'nun hayranıydı.
Muhsin Ertuğrul, Feriha Tevfik'i sadece bir güzellik kraliçesi olarak görmeyerek, onu disiplinli bir sinema ve tiyatro oyuncusu olarak yetiştirdiğini rol verdiği sinema filmleri ve tiyatro oyunlarıyla gözler önüne serdi.
MUHSİN ERTUĞRUL - FERİHA TEVFİK FİLMLERİ
♦ Kaçakçılar (1929)
♦ Karım Beni Aldatırsa (1933)
♦ Leblebici Horhor Ağa (1934)
♦ Milyon Avcıları (1934)
♦ Aysel Bataklı Damın Kızı (1934)
♦ Bir Kavuk Devrildi (1938)
♦ Allah'ın Cenneti (1939)
♦ Tosun Paşa (1939)
* Feriha Tevfik, ayrıca; Münir Hayri Egeli'nin 1938 yapımı 'Doğan Çavuş' adlı filminde de rol aldı.
Feriha Tevfik'in "Allah'ın Cenneti" filmindeki şarkı söyleme sahnesi.
Feriha Tevfik, oyuncu olarak gidemediği ABD'ye, 5. Uluslararası Kainat Güzelliği Yarışması'nda Türkiye'yi temsil etmek için 1930'da gitti.
BİR YIL GECİKMELİ KATILDI
Feriha Tevfik, 1929'daki 4. Uluslararası Kainat Güzelliği Yarışması'na katılacaktı. Yarışmaya yetişemeyince hakkını 1930'da kullandı.
Yarışmada; ABD'li Dorothy Dell Goff kraliçe seçilerek 'Miss Universe' ünvanını aldı.
Dorothy Dell Goff FERİHA TEVFİK'İN KAÇIRILMA OLAYI
Feriha Tevfik,ABD'ye gitti gitmesine ama büyük bir badire atlattı.
Şöyle;
Yarışmanın düzenleneceği Teksas' eyaletinin Galveston şehrinde verilen davetlere; soylular, elçiler, milyonerler, sanatçılar, bilim insanları katılıyordu.
Feriha Tevfik'e âşık olan Kanadalı bir milyoner, Türkiye'nin güzellik kraliçesiyle evlenmek istedi.
Feriha Tevfik, 1963'te verdiği bir röportajda o günü şöyle anlattı: Kendisine; "Yaşı küçüktür evlenemez, üstelik ecnebisiniz. Olmaz" denildi ama ısrarla dinlemedi. "Birkaç sene nişanlı beklerim, gerekirse Müslüman da olurum" dedi. "Olmaz" cevabını alınca bu adam beni kaçırmaya kalktı. Bağırınca, salon karıştı. Otele çağrılan polisler, adamı tutuklayıp götürdü. Şimdi anlatırken bile ürperiyorum."
Temsili Fotoğraf Feriha Tevfik, ABD'den döndükten sonra sinema filmi ve tiyatro çalışmalarına devam etti etmesine ama aklı, ülkesini yurt dışında bir kez daha temsil edebilmekti.
Zira; o dönem, bir güzellik yarışmasına katılanlar, diğer yıllardaki güzellik yarışmalarına da katılabiliyordu. Feriha Tevfik, güzellik yarışmasına bir kez daha girmek istedi.
1932'deki güzellik yarışmasına başvuran Feriha Tevfik, elemeleri geçerek finale yükseldi.
Keriman Halis Ece , yabancı basın tarafından "Garp ve Şark güzelliklerini yenen kız" olarak tanıtıldı. Mustafa Kemal Atatürk, bu başarısından dolayı, 1934'te çıkan soyadı kanunuyla Keriman Halis'e 'Ece' soyadını verdi.
Feriha Tevfik, Keriman Halis'in ardından ikinci olarak amacına ulaşamadı. Onun amacına Keriman Halis ulaştı.
Keriman Halis, 31 Temmuz 1932'de Belçika'da düzenlenen 'Uluslararası Güzellik ve Zerafet Yarışması'nda 'Dünya Güzellik Kraliçesi' seçildi.
Güzellik yarışmalarının sonuçları açıklandığı an, oldum olası kamuoyunda genellikle 'Şu kız daha güzeldi' ya da 'Bu adayın hakkı yendi' gibi tartışmaların fitili ateşlenir.
Ki bu durum, Türkiye'nin ilk güzellik yarışmasında da yaşandı.
Soyadı kanununun çıkmasından sonra 'Negüz' soyadını alan Feriha TeVfik, 1939'da 'Tosun Paşa'nın çekimlerinden sonra kendini emekli etti. Üç kez evlenen Feriha Tevfik, 1991'de geçirdiği beyin kanamasısonucu 81 yaşında İstanbul'da hayatını kaybetti. Feriha Tevfik Negüz'ün mezarı Kadıköy İçerenköy Mezarlığı'nda bulunuyor. (Fotoğraf: 'Tosun Paşa'nın afişi)
Hicran hanımın elenmesi sonrasında Feriha Tevfik'in kraliçe seçilmesiyle kamuoyunda 'Güzellik' üzerine tartışmalar yaşanmaya başladı.
Şöyle; Feriha Tevfik'in halk oylamasında 11'inci sırada yer almasına atıfta bulunularak; "Daha güzel kadınlar vardı" tartışması yaşandı.
Temsili Fotoğraf Şüphesiz ki güzellik; 10 kişilik bir grupta 9 kişinin beğendiğini bir diğerinin beğenmemesi kadar göreceli bir kavram. Ancak sloganı 'Amaçlı Güzellik' olan prestijli organizasyonlarda jüri üyeleri, güzellik kavramına çok daha geniş bir pencereden bakıyor. Yarışmanın adı, her ne kadar öncelikle dış görünüşü çağrıştırsa da, kraliçelik tacı takılırken genel geçer estetik kriterlerin ötesinde pek çok hayati faktör değerlendiriliyor.
Bir adayın dereceye girmesi; zarafeti, genel kültürü ve kendini ifade etme becerisiyle doğrudan ilintili. Jüri; adayın öz güveninden sosyal sorumluluk bilincine, vücut dilinden podyumda kıyafeti hakkıyla taşıyabilmesine kadar her detayı mercek altına alıyor.
"Güzel mi değil mi?" tartışması geçtiğimiz yıl, Miss Turkey kraliçesi olan tıp doktoru İdil Bilgen üzerinden yaşanmıştı.
Sadece fiziksel özellikler değil; liderlik vasfı, doğallık ve samimiyet gibi karakter özellikleri de bu puanlamanın ayrılmaz birer parçası durumunda. Kısacası kraliçe seçilen kişi; yalnızca görsel bir beğeniye hitap eden değil, zekâsı, duruşu ve donanımıyla toplumda rol model olabilecek, ülkesini en iyi şekilde temsil edebilecek, en doğru isim olarak belirleniyor.
Dünya genelinde birçok güzellik yarışması bulunuyor.
O yarışmalardan en saygın 5’i, ‘BIG 5’ başlığı altında tanımlanıyor.
BIG 5
♦ Miss World
♦ Miss Universe
♦ Miss International
♦ Miss Earth
♦ Miss Supranational
GEÇMİŞTEKİ GÜZELLERİMİZ
Güzellik yarışmalarında bugüne kadar, 1 kainat, 1 dünya güzeli ve 5 Avrupa güzeli çıkardık.
GÜZELLERİMİZ
KAİNAT GÜZELLİK YARIŞMASI
♦ Keriman Halis Ece… 1932 Kainat Güzeli
Keriman Halis, 28 ülkenin güzelleri arasından kraliçe seçilmesini Avrupa'nın birçok gazetesi manşetten duyurdu. Japonya'daki okullara 'Keriman Halis Olayı' başlıklı bir ders konuldu.
DÜNYA GÜZELLİK YARIŞMASI (MISS WORLD)
♦ Azra Akın… 2002 Dünya Güzeli (Bale Resim ve Müzik Eğitimi)
AVRUPA GÜZELLİK YARIŞMASI (MISS EUROPE)
♦ Günseli Başar… 1952 Avrupa Güzeli
♦ Filiz Vural… 1971 Avrupa Güzeli
♦ Nazlı Deniz Kuruoğlu… 1982 Avrupa Güzeli
♦ Neşe Erberk… 1984 Avrupa Güzeli
♦ Arzum Onan... 1993 Avrupa Güzeli
Cuma günü düzenlenen Miss Turkey yarışmasında Türkiye'nin yeni kraliçesi Sağlık Bilimleri Üniversitesi Sosyal Hizmetler Bölümü 4'üncü sınıf öğrencisi Sıla Saraydemir oldu.